Baro Başkanı Öncel cezaevindeki sorunları ele aldı

TAKİP ET

Şanlıurfa Baro Başkanı Avukat Abdullah Öncel, cezaevlerinde yaşanan sorunları basın açıklamasıyla gündeme taşıyarak ceza infaz kurumlarındaki hasta sayıların artışı ve ağır hasta tutuklularının tahliye taleplerinin reddedilmesini kamuoyuna taşıdı.

Cezaevlerinde sürekli artan sorunları basın açıklaması yoluyla aktaran Baro Başkanı Öncel bunun yanı sıra bu sorunlara çözüm önerilerini de sundu.  

Baro hizmet binasında yapılan basın açıklamasına Baro Başkanı Abdullah Öncel’in yanı sıra Baro ’ya kayıtlı avukatlar, STK temsilcileri, vatandaşlarda katıldı.

İnsan hakkı ihlallerinin en çok yaşandığı alanlardan biri olan ceza infaz kurumlarında sağlık hakkı sorunu, ceza infaz kurumlarındaki hasta sayıların artışı ve ağır hasta tutukluların tahliye taleplerinin reddedilmesi konularının her geçen gün derinleştiğini söyleyen Baro Başkanı öncel konuyla ilgili hak taleplerinde ve bu konularda iyileştirmelerin yapılması gerektiğine dikkat çekti.

Şanlıurfa Barosu; İnsan Hakları Merkezi, Özgürlük İçin Hukukçular Deneği Urfa Şubesi ve insan Hakları Derneği Urfa Şubesi üye ve yöneticileri, Urfa 1 ve 2 Nolu Kapalı Ceza İnfaz Kurumları ile Siverek T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan hasta mahpusların uğradığı hak ihlalleri ve mahpusların maruz kaldığı sağlık sorunları kamuoyu ile paylaştılar.

Konuyla ilgili konuşan bulunan Öncel şu açıklamalarda bulundu;

“Bu kapsamda, Şanlıurfa Barosu Av. Kazım Ekinci Insan Hakları Merkezi, Özgürlük İçin Hukukçular Deneği Urfa Şubesi ve insan Hakları Derneği Urfa Şubesi üye ve yöneticileri olarak, Urfa 1 ve 2 Nolu Kapalı Ceza Infaz Kurumları ile Siverek T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan hasta mahpusların uğradığı hak ihlalleri ve mahpusların maruz kaldığı sağlık sorunları tespiti amacı ile görüşmeler gerçekleştirilmiş olup gerçekleştirilen bu görüşmeler neticesinde tespit edilen hususlar raporlaştırılmıştır. Bugün hazırladığımız bu raporu kamuoyuna sunmak üzere bir arada bulunmaktayız. Avrupa cezaevi kurallarının ilk maddesinde "özgürlüğünden yoksun bırakılan herkese, insan haklarının gerektirdiği gibi saygılı davranılmalıdır" hükmüne yer verilmiştir. Ceza infaz kurumlarında bulunan tutuklu ve hükümlülerin sağlık hizmetlerine erişiminin sağlanması, devletin ve cezaevi idarelerinin sorumluluğu altında bulunmaktadır”

BU İTİBARLA URFA'DA BULUNAN CEZAVLERİNDE KİŞİ VE KURUMLAR İLE YAPTIĞIMIZ GÖRÜŞMELER NETİCESİNDE TESPİT ETTİĞİMİZ BAŞLICA HUSUSLAR ŞU ŞEKİLDEDİR;

“Yetkililer tarafından, Cezaevi Tevkif evleri Yönetmeliğine göre cezaevleri kapasitesi 680 kişi olarak düzenlenmesine rağmen artırılmış kapasiteyle kapasitenin 1000-1100 arasında olduğu belirtilmiştir. Ancak şu an Urfa TI ve T 2 ceza infaz kurumlarında yaklaşık 1400'er mahpus bulundurularak kapasitenin üstünde mahpus Cezaevi koşullarında kalmaktadır. Bu nedenle Yatak kapasitesi de yeterli olmadığı için bazı mahpusların yerde yattığı belirtilmektedir. Ceza infaz kurumlarında insan onuruna uygun koşullar yaratılmalı koşullar iyileştirilmelidir. Yaptığımız görüşmeler neticesinde, Urfa 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevinde durumu ağır ve kronik hasta mahpusların sayısının 76 olduğu belirtilmiştir. Urfa 1 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevinde durumu ağır hasta mahpus sayısının en az 3 kişi olduğu, Kronik hasta mahpusların sayısının ise 200'den fazla olduğu belirtilmiştir. Yetkililer tarafından belirtilen verilerden de anlaşılacağı üzere cezaevlerinde sayıca fazla hasta mahpus olduğu ortadadır. 29 hasta mahpus ile yaptığımız görüşmeler neticesinde ise, kendileri ve belirttikleri yaklaşık 24'ünün ağır hasta olduğu tarafımızca tespit edilmiştir. Mahpuslar; Emin Güler, Hüseyin Arslan, Cafer Cengız, Fevzi Arslan, Mehmet Durak Karak, Serdar Altas, Şervan Muhammed, Mehmet Türkmenoğlu, Yusuf Yorulmaz, Mehmet Beşir Dal, Ismail Kaplan, Hasan Kılıç, İsmail Hakki Tursun, Mehmet Akil Karadas, Fevzi Yavuz, Murat Kalkan, İzzettin Akıl, Eyüp Kudın, C.E., M.A.M., H.I., H.P., B.D., M.R. ağır sağlık sorunları olduğu anlaşılmış hastalıklarına ilişkin hazırladığımız raporda detaylı olarak yer vermiş bulunmaktayız. Ayrıca Emin Güler, %94 engelli olup cezaevinde yaşamını tek başına idame ettirmekte zorlanmaktadır. Yine Cafer Cengiz, Yusuf Yorulmaz, Mehmet Beşir Dal, Murat Kalkan, İsmail KAPLAN ve Fevzi Yavuz hastalıklarından kaynaklı engelli durumundadır Engelli ve kendi başına hayatını idame ettiremeyecek mahpusların bakımını diğer mahpuslar üzerinde yürütüldüğü öğrenilmiştir. Kendi başına yaşamını idame ettiremeyen mahpusların bakımı uzman ve alanında yetkin kişiler tarafında sağlanmalı, engelli mahpusların hakları gözetilmelidir. Bu durumda olan tüm hasta mahpusların tedavi ve tetkikleri tam ve eksiksiz olarak yapılmalı, hapishanede yaşamını devam ettiremeyecek tüm mahpusların derhal tahliyesi sağlanmalıdır. Yine tespit ettiğimiz üzere İdare tarafında, engelli ve kendi başına hayatını idame ettiremeyecek. Engelli mahpusların bakımı için oluşturulan koğuşta, TMK çerçevesinde hükümlü bulunanların yararlandırılmamaktadır İdare tutumu tüm mahpuslara eşit derecede olmalıdır Anayasanın 10. Maddesi dikkate alındığında tüm mahpuslar eşit durumdadır İdare sahip olduğu yükümlülükler uyarınca tüm mahpuslara eşit yaklaşmalıdır. Bu yükümlüğe aykırı her davranış eşitlik ilkesinin ihlaline neden olacaktır”

TESPİT ETTİĞİMİZ DİĞER HUSUSLAR İSE;

Ağır hasta olan Fevzi ARSLAN' in bağırsaklarının dışarıda olması nedeniyle korse ihtiyacına rağmen idare tarafinda adım atılmadığı tespit edilmiş, uygun korsenin gecikmeden temin edilmesi ile tahliye koşullarının sağlanması zaruridir. Hüseyin Arslan, Mehmet Durak Karak, Serdar Altas, Şervan Muhammed, İsmail Hakkı Tursun, Mehmet Akil Karadaş, İzzettin Akıl, Eyüp Kudin, hipertansiyon hastalıkları olup Hiper Tansiyon hastalığının düzenli takip edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle tedavi hakkının yerine getirilerek tahliyeye uygun koşullar sağlanmalıdır. Yine yaş ağır hasta mahpusların müddetnamelerinde yaşları ve sağlık durumları dikkate alınarak tahliye olabilecekleri uygun bir tarih yer almalıdır. İdare yaşlı ağır hasta mahpusların tahliyesi için gerekli adımları atmalıdır. Cezaevindeki ağır hasta sayısı oldukça yüksek olup 60 yaş üstünde ağır hasta oranı %32, 50- 60 yaş arasında %26, 40-50 yaş arasında %16, 30-40 yaş arasında %21, 20-30 yaş arasında %5'lik ağır hasta oranı mevcuttur. Bu durum cezaevi koşullarında ağır hastaların yaşlarından bağımsız şekilde değerlendirilmesi gerektiğini gözler önüne sermektedir. Bu denli yüksek ağır hastanın bulunması, ceza infaz kurumlarında sağlığa erişim ve tedavi hakkı koşullarının ciddi anlamda karşılık bulmadığının göstergesidir. Yetkililer sorumluluklarını yerine getirmeli cezaevlerindeki koşullarının iyileştirilmesi ve ağır hasta mahpusların tahliye edilmesi için harekete geçmelidir. Mahpusların %92'si tedavilerinin rutine uygun ilerlemediğini beyan etmişlerdir. Mahpus beyanlarıyla beraber ortaya çıkan veriler cezaevinde sağlık sorunlarının derinleştiğini göstermektedir. Cezaevi idaresi ve yetkililer, hazırladığımız rapor doğrultusunda beyan edilen eksikliler için acil olarak mahpusların tedavilerinin rutine uygun ilerlemesi için önlemler almalıdır. Türkçeyi bilmeyen mahpuslar için herhangi bir tercüman yardımı verilmediği beyan edilmiş olup cezaevi koşullarında sorumlu idare sağlığa erişim hakkı kapsamında ana dil hakkını güvence altına almak için düzenlemeler getirmelidir. Hastaneye sevk sırasında geliş gidişlerde zorla ağız içi ve ayakkabı aramasına maruz kalma, sevklerde kelepçe çıkartılmaması, hastaneye götüren askerler tarafından hakaret, bazı dönelmelerde dayak atma şeklinde işkence ve kötü muamelede bulunulduğu, hastanede keyfi bekletme uygulamaları olduğu belirtilmiştir. Cezaevi idaresi mahpusların sağlık hakkına erişimini engelleyen yaklaşımların bertaraf edilmesi için adımlar atmalıdır Cezaevlerinde işkence, insanlık dışı ve kötü muamele yasağına ve yaşam hakkı ihlallerine yönelik, iddialara karşı adli ve idari pasiflikten vazgeçilmeli, bağımsız, tarafsız ve etkin soruşturmalar yürütülmelidir”

“HASTANE SEVKLERİ ÇEŞİTLİ GEREKÇELERLE ERTELENİYOR”

“Yine söz konusu cezaevlerinde 1 yıla yakındır en çok şikayet konusu edilen diş tedavilerinde kurum içi yetersizliklerinden dolayı tedavinin yapılmadığı ve hastane sevklerinin çeşitli gerekçeler ile ertelendiği beyan edilmiştir. Buna ilişkin hak ve hukuk kurumları olarak yetkililer ile birçok görüşme yapılmış ise de halen çözüme kavuşturulmamıştır. Bu durum ağır sağlık ihlallerine neden olmakta, İdari kurumlar, hastane sevkleri konusunda gerekli koşulları ivedilikle sağlamalıdır. Hasta mahpusların pek çoğunun hastalığının tedavisi cezaevi koşullarında mümkün değildir ve bu yüzden pek çok insan ölümün kıyısında bulunmaktadır. Uzun süredir ağır hasta mahpusların özgün koşullarını gözetmeyen kararlar veren Adli Tıp Kurumunun ağır hasta mahpuslar hakkında ihtiyaca uygun, durumları dikkate alınarak tahliye edilmesi için raporlar hazırlaması gerekli olup hukuk ve tip etiğine uygun raporlar hazırlamalıdır. Cezaevi koşullarında kalamayacak kadar ağır hasta olan mahpusların hapishanede tutulmaya devam edilmesi, tedaviye ulaşmanın önündeki engeller, ulusal mevzuata ve uluslararası sözleşmelere aykırı olup tıbbi tedaviye ulaşma imkanı kısıtlandığından yaşam hakkı ihlaline yol açılmaktadır. Görüşmelerimiz sonucunda tespit edilen, sağlığa erişim hakkı ihlallerinin ortadan kaldırılması için Adalet Bakanlığı, pozitif yükümlülüklerini yerine getirmeli, mahpusların içinde bulundukları sağlık sorunlarının ilerlememesi amacıyla hasta mahpusların tedavilerinin tam teşekküllü hastanelerde yapılması, yaşamını tek başına idame edemeyecek durumda ağır hasta olan mahpusların da infazlarının geri bırakılarak tahliye edilmeleri gerekmektedir. Son olarak, İnceleme yapan hak ve hukuk kurumları olarak; Cezaevlerinde süre gelen ağır hasta mahpusların yaşadığı sorunlar nedeniyle artan hak ihlalleri ulusal ve uluslararası hukukun gerektirdiği şekilde "bağımsız" denetim mekanizmalarının oluşturulması için devlet yetkililerini ve Adli Tıp Kurumunu hukuk ve Tip etiğine uygun kararlar vermesi için derhal gerekli çalışmaları başlatmaya davet etmekteyiz. Ayrıca söz konusu kapalı ceza infaz kurumlarında ağır hasta mahpusların yaşadığı hak ihlallerine karşı Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesini (CPT), Sağlık Bakanlığı, Adalet Bakanlığını, TIHEK ve TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonunu göreve davet ediyor, hazırladığımız raporu ilgili kurumlara göndereceğimizi kamuoyuna bildiriyoruz”