Her koşulda haber peşindeyiz!

TAKİP ET

Savaşta, yangında, kazada, yağmur ve çamur demeden her koşulda, cansiperane omzunda kamerası boynunda fotoğraf makinesiyle habere koşan haber emekçilerinin dilinden dökülen kelimeleri habere döktük.

Gazetecilik, demokratik değerlere ve insan haklarına aykırı yayın yapmadan objektif bir şekilde haber ve yayım yapma niteliği içeren bir meslek dalıdır.

Gazetecilik mesleği mesai kavramı ve çalışma yeri sabit olmayan bir meslektir.  Savaş, kaza, kavga, yangın ve hastalık demeden her türlü tehlikeyi göze alarak sahalarda mesleğini icra eden bir meslek olmasının yanı sıra Gazetecilik dünyada en zor meslekler arasında ilk 5 sırada yer alıyor.


Gazeteciliğin zorlu şartlarını sahada aktif olarak görev yapan meslek arkadaşlarımızın diliyle 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününü ile yaptığımız röportajın tamamı şöyle;

Çalışan gazeteciler olarak sahada çalışmanın oldukça zor olduğuna dikkat çeken Gazeteci Şinasi İnan, “Pandemiden dolayı daha da zorluk çektik. Covid-19 salgınında vefat eden arkadaşlarımız oldu. 10 Ocak Gazeteciler Günü münasebetiyle onları da rahmetle anıyorum.  Gazetecilik zor ve emek isteyen bir meslek ondan dolayı bazı şeylerin tamamlanması gerekiyor.


 Urfa’da bu meslekle ilgili konuşmak gerekirse herkes gazeteci olmamalı!  Bu işi gerçekten sahalarda yapanlar, bu işe emek veren, alın teri döken ve bu işle ailesinin geçimini kazananlara gazeteci demek gerekiyor!  Maalesef Urfa’da sosyal medyada birkaç paylaşım yapan, ben gazeteciyim diye dolaşıyor. Ve ikinci iş olarak bu işi yapıyorlar. Bu çok yanlış bir durum, buna karşı değiliz ama bunu yaparken gerçek manada gazetecilerin hakkını yememek lazım.

Yeni nesil gençlere gazeteciliği tavsiye etmem
Açık konuşmak gerekirse gazeteciliği yeni nesil gençlere tavsiye etmem, nedeni ise 4 yıl Üniversite okuyorsun yüksek lisans ve hatta belki 2-3 Üniversite okuyorsun ama gelip asgari ücretin belki de altında çalışmak zorunda kalıyorsunuz.  Bir seyyar satıcı bile ayda 5-6 bin kazanıyor. ani buda demek oluyor ki gerçekten karşılığını bulamayan bir meslek. Eğer bu mesleği yapmak isteyen varsa herhangi bir maddi beklenti içerisinde olmaması gerekiyor. Sevdiği için yapmak istiyorsa âmenna ona bir şey diyemem. Basın sektörü oldukça sıkıntılı bir sektör ben bu açıdan gençlere tavsiye etmiyorum” dedi.

“Medya patronları çalışanlarına destek olması gerekiyor”
Türkiye’nin birçok yerinde görev aldığını söyleyen İnan, “Suriye sınır hattında ve savaşın içinde gerçekten gazetecilik çok zor bir meslek, bu anlamda gazeteciye değer verilmesi gerekiyor ve özellikle medya patronlarının çalışanlarına ayrıca bir destek vermeleri gerekiyor, onları sahada haberler gönderirken mutlu ve motive etmek amacıyla ödüllendirmeleri gerekiyor diye düşünüyorum. Bu tür şeyler küçük olabilir ama bir gazeteci için moral ve motivasyon büyük bir önem arz etmektedir. Gazeteciler günü olarak bazı kurumlar bizleri ziyaret edip çiçek göndermeleri bizleri mutlu etti elbette. Maddi değeri yok ama bugünde hatırlanmak bizler için manevi değeri çok büyük ve bu gün 10 Ocak gazeteciler günü olarak bütün meslektaşlarımın bu özel günü kutluyorum ”dedi.



“Gazeteci bir olayı aydınlatmaya çalışan kişidir”
“Çalışan gazeteci denilince sahada boynunda fotoğraf makinası, kamerası, kolunda çantasıyla haber koşturan çalışan insanlar anlamına gelmektedir” diyen Gazeteci Abdulkadir Çelikcan, “Toplumsal bir olayı yakalamaya çalışan, yöredeki bir cinayeti yakılamaya çalışan veyahut bir olayı aydınlatmaya çalışan yâda bilmediği bir olayda bir kadına, bir çocuğa ve bir hayvana yapılan şiddeti aydınlatmaya çalışan kişidir. Bütün bu olayların içinde bu haberi önce ben yapayım. En güzel kareyi ben yakalayayım. Gazetecilik adına bir kare belki gerçek hayatta çok güzel olmayan bir kare olabilir. Belki acımtırak bir karedir. Sevmediğimiz bir karedir ama gazetecinin düşüncesi olayın ilk anında ben olayın o sıcak atmosferi ben yakılayım düşüncesi ve o haberi yaşarken kendi dilimle kendi kalemimle yazayım kamuoyuna aktarayım.” dedi.


“Kamerayı elinde sallayarak değil omuzlarında taşımalı”
Edindiği tecrübelerini aktarmaya devam eden Gazeteci Çelikcan, “Yıllarca gördüğümüz bildiğimiz ve büyük üstatlarımızdan Naci İpek gibi, Göncüoğlu gibi, Mehmet Faraç gibi, Rahmetli Bülent Okutan ya da Reuters Türkiye temsilcisi Hamdullah İstanbullu, Salih İlhan, Ali Kaçka gibi bizlere anlatmış olduğu anekdotlardan aldığımız bilgilerdir. Bu insanların bizlere aktardığı fotoğraf makinesini kolunuzda değil boynunuzda taşmalısınız. Sahada çalışan, toplum içerisinde ki yaşanan olayları içlerinden geçercesine topluma aktarmalısınız. Kamerayı elinde sallayarak değil omuzlarında taşımalı ki ben ona kameraman diyebilmeliyim o kameranın çektiği görüntülerin ağırlığını omuzlarında yaşatabilmeli. İfade insana ağır gelir çünkü acısını da tatlısını da güzeli de çirkini de çekmiş olursun. Kamerada çektiğin görüntü toplumun bir aynasıdır. kamuoyuna aktarmak istediğinin ifadesidir.

“Gazeteci, yaşananları kayıt altına alıp topluma aktarandır”
Toplum içerisinde 10 Ocak Gazeteciler Günü manasına yüklemiş olduğumuz ifadeyle sahada çalışan gazeteciler bu işin içerisinde olan haber için koşuşturan muhabirler, kameraman, foto muhabirleri, için ifade etiğimiz bir cümledir. Bunu en güzel şekliyle yaşadık. Meslekteki bir anımı ilk olarak sizlere bahsetmek istiyorum. 1994 yılında gazetecilik hayatıma başladığımda Suruç Yanaloba mevkiinde kavisli yoldan dolayı sık sık kazlar meydan geliyordu. O günün şartlarıyla iletişim ağların olmadığı o tarihte bir köylünün TV kanalımızı aramasıyla ben ve Bülent Boztepe beraber olay yerine gittiğimizde adeta bir can pazarı yaşanıyordu. İlk söylediğim “Abi ölülerin yüzünü kapalım demiştim” ve Bülent Abinin bana dediği şu şekildeydi “ Bir gazetecinin görevi burada yaşananı kayıt altına alıp topluma aktarmaktır ” dedi ve o an omzumda taşıdığım kameranın ağırlığı bana tonaj gibi gelmişti. O ağırlık çektiğim görüntülerin verdiği ağırlıktı, omuzlarımda hissetiğim ve yaşadığım belki de hiç unutamayacağım ilk acı olayın verdiği ağırlıktı. O günden bu yana çok şey değişti. Meslek üstatlarımızı kaybettik. Hepsine Allah rahmet eylesin.  Günümüz teknolojisiyle telefonla fotoğraf çeken sosyal medyada paylaşan ajansta ki metni kopyala yapıştıranlar, masada oturanlarında günü kutlu olsun ama daha çok haber peşinde koşan, hevesle boynunda makinesiyle sahalarda çalışan tüm haber emektarlarının gününü katlamak istiyorum” diyerek sözlerine son verdi. 


“Vatandaşlar mikrofonlardan kaçıyor”
Yaklaşık 7 yıldır Gazetecilik mesleğini yaptığını söyleyen Bekir Şeyhanlı ise, “Eskiye nazaran gazetecilikte iyileştirmeler oldu. Son zamanlarda korona virüs tehdidi altında mesleğimizi icra etmeye çalıştık. Yaşamış olduğumuz sıkıntılara gelecek olursak, sürekli haber peşinde koştuk ve haber bulmaya çalışmamız oldu. Salgın nedeniyle en çok haber bulmakta zorluk çektik ve vatandaşa mikrofon uzatmaya çekindik. Vatandaş da çoğu zaman uzatmış olduğumuz mikrofondan kaçtı. Zaten coğrafyamızda normal şartlarda bile röportaj almakta büyük sıkıntı yaşıyorduk ve koronadan dolayı işimiz daha da zorlaştı diyebilirim. Umudumuz biran önce bu zorlu sürecin sona ermesinden yana.”

“Çok fazla beklentimiz yok hatırlanmak istiyoruz”
Gazeteci Şeyhanlı, sözlerine son verirken, “Yılda bir kere olan 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü olarak, bizler isteriz ki haberlerini gece demeden, gündüz demeden, dağda, bayırda, haberlerini yaptığımız kurum ve kuruluşlardan ve Başkanlardan nezaketinde olsa hatırlanmaları ve ziyaretlerde bulunmaları bizleri mutlu eder. Buda çok fazla büyük bir beklenti değildir diye düşünüyorum.”

Mehmet Halhalli / Urfa Değişim