'İdam çözüm değil'

TAKİP ET

Şanlıurfa Barosu İnsan Hakları Merkezi Başkanı Gökhan Dayık, şiddet olaylarının yasal düzenlemenin yetersizliğinden dolayı önlenemediğini belirtti. Dayık, şiddetin önlemede idam yerine başka çözümlerin bulunması gerektiğine de dikkat çekti.

Bir türlü önlenemeyen ve son zamanlarda daha da artan şiddetin meydana gelmesinin nedenlerini gazetemize açıklayan Şanlıurfa Barosu İnsan Hakları Merkezi Başkanı Gökhan Dayık, şiddetin hangi yollarla önlenmesi gerektiğini aktardı. Şiddetin artmasıyla idam cezasının yeniden raftan indirilmesi ile ilgili konuşan Av. Gökhan Dayık, idamın çözüm olmayacağını ve başka düzenlemelerin getirilmesi gerektiğini belirtti. Şanlıurfa'da da şiddet olaylarının yaygın olması toplumu derinden üzdüğünü söyleyen Dayık, şiddetin en önemli nedenlerinden birinin de madde bağımlılığı olduğunun altını çizdi.

 

İnsanların kendilerini rahat bir şekilde ifade edemediklerinden dolayı şiddete başvurduklarını söyleyen Dayık, "Şiddet sadece fiziksel olarak değil, aynı zamanda psikolojik, cinsel, sözlü ve toplumsal olarak karşımıza çıkmaktadır. Şiddetin toplumumuzda yayılmasının nedenleri vardır. Yani bunun ekonomik, sosyal, hukuki veya başka nedenleri olabilir. Şiddetin bu kadar yaygın olarak ülkemizde, özellikle Şanlıurfa'da yaşanması bizi üzüyor. Bu sadece ülkemizde yaşanan şiddet olayları değil, dünyanın her yerinde vardır. Ancak ülkelerin durumuna, koşullarına göre yoğunluk, farklılıklar arz etmektedir. İnsanlar arasında diyalogun kopuk olduğu noktada, iletişim şiddete dönüşür. Ya da insanlar kendisinin haksızlığa uğradığını düşündüğünde, hakkını mahkemelerde arayıp bir şekilde bulamadığında şiddete yönelebilir. Yani şiddet, toplumun her kesimine yayılmış bir durumdur. Bu sadece eğitimsiz olanlardan farklı olarak, eğitimli olan insanlarda da karşımıza çıkan bir durumdur. Şiddet bütün toplumumuzda işlenmiş durumdadır. Tabi ki siyasilerin kullandığı dil, bu toplum üzerinde çok büyük etkileri olmaktadır." dedi.

 

'Öncelikle ülkeyi yönetenlerin şiddet söylemlerinden uzak durmaları gerekir'

"Biz öncelikle ülkeyi yöneten insanların daha fazla şiddetten uzak bir dil kullanmasını önerebiliriz." diyen Dayık, "Ayrıca mahkemelerde adil bir yargılama yapılması gerekir. Yani biz medyaya yansıyan ya da yansımayan bir olay bize geldiğinde bununla ilgili araştırmalarınızı yapıyoruz. Gerektiğinde bu mağdurlarla görüşüyoruz. Suç duyurusunda bulunma noktasında kendisine yardımcı oluyor ve dosyanın takipçisi oluyoruz. Çünkü genelde şiddete uğrayan kesim daha güçsüz olan taraftır. Bugün en azından Urfa Barosu ya da İnsan Hakları Komisyonu olarak biz bu insanların yanında durmamızın gerektiğini düşünüyoruz. Bu süreçlerde yanlarında yer almaya gayret gösteriyoruz. En azından güçsüz olan bu insanların şiddete maruz kalmasının önüne geçmek adına bu tarz çalışmalarımız oluyor." diye konuştu.  

 

'Madde bağımlıları şiddete daha fazla meyillidir'

Madde bağımlıların şiddete daha fazla meyilli olduğunun altını çizen Şanlıurfa Barosu İnsan Hakları Merkezi Başkanı Gökhan Dayık, "Madde bağımlıları son zamanlarda Şanlıurfa’da artmış durumda. Tabi madde bağımlısı insanlar daha çok şiddete meyilli insanlar oluyor. Bu insanların madde bağımlısı olmalarına neden olan bazı faktörler vardır. Bu insanlar, genelde işsiz olan insanlardır  ya da kendini rahat ifade edemeyen İnsanlardır. Bu insanlar, bir şekilde uyuşturucudan medet umduklarından dolayı böyle bir yola giriyorlar. Urfa'da çok fazla yaygın olan bu durum, aile yapısını dahi etkiliyor. Çünkü birçok aile madde bağımlılığından dolayı boşanma davaları ile sonuçlanıyor. İnsanlar topluma faydalı bir birey olamıyor. Özellikle Urfa'da genelde bir kolluğun yapması gerekenler var. Üzerine düşeni yapmalarını öneriyoruz. Şöyle ki belki madde bağımlısı olan birinin uyuşturucu ticaretinden tutuklandığını çok fazla görüyoruz. Şimdi bu tutuklamalarla ve bu tarz durumlarda adının önüne geçemiyoruz. Bunun önüne geçebilmek için kolluğun, valiliğin, diğer STK’ların üzerine düşen sorumluluklar vardır ve bu insanların iş ihtiyacını, aş ihtiyacını karşılamak adına herkes üzerine düşeni yapmalı. Ayrıca bu insanların spor faaliyetlerine yönlendirilmesi noktasında, yine bununla birlikte sanatsal faaliyetlerde bulunmaları ve bunlara teşvik edilmesi gerekiyor. Yani bu çok ciddi bir problem. Bu ülkede özellikle memleketimizde bu konu büyük önem arz etmektedir. Madde bağımlıları ile ilgili tam sayısı belli olmasa da çok fazla dosya bulunuyor. Madde bağımlılığından dolayı binlerce insan tutuklanmıştır. Bu sürekli devam eden bir kısırdöngü halini almıştır." şeklinde konuştu.

 

'İdam çözüm değil, bizim bazı önerilerimiz var'

Şiddeti önleme konusunda idam cezasının çözüm olmayacağını belirten Dayık, "Şu anda şiddete karşı idam tartışmaları söz konusu. Biz özellikle insan hakları savunucuları olarak, idama karşıyız. İdam çözüm değildir. Bunun yerine bizim bazı önerileriniz olur. Çözüm önerilerimiz hayata geçirildiği takdirde zaten bunun önüne geçilebilinir. Buların kadın cinayetleri ve bu tarz olumsuz vakaların önüne geçilebileceğini düşünüyoruz. Çünkü idam edilen bir insan daha sonra suçsuz olduğu ortaya çıktığında bunun telafisi mümkün olmayacaktır. Bu nedenle biz idama karşıyız. Şiddetin önlenmesi konusunda hepimiz hemfikiriz. Bunun için öncelikle şiddetin bir sorun çözme yönteminin olmadığını, hepimizin anlaması gerekiyor. Bu toplumsal şiddetin bu kaosun önüne geçmek adına daha sonra bizim bazı önerilerimiz olacak. Öncelikle hızla bir demokratikleşme sürecine girmemiz gerekiyor. Devlet yetkililerinin bu konuda sorumlu davranmaları gerekiyor.  Şiddet içerikli diziler, şiddet içeren oyunlar bir şekilde engellenmelidir. Bireysel silahlanma engellenmelidir. Bireysel silahlanma, yanlış şiddet olaylarının yaygınlaşmasına neden olur. Yani şiddete meyilli olan insanlar, ne kadar fazla olursa o oranda kullanılacaktır. Bireysel silahlanmayı şiddeti de arttıran bir neden olarak görüyoruz. Bu nedenle bireysel silahlanmanın azaltılması bunun önüne geçilmesi gerektiği kanısındayız. Yani yanlış toplumsal anlaşılmaların düzeltilmesi gerekiyor.  Toplumsal yanlış anlaşılmaların bir an evvel terk edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Danışmanlık hizmetlerinin sağlanması ilgili bireylerin psikiyatrik tedavilerinin yapılması, toplumsal örgütlerin aktif çalışması, bununla birlikte yasal düzenleme düzenlemelerin caydırıcı olması gerektiğini düşünüyoruz. Bunlar olduğu takdirde şiddetin önüne geçilebileceğini düşünüyoruz." ifadelerini kullandı.

Av. Gökhan Dayık, "Toplum içi şiddete yönelik yasal düzenlemeler var iken, aile içi şiddet maalesef gizli kalıyor. Bu konudaki yasal yetersizlikler nedeniyle maalesef şiddet önlenemiyor. Biz aile içi şiddetin önlenmesi noktasında yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini, üzerinde çalışılması gerektiğini düşünüyoruz. Onunla birlikte İstanbul sözleşmesi var. Bu, kadın, aile içi şiddetin önlenmesi, kadına şiddetin insan hakları ihlali sayıldığı bir sözleşme var. Türkiye de buna taraftır. Ancak uygulanmamaktadır. Biz bunun derhal uygulanması gerektiğini düşünüyoruz." sözlerine yer verdi.  

 

Toplumsal şiddetin artmasının birçok dinamiği vardır bunlardan bazıları şunlardır:

Toplumsal düzenlemenin birçok dinamiği olduğuna dikkat çeken Av. Dayık, "Yargı tarafsız ve bağımsız olmazsa şiddet artar. Şöyle ki adaletin yeterince işlemediğine duyulan inanç, işlenen suçların cezasız kalacağını düşündürür. Türkiye’de son yıllarda, toplumun önemli bir kesiminde sadece hukuki alanda değil, tüm kamusal alandaki süreçlerin adil işlemediğine ilişkin bir kanı oluşmuş durumda. Bu durum ceza almayacağını düşünen insanlar arasında suça eğilimi artırır. Liderlerin kullandığı öfke ve şiddet dili örnek alınıyor. Toplumdaki liderler ve otoriteler yani sözü geçen kişiler, örnek alınıp taklit edilirler. İnsanlar davranışlarını yönlendirmekte referans oluştururlar. Bu suç ve şiddet davranışı için de böyledir. Sosyal psikolojiden şimdiye kadar öğrendiklerimize göre her davranışta olduğu gibi şiddet uygularken de ‘acaba bu davranışım ahlaki olarak doğru mu?’ ‘iyi mi yaptım?’ diye düşünmez. Çoğunlukla, bunu yaparsam ‘İnsanlar ne der?’, ‘Bizimkiler ne der?', ‘Örnek aldığım kişi olsa ne yapardı?’ ve ‘Ne kadar ceza alırım?’ diye düşünür. O yüzden insanların örnek aldıkları, özdeşim kurdukları lider konumundaki kişilerin nasıl bir dil kullandıkları ve şiddete karşı nasıl bir tutum içinde oldukları çok önemlidir. Eğer toplumdaki liderler dışlayıcı, ötekileştirici, aşağılayıcı, şiddeti meşru gören bir öfke dili kullanıyorsa o toplumda şiddet artar." şeklinde ifade etti.

 

Şiddet konusunda bireysel silahlanmaya dikkat çeken Dayık, şu ifadelere yer verdi:

"Şiddete maruz kalanların ve şiddete tanık olanların başkalarına şiddet uyguladığı bilimsel bir gerçektir. Özellikle çocukluk çağında sözel şiddete, aşağılanmaya ve fiziksel şiddete maruz kalanlar erişkinlikte şiddete daha eğilimli olurlar. Bu da toplumda şiddet döngüsünün devam etmesine yol açar. Medyadaki şiddet görüntüleri ve şiddet içerikli diziler örnek alınıyor ve benimseniyor. Bu da şiddetin toplumda artmasına yol açar. Şiddet içerikli bilgisayar oyunları, gençleri agresifleştiriyor ve şiddete yöneltiyor. İlk akla gelen bu tür oyunların yasaklanması. Ancak global dünyada bunun çözüm olmadığını da belirtmek isterim. Bunun yerine gençleri spor faaliyetlerine ve sanatsal çalışmalara kanalize edebilmeliyiz. Urfa’nın gündeminde olan bireysel silahlanma artışı şiddetin önemli başka bir nedenidir. İnsanların çoğu şiddete meyilli olan kişilerin silah taşıdığını ve silahla şiddet uyguladığını zannederler. Oysa bireyler saldırgan oldukları için silah almazlar, aksine silahlandıkları ölçüde saldırganlaşırlar. Toplumda Bireysel silahlanma arttıkça doğal olarak bu silahların kullanılma oranı da artar."

 

madde bağımlıları şiddete daha fazla meyillidir Şanlıurfa barosu İnsan hakları merkezi başkanı gökhan dayık urfa barosu şiddet olayları Şanlıurfa haberler