"Memleketime yabancı kaldım!"
Yıllar önce Şanlıurfa'da yaşayan öğretmen Nazlı Yılmaz, İstanbul'a tayini çıktıktan sonra Urfa'ya gelerek hem akrabalarını hem de babasının kabrini ziyaret ettiğini ve Şanlıurfa'da yabancı uyruklu vatandaşların çoğunlukta olmasından dolayı duyduğu memnuniyetsizliğini belirtti.
Şanlıurfa’da yaklaşık olarak 317 bin 716 yabancı uyruklu kişi yaşıyor. Her geçen gün yabancı uyruklu nüfusunun artması beraberinde kültürel değişikliği de getiriyor. Konuyla ilgili serzenişini dile getiren öğretmen Nazlı Yılmaz ise Şanlıurfa’nın bu durumdan nasibini aldığını söyledi.
Artan yabancı uyruklu nüfusla birlikte son dönemlerde taciz, tecavüz olaylarının da arttığını belirten Yılmaz, bu olayların önüne geçilmesi için yabancı uyruklu vatandaşların tekrardan memleketlerine dönmesi gerektiğini aktardı.
Şanlıurfa’nın bazı kesimlerinde yabancı uyruklarının daha çok yoğunlukta olduğunu belirten Yılmaz, “Özellikle Bahçelievler kısmında kalan 1’nci derece akrabalarımız yabancı uyruklular yüzünden iş yerlerini kapattıklarını ve oralara hiç gidemediklerine söylüyor.
Topraklarımızı bırakıp gitmek zorunda kaldık mesleğimiz gereği, fakat bazılarının toprağını terk edip gelip ülkemize yerleşmesi ve bizden üstün kılınması kabul edilebilir bir şey değil” diyerek sitem etti.
“URFA'DA URFALI GÖREMEDİĞİM İÇİN ÇOK ÜZÜLÜYORUM”
Uzun zamandan sonra Şanlıurfa’ya geldiğini belirten Yılmaz sözlerini şu şekilde sürdürdü, “Ben aslen Urfalıyım yıllardan beridir İstanbul’da öğretmenlik görevimi yapıyorum. Babam burada vefat ettiği için hem kabrini ziyarete hem de burada kalan akrabalarımızı ziyaret etmeye geldik.
Tabi eskiden Urfa'ya geldiğimizde Urfalıları görürdük şu anda ise ne yazık ki Urfalıları göremiyoruz. Urfalılar çok az bir azınlıkta kalmış. Hele bazı sokaklarda hiç Urfalı göremiyoruz.
Şanlıurfa'nın bazı sokaklarında soru sormaya çekindiğim ve hatta korktuğum insanlar var. Tabi Urfalı insanlar bir başka olur insanlara hürmet ediliş şekilleri sıcakkanlılığı çok farklı fakat dediğim gibi Urfa'da Urfalı göremediğim için çok üzülüyorum” dedi.
“BİZ SUSTUKÇA ÇOĞALDILAR VE ARTIK TEHLİKE ARZ ETMEYE BAŞLADILAR”
Özellikle Bahçelievler kısmında kalan 1’nci derece akrabalarımız yabancı uyruklular yüzünden iş yerlerine kapattıklarını ve oralara hiç gidemediklerine söylüyor.
Topraklarımızı bırakıp gitmek zorunda kaldık mesleğimiz gereği, fakat bazılarının toprağını terk edip gelip ülkemize yerleşmesi ve bizden üstün kılınması kabul edilebilir bir şey değil, bizler yabancı uyrukluların kendi ülkelerine dönmelerini istiyoruz.
Tabi her ülkeye farklı vatandaşlar gidip geliyor aynı şartlar biz Türkler içinde olsaydı biz şu anda bu konuşmayı yapıyor olmazdık. Bizler hangi ülkeye gittiğimiz zaman bizlere Toprak veriliyor, mülk sahibi yapılıyor.
Biz hemen kapımızı açtık ve bu yüzden bu kadar sıkıntı yaşıyoruz. İlk başlarda hepimiz yabancı uyruklulara acıyorduk, kapılarımızı açtık, evimizi açtık, tenceremizde pişirdiğimiz yemekleri onlarla paylaştık ama bu azınlık biz sustukça, biz kabul ediyor gibi gözüktükçe çoğaldılar ve artık tehlikeli olmaya başladılar.
Yabancı uyruklular bizimle aynı standartlara sahip ve hatta bizden daha üst standartlara sahip oluyorlar” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE’DE SATILACAK YER BIRAKMADILAR”
Türkiye’nin dört bir yanında yabancı ve Araplara satışların arttığını iddia eden Yılmaz, “Evet Şanlıurfa'da bazı yerlerde gelişmeler var bunu kabul ediyoruz, kızlarımız daha rahat okuyorlar, okuma kültürü biraz daha artmış ama bu dışarıdan gelenlerle birlikte bizler tekrardan gerilemeye başlıyoruz.
Bizler de İstanbul'da yaşıyoruz tabi biz de farklı bir şey yaşamıyoruz inanın belki daha tehlikeli bir durumdayız daha büyük bir şehir ama özellikle de kendi memleketimizde bunu görmek gerçekten çok acı bir durum, Emlak şirketinde çalışan bir arkadaşım var özellikle tatil beldelerinde olan kısımların hep yabancıları satıldığını ve artık oralarda Türk vatandaşa satılacak bir yerin kalmadığını söylüyor.
Aynı şekilde Urfa için de onu söyleyebilirim çoğu evlerimiz yabancı uyruklulara satıldı, iş yerlerimiz onlara satıldı” sözlerine yer verdi.
“SON DÖNEMLERDE DAHA ÇOK TACİZ VE TECAVÜZ OLAYLARINA ŞAHİT OLUYORUZ”
Başka ülkelerin vatandaşlık alırken kendi dillerini koyma şartının neden Türkiye’de olmadığının altını çizen Yılmaz, “Diğer ülkelerde kendi dillerini öğrenmeden vatandaşlık vermiyorlar, burada kalan yabancı uyrukluların hangisi benim dilimi biliyor.
Yani tabi sürekli taciz olaylarına da şahit oluyoruz bunlar böyle arttıkça bu durum kaçınılmaz olacak. Ben geçenlerde Urfa'da bir haber sitesinde karşılaşmıştım Urfa'da bazı kesimler kız erkek çocukları ayrı sınıflarda eğitim görsünler demişlerdi, yani bu süreçte doğru bir kavram mı? Biz Atatürkçü Cumhuriyetin hâkim olduğu bir devlette yaşarken bu söylemlere ne gerek var.
Bu söylemlerin yanında tacizler de olacak tecavüzler de olacak bunlar bu şekilde taleplerde olduğu müddetçe bu şeyler daha çoğunlukta olacak.
Geçtiğimiz gün hastanedeyiz sıra bekliyoruz yabancı uyruklu bir kadın bizleri es geçerek önümüze geçmeye çalıştı ve oradaki bir kadın tepki gösterdi yabancı uyruklu olan kadın sus işareti yaparak öncelik benim dedi.
Ben ise bu durumda kendi ülkemde ezilmiş oluyorum. Hastanede yabancı uyruklu çoğunlukta diye o Türk kadın tek başına sustu ve sesini çıkaramadı” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE YENİ BİR VARYANT İLE KARŞI KARŞIYA”
Pandeminin ekonomiyi etkilediğini ve yeni bir varyant ile tekrardan kapanma durumunun Türkiye’ye zarar vereceğini belirten Yılmaz söylerini şu şekilde sürdürdü, “Geçtiğimiz gün hastanede bir doktor arkadaşım şöyle demişti yeni biri varyant ortaya çıktı ve bu varyantın 2-3 ay içerisinde Türkiye'ye yayılacağını söyledi.
Türkiye'ye tekrardan eve kapanmayı kaldıracak bir ülke değil, pandemiden önce yine ekonomimiz iyiydi eve kapanma bizi çok etkilemedi fakat şu anda gerçekten kötü bir durumdayız herhangi bir kapanma bizleri son noktalara getirebilir diyebilirim.
Bu seçimlerle zaten bir 20 yıl geriye gittik bir de bu varyant çıkarsa ondan sonrası için ne olur inanın ki bilemiyorum. Keşke imkânımız olsa da yurt dışına gidebilsek” diyerek sözlerini sonlandırdı.