Sağlıkçılar şiddete karşı güvenlik istiyor!

TAKİP ET

Şanlıurfa'da sağlık çalışanları şiddete karşı Balıklıgöl Devlet Hastanesi'nde bir araya gelerek sağlıkta şiddete karşı etkin yasa ve güvenli işleri istediklerini kaydetti. Fiziksel şiddet ile beraber sözel şiddetin her gün yaşandığını dikkat çeken sağlıkçılar, taleplerine Sağlık Bakanlığı'nın neden sessiz kaldığını merak ettiklerini söyledi.

Sağlıkta şiddetin her gün farklı şekillerde devam ettiğini belirten sağlıkçılar, Sağlık Bakanlığı ve yetkililerin bu konuda üzerlerine düşeni yapmaya davet ettiklerini yenilediler. Karaköprü’de 2 gün önce aile hekiminin çalışırken hakarete uğradığını söyleyen Türk Tabipler Birliği Denetleme Kurulu Üyesi Fırat Erkmen, bu yetmediği gibi mesai sonrasında özel telefonundan aranarak hasta tarafından hakaretler devam ettiğini ileri sürdü. Benzer şiddet olaylarının Şırnak ve Ankara’da da yaşandığına dikkat çekildi.

Ankara Eğitim Araştırma Hastanesi’nde Nöroloji uzmanı Ebru Ergin için Şanlıurfa'da hekimler bir araya gelerek yapılan şiddete yönelik basın açıklaması yaptı. Şanlıurfa Balıklıgöl Devlet Hastanesi önünde yapılan açıklamaya Türk Tabipleri Birliği, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası ile Hekim Birliği Sendikası üyeleri katıldı.

Hekim Birliği Sendikası Şanlıurfa il Temsilcisi Dr. Yusuf Eryazğan, Türk Tabipler Birliği Denetleme Kurulu Üyesi Fırat Erkmen ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Kadın Sekreteri Selma Ateş de konuya ilişkin açıklamalarda bulundu.

ŞİDDET EN ÖNEMLİ GÜNDEM MADDEMİZ!

Türk Tabipler Birliği Denetleme Kurulu Üyesi Fırat Erkmen yaptığı açıklamada,
“Sağlıkta şiddet maalesef yine en önemli gündem maddemiz olmaya devam ediyor.
Ankara Eğitim Araştırma Hastanesi’nde Nöroloji uzmanı meslektaşımız Dr. Ebru ERGİN,   görevi başında bir hasta tarafından ciddi bir saldırıya uğramıştır. Hayati tehlikesi devam eden meslektaşımız şu anda yoğun bakımda yatırılarak izlenmektedir. Fiziksel şiddet ile beraber sözel şiddette her gün yaşanmaktadır. Maalesef ilimizde iki gün önce Karaköprü 1 Nolu ASM’de çalışan bir aile hekimi arkadaşımız çalışırken hastanın hakaretlerine uğramış bu yetmediği gibi mesai sonrasında özel telefonundan aranarak hasta tarafından hakaretler devam ettirilmiştir.Benzer bir olayda Şırnak'ta meslektaşımızın hastasına uyguladığı tedaviyi beğenmediğini belirterek ve Savcı olduğunu idaa eden hasta yakını tarafından  meslektaşımıza şiddet uygulamıştır”dedi.

SAĞLIK BAKANLIĞI NEDEN SUSKUN?

Sağlık Bakanlığı’nın neden önerilerine sessiz kaldığını söyleyen Erkmen, “Sağlık alanında şiddetin geldiği boyuttan son derece rahatsız ve kaygılıyız. Yıllardır, yapılması gerekenleri söylemekten, Sağlık Bakanlığı’nı ve yetkilileri bu konuda üzerlerine düşeni yapmaya çağırmaktan yorulduk. Sağlık Bakanlığı’nın bu dereceye gelmiş şiddet olayları karşısında neden suskun kaldığını, neden çözüm için adım atmadığını, neden önerilerimize kulak tıkadığını merak ediyoruz.

GÜVENLİ ALANLAR OLUŞTURULMALI
Hiçbir kamu kurumuna hatta alışveriş merkezlerine kontrolsüz girilemezken hastanelere akla gelebilecek her türlü zarar verici alet ile girilebilmesini kabul etmiyoruz. Klinikler, yoğun bakımlar, acil servisler, ambulanslar, polikliniklerdeki fiziksel şartlar şiddetin önünü açmaktadır. Bu nedenle güvenli çalışma alanları oluşturulmasının ivedi gereklilik olduğunu ve bütün yöneticilere sağlık çalışanları için güvenli çalışma ortamlarının oluşturulması konusunda sorumlu olduklarını hatırlatıyoruz.

ŞİDDETE HER YERDE TANIKLIK EDİYORUZ

Şiddete, yalnızca hastaneye başvuranlar tarafından değil ekranlardaki dizilerde, gazetelerdeki köşe yazılarında, politikacıların sözlerinde, idarecilerin baskılarında da tanıklık ediyoruz. Çıkarılan SABİM hattı ile de tüm hekimler Sağlık Bakanlığı tarafından psikolojik şiddete, ağır duygusal yüke maruz bırakılıyor. Acil asistanı olarak görev yaptığı sırada SABİM’e yapılan haksız başvurular gerekçe gösterilerek işyerinde sürekli mobbinge maruz kaldığı için canına kıyan Dr. Melike Erdem, ne yazık ki bu şiddetin en ağır göstergesi olmuştur. Görevini yaptığı sırada şiddete uğrayan hekimlerin şikâyetlerine yönelik hiçbir adım atmayan yönetenler, gereksiz başvurular ile hekimler üzerinde baskı yaratmakta, hekimlerin saatlerini en basit şikâyetlere cevap yazmakla harcatmaktadır. Üstelik şikâyetlere konu olan sorunların tamamına iflas etmiş sağlık sistemi neden olmaktadır. Randevu alamayan, 5 dakikada bir muayene olmaya zorlanan, özel hastaneye başvurmak zorunda bırakılan, her sağlık başvurusunda cebinden parası alınan yurttaşlar sistemin tüm sorunlarını karşılaştığı sağlık personeline yansıtmaktadır. Hâlbuki sistemden ne hekim ne hemşire ne de sağlık personeli sorumludur. SABİM hatları ile sorumluluğu üzerinden alıp hekimlere atmak isteyenlere karşı hastalarımız da artık gerçekleri görmelidir.

KADIN SAĞLIK ÇALIŞANLARINA SALDIRILAR ARTTI
Sağlıkta şiddet, genel şiddet ikliminden, siyasetçilerin şiddet üreten politikalarından da ayrı düşünülemez. Özellikle son yaşanan olaylarda erkek hastalar tarafından kadın sağlık çalışanlarına yönelik art arda gelen saldırılara tanıklık ediyoruz, elbette bunların tesadüf olmadığını, toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle ilişkili olduğunu biliyoruz. Bir yandan kadına yönelik şiddete dur demek için İstanbul Sözleşmesi’ni savunurken; diğer yandan hekime, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin sonlanması için etkili ve caydırıcı yasaların çıkması için mücadele veriyoruz. Birlikte çalıştığı sağlık personelinin eski eşi tarafından öldürülmesine engel olan, sevgili Aynur Dağdemir’in cesaretli dayanışmasını büyütmek ve şiddeti bitirmek için birlikte mücadele ediyoruz. Hekimlerin gördüğü her şiddette, yaşamdan hoyratça koparılan her kadında yüreğimiz ve aklımızla söz veriyoruz sana Aynur! Söz veriyoruz Melike’ye, Ersin’e, Kamil’e, Gülnur’a…

Artık şiddet doğuran sağlık sisteminde, güvensiz işyerlerinde çalışmak istemiyoruz.
Birimizin daha aramızdan alınmasına tahammülümüz yok!
*Sağlıkta şiddetin ana kaynağı olan neoliberal sağlık politikalarından derhal vazgeçilmesini,
*Sağlıkta şiddet için Türk Tabipleri Birliğinin önerileri çerçevesinde etkili yasa çıkarılmasını,
*Sağlık kurumlarında şiddeti önleyen fiziksel değişiklikler yapılmasını, güvenli işyerleri oluşturulmasını,
 *Tüm işyerlerinde kadına karşı şiddeti önleme mekanizmaları için etkin politikalar uygulanmasını,

*İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden yürürlüğe konup etkili bir şekilde uygulanmasını,
*İş yaşamında şiddet ve tacize karşı ILO 190 Sözleşmesinin imzalanmasını talep ediyoruz.”