Sanatla yoğrulan kent

TAKİP ET

Urfalı Sanatçılar açtıkları atölyelerde el becerileri ve ustalıkları ile Göbeklitepe steli ve sembolleriyle neolitik çağın yansımalarını hem turizme hem bölgenin tanıtılmasına öncülük ediyorlar.

Rengârenk süslemeler ince emek ve beceri ile kadınların elinde değer kazanırken Tarihin sıfır noktası Neolitik çağın izlerinin günümüze taşıyan Göbeklitepe’nin T şeklindeki stelleri ile üzerindeki figürleri ise Karga sanata atölyesinde yeniden hayat buluyor.

Tarihin sıfır noktası UNESCO ile birleşti, Dünya turizminin gözdesi oldu. Şanlıurfa ile birlikte Güneydoğu Anadolu bölgesinde turizm patlaması yaşandı.



Dini İnanç turizminin Gözbebeği Peygamberler şehri Şanlıurfa, Balıklıgöl, Harran, saklı cennet ve Şuayip Şehri ile turizme ivme kazandırdı. UNESCO kalıcı listesine giren 12 bin yıllık geçmişiyle Göbeklitepe sanatçılara ve sanat dünyasına ilham kaynağı oldu.

Göbeklitepe batı ile buluştuğu fotoğrafların objektifine yansıdı, medya sektörünün ilgi odağı olurken akademisyenlerin ziyaret noktası oldu. Kara kalem, sulu boya, yağlı boya ve akrilik boyalara şevk verdi. Aynı zamanda filmlere konu olarak adını dünyaya duyurdu.


Karga Atölyesinde müzik, resim ve seramik çalışmaları yapılıyor
2017’de Şanlıurfa’da Karga Atölyesi adı altında açılan bu atölyelerde müzik kursları ile bağlama, gitar, keman, piyano şan eğitimi veriliyor. Resim atölyeleri ile kara kalem, yağlı boya, akrilik boya, sulu boya çalışmaları yapılıyor.  Seramik atölyelerde ise pişmiş topraktan Göbeklitepe stelleri yapılıyor. Bu atölyelerde sanatın ve zanaatın yeniden canlanmasına neden oluyor.

Karga Sanat Atölyesinin kurucusu Abdullah Özgür Tekin,  Güzel Sanatlar  Fakültesi Seramik Bölümünden mezun olduktan sonra seramik atölyesi kurma hayalini gerçekleştirdi. Açtığı bu atölyede ressam ve müzisyenlere kurs açtığını söyledi.


Her şey seramik atölyesi ile başladı
Her şey önce Urfa’da bir seramik atölyesi fikriyle başladığını söyleyen seramik ustası Tekin, “İlk sanat ve seramik atölyemizi açtık.  Daha sonra resim atölyesi  ve müzik atölyesi açtık. Atölyelerimizde seramik eğitimi, resim eğitimi,  müzik eğitimi ve ebru sanatı eğitimi veriliyor. Seramik eğitiminin yanı sıra bölgede Göbeklitepe hediyelik eşya üretimini yapıyoruz. Bunlar tabi özel tasarımlar pişmiş özel topraktan yapılıyor ve 8-9 çeşit seramik Göbeklitepe ürünümüz var.” dedi.

“Sipariş ile büyük maketler yapıyoruz”
Göbeklitepe’nin büyük maketlerini özel sipariş ile yaptıklarını kaydeden Tekin, “Göbeklitepe’nin bire bir maketleri DRC’sini maketlerini de sipariş üzerine çalışıyor vepazarlamasını yapıyoruz.  Bunun haricinde çocuklara, yetişkinlere, çalışan kesimlere seramik kursumuz mevcut.  Covid-19 nedeniyle 4 kişilik gruplar halinde akşamları derslere alıyoruz. Sosyal mesafeyi kurumak adına. Diğer atölyelerimizde birebir hocalar ve öğrenciler olacak şekilde dersler veriliyor. Seramik dersleri İlkel yöntemlerden başlayıp günümüze kadar geliyor. 4- 5 farklı teknik gösteriyoruz ve bu şekilde seramik üretimimizi gerçekleştiriyoruz.” İfadelerini kullandı.


Covid- 19 ile düşüş yaşandı
Covid-19’dan önce kapasitemizin çok üzerinde kayıt aldıklarını belirten Tekin, “ Eskiden birisi kayıt sildiğinde onun yerine alabiliyorduk. 100’e yakın öğrenci sayımız vardı. Tabi şuanda bu sayı düştü insanlar toplu halde bir yerlere gelmeye korkuyor. 10 kişilik gurup dersleri yaparken şimdi maksimum 4 kişilik ders grupları yapıyoruz. İnsanlarda bir korku var doğal olarak, hepimiz bir korku içindeyiz covid-19’dan dolayı ve buna bağlı olarak tabiî ki öğrenci sayımızda düşüş var. Bilindiği gibi yeni yasaklar ve önlemlerden ötürü tabi sokağa çıkmalar geldi onunda etkisi olacak. Covid-19’dan önce her şey gayet güzeldi. Bizde herkes gibi pandemiden etkilendik diyebilirim.”

“Eskiden sanata ilgi daha güzeldi”
Daha önce geleneksel el sanatları, araştırma merkezinde görev yaptığını söyleyen Tekin, “Orada keçe ustası, deri ustası, çulha ustası, kemik tarak ve tesbih ustaları vardı. Orada el sanatları üzerine çalışıyorduk.  Oradan edindiğim gözlemler neticesinde sanki eskiden sanata ilgi daha fazla idi. Taş ustası, bakırcılık, el sanatları üzerine bu coğrafyanın, ciddi anlamda el sanatları mevcut ve eskiden daha iyimiş gibi geliyor bana. Yeni nesil pek meraklı değil, daha çok teknoloji bilgisayar oyunlarına eğilim var. Urfa gerçekten alt yapısı hazine olan bir şehir, her alanda sanat fışkıran bir coğrafyadır. Son zamanlarda bunu çok görmüyorum ama eskinin yansımalarını taşıyan ustalarla zanaatkârlara denk geliyorum ve onlarla konuşuyoruz” dedi.


Sanatımıza ilgiyi nasıl artırabiliriz?
Yerel yönetimler, Valilikler, Kaymakamlıklar ve Belediyelerin sanatla ilgili çalışmaları var. Fakat mesai saatleri dışında kalıyor. Hafta sonları açılacak şekilde çalışmalar yapılabilir. Atölyelerin tam kapasite çalışmaları gerekiyor, atölyelerin kapasiteleri ve çalışma saatleri yetersiz geliyor. Hocalar genelde bunu ek iş olarak yapıyorlar veya askeri ücretle çalışıyorlar buda onları yeteri şekilde doyurmadığı için kendilerini veremiyorlar. Bu konuda hocalarımıza, ustalarımıza daha fazla önem verilirse ve göz önünde tutulursa onlarda mutlu olacaklardır. Böylelikle gölgede kalan sanat ve zanaat daha fazla gelişecektir. Bireysel olarak bir şeyler yapmak gerekiyor ama yerel yönetimlerinde sanat dallarımızı öne çıkarmaları gerekiyor. Kurslar değil de daha çok piyasada satışı olacak, teşvik ve şevklendirilecek çalışmalar yapılması çok daha önemlidir


Sanat sokağı sizce bir sanat sokağını andırıyor mu?
Sanat sokağımız diğer şehirlere göre biraz zayıf kalabiliyor, daha da canlandırılabilir. Daha aktif hale gelmesi, orada satışların yapılması gerekiyor. Bölgeyle alakalı dericilik, keçecilik ve bunların ustalarını daha göz önünde tutularak yapılmalı. Evet, Urfa’daki sanat sokağı biraz sönük kalabiliyor ve eksik kalıyor.

Abdulkadir Çelikcan / Urfa Değişim