Şanlıurfa Barosu'ndan iddialara ilişkin basın açıklaması!

TAKİP ET

Şanlıurfa Barosu 24 Şubat sabahı Suruç ilçesinde Terörle Mücadele Ekiplerin yaptığı operasyon sonucu gözaltına alınan 7 kişiden 3'üne işkence yapıldığı iddiasına ilişkin açıklamada bulundu.

İleriye sürülen iddialarıyla ilişkin Bugün Şanlıurfa Barosu’nda basın açıklaması düzenlendi. Basın açıklamasına Şanlıurfa Baro Başkanı Abdullah Öncel ve çok sayıda baro avukat katıldı. Basın açıklamasında konuşan Baro Başkanı Abdullah Öncel, “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 5. Maddesinde belirtilen "Hiç kimseye işkence yapılamaz, zalimce. İnsanlık dışı veya onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz ve ceza verilemez." hükmü ve yineAnayasanın 17. Maddesinde düzenlendiği üzere "Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz" hükmü birlikte değerlendirildiğinde çok net bir ifadeyle belirtiriz ki işkence ve kötü muamele insanlık onuruna aykırıdır ve kabul edilemez. Haklarındaki suçlama ne olursa olsun hiç kimseye gözaltında iken işkence yapılamaz ve kötü muamelede bulunulamaz.” Dedi.

Başkan Öncel yaptığı basın açıklamasında şunları söyledi. ”24 Şubat saat 05.00 sularında Suruç ilçesine bağlı kırsalda bulunan bir evde çatışma çıktığı basından öğrenilmiştir. Merkezimiz 01.03.2023-06.03.2023 tarihleri arasında meydana gelen işkence, kötü muamele ve yoğun hak ihlalleri nedeniyle gözaltı merkezlerinde tutulanları, yeri çeşitli tarihlerde ziyaret etmiş ve Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı ile görüşmeler gerçekleştirmiştir. 24 Şubat günü saat 05.00 sularında Suruç ilçesine bağlı kırsalda bulunan bir evde çatışmadan sonra 7 kişi gözaltına alınmıştır. Gözaltına alınan 3 kişiye işkence ve kötü muamele yapıldığı gözlemlenmiştir. Bu kişilerden Urfa TEM Șube Müdürlüğünde 60 yaşlarını geçmiş bir çifte gözaltı sırasında darp, kötü muamele, bir çukura atılıp kafaya silah dayama, falaka ve boğma kaba dayak şeklinde işkenceye maruz kalmışlardır. Ayrıca yine 50 yaşlarında gözaltına alınan yurttaş hem köyde hem de TEM Şube müdürlüğünde, kaba dayak, darp, kötü muamele gibi muamelelere maruz kalmıştır. Ve bu yurttaş ifadeden sonra serbest bırakılmıştır.  Avrupa İnsan Hakları sözleşmesinin 3. Maddesinde düzenlendiği üzere " Hiç kimse işkenceye veya insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele veya cezaya tabi tutulamaz." İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 5. Maddesinde belirtilen "Hiç kimseye işkence yapılamaz, zalimce, insanlık dışı veya onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz ve ceza verilemez." hükmü ve yine Anayasanın 17. Maddesinde düzenlendiği üzere "Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz" hükmü birlikte değerlendirildiğinde çok net bir ifadeyle belirtiriz ki işkence ve kötü muamele insanlık onuruna aykırıdır ve kabul edilemez. Haklarındaki suçlama ne olursa olsun hiç kimseye gözaltında iken işkence yapılamaz ve kötü muamelede bulunulamaz. Bulunan görevliler hakkında derhal gereği yerine getirilmelidir. İnsanı insan yapan birçok değeri hiçe sayıp, onu obje konumuna düşüren işkence, bireyi kendi gözünde değersiz kılmakta, onu aşağılamaktadır. Şüpheli veya sanıktan delile ulaşan sistemlerin vazgeçilmezi haline gelen işkence ile insan hakları hiçe sayılmaktadır. Şanlıurfa da işkence ve kötü muameleye sıfır tolerans döneminden yüksek tolerans dönemine geçilmiştir. Kamu Kurumları işkence yapma gücünü cezasızlık politikalarından alıyor olabilir ama şunu da hatırlatmak isteriz:

İŞKENCE YAPTIKLARI HER YERDE KARŞILARINDA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ

İşkenceciliğe karşı olduklarını ifade eden Başkan Öncel “Tüm bu işkence kötü muamele ile ilgili başvurular, cezasızlık politikası ile sonuçsuz bırakılmakta ve etkin bir soruşturma yürütülmemekte, sorumlular cezalandırılmamaktadır. Bu ateş üfleyerek sönecek değildir. Kamu Kurumları işkencede sıfır tolerans için adım atmalıdır. Gerçekleşen tüm işkencelerden kamu kurumları sorumludur. Pozitif yükümlülüğü, kendi kontrolü altında bulunan kimseler bakımından daha da yüksektir. Özgürlüklerinden mahrum kalan kişilerin tabi oldukları mevzuat ve uygulamalar, uluslararası standartlar Şanlıurfa TEM de hiçe sayılmaktadır. işkence ile mücadele, işkencenin yasaklanması ile sınırlı olmayıp, önlenmesi için özel adımlar atılmasını ve etkin soruşturma sonucunda faillerin cezalandırılmasını da kapsamaktadır. Uluslararası hukuk nezdinde, işkencenin ve sonuçlarının tıbbi olarak belgelenmesi hakkında standart olarak kabul gören İstanbul Protokolü'nün uygulanmasına yönelik çalışmalar yetersiz kalmaktadır. Dolayısıyla, cezasızlık kültürü, işkence iddiaları söz konusu olduğunda en ağır haliyle hissedilmektedir. İşkenceye maruz kalan kişilerin yaşadıkları ve telafisi imkânsız olan fiziksel ve psikolojik travmalara karşın, acılarını hafifletme çabası ancak işkencenin araştırılması ve sorumluların yargı önünde hesap vermesiyle anlam kazanır. İşkence uygulamaları derhal sonlandırılmalıdır. İşkence vakalarında cezasızlık politikasına son verilmeli ve sorumlular cezalandırılmalıdır. Devlet imza attığı ve işkenceyi yasaklayan sözleşmelere mutlak surette uymalıdır ve işkenceyi önlemelidir. Muayeneler Türkiye’nin de taraf olduğu İstanbul Protokolüne uygun olarak yapılmalıdır. İşkencenin önlenmesinde etkili ve önemli bir araç olan `Ulusal Önleme Mekanizmasının işlevlerini yerine getirmek üzere yetkilendirilmiş olan Türkiye insan Haklanın ve Eşitlik Kurumu'na bu işkence iddialarına karşı görevini yerine getirmelidir. İnsanlık onurunu yok sayan işkence uygulamalarına karşı mücadele edeceğimizi buradan bir kez daha yeniliyoruz ve tüm kurumları işkenceyi önlemek adına göreve çağırıyoruz.” Dedi.

Öncel Baro