Sel felaketini yaşayan vatandaşlar ateş püskürdü!

TAKİP ET

Şanlıurfa'da etkili olan sel felaketinde 14 vatandaş hayatını kaybetti. 2 vatandaş ise kayıp olduğu aramaların devam ettiği bildirildi. Vatandaşlar sel felaketi nedeniyle zamanında altyapıya yatırım yapmayan yerel yönetimlere adeta ateş püskürdü. Dere yatağına ve fay hattında ev yapılmasına izin veren yöneticileri ise topa tuttu.

Sel felaketinin yaşandığı Şanlıurfa’da iki günde düşen yağış 137,6 kg olarak ölçüldü. Aşırı yağış sonucunda Karakoyun Deresi, Cavsak Deresi, Karaköprü Deresi ve Sırrın Deresi taştı. Taşan dereler binlerce ev ve işyerinin hasar görmesine neden oldu. Afet sürecinde 112 Acil Merkezi’ne toplamda 18 bin 359 ihbar geldi. Selde yüzlerce araç akıntıya kapılarak kullanılamaz duruma geldi.

Abide Kavşağını basan sel nedeniyle 4 kişi alt geçitte hayatını kaybetti. Arama kurtarma ekipleri iki gün boyunca suyla dolan geçidi boşaltmaya çalıştı. Şanlıurfa’ya Bakan Süleyman Soylu, Bakan Vahit Kirişçi ve Bakan Nurettin Nebati geldi. Sel felaketi boyunca çalışmaları yerinde takip ettiler. Ayrıca muhalefet kanadından CHP lideri Kemal Kılıçdaroğu, İYİ Parti lideri Meral Akşener ve Gelecek Partisi lider Ahmet Davuoğlu destek için kente geldi.Şanlıurfa’da meydana gelen sağanak yağıştan dolayı yaşanan sel felaketi kent genelinde can ve mal kaybına neden oldu. Yaşanan sel felaketinden etkilenen vatandaşlar Urfa Değişim Gazetesine konuştu.

Gazetemize konuşan vatandaşlar afet öncesi yapılan uyarılara rağmen yerel yönetimler tarafından yeteri kadar önlem alınmadığından ve altyapı olmadığından dolayı bu kadar ciddi hasarların oluştuğunu ifade etti.

KİMSE ALTYAPI SORUNU ÇÖZMEDİ

Gazetemize konuşan vatandaşlardan Mehmet Yabalak, 3 dönem belediye başkanlarına ateş püskürerek altyapı çalışması yapılmadığından dert yakındı.

Hükümettin Şanlıurfa’ya büyük miktarda para aktardığını söyleyen Mehmet Yabalak, hükümet tarafından Şanlıurfa’ya ciddi şekilde önem verildiğini fakat yerel yönetimlerin aktarılan paraları belediye çalışmaları yerine başka işlerde kullandığını ifade etti.

Mehmet Yabalak, “Bizim belediye başkanları yandaşlarına, medyaya kendi kendilerini paylaştırdılar. Urfa’ya hiçbir bakım yapmadılar. Para göndermediler değil, katrilyonlarca para gönderdiler ama hep belediye başkanları yedi. Fakıbaba bir yandan vurdu, Nihat Çiftçi bir yandan vurdu. Bu kez de Zeynel Abidin bir yandan vurdu. Önlem alınmadı. Urfa’nın alt yapısı yok. Allah korusun bir afet daha vursaydı binlerce insan ölürdü Urfa’da. Alt yapı yok. Bir şehirde altyapı olmazsa bu sular nereye gidecek? Sular bir yere gitmiyor çünkü altyapı yok. Fakıbab,a Antep için çalıştı, Nihat Çiftçi kendi yandaşına çalıştı. Zeynel Abidin de hiçbir şey yapmadı. Urfa’ya hiçbir şey yapmadı. Katrilyonlarca para geldi. Bak ben ak partili değilim. Ak partiye oy vermiyorum. Ama ben o adamın hakkını inkar etmiyorum. Doğruyu söyleyeceksin. Urfa halkı doğruyu söylemiyor. Kimse korkudan konuşamıyor.” dedi.

“ÖNCE TEDBİR SONRA TEVEKKÜL”

Yaşanılan afetler öncesi yöneticilerin tedbir alması gerektiğini vurgulayan Muhittin Diri her şeye kadar demek yerine gereken önlemler alınması durumdan afetlerden daha az şekilde etkilenileceğini ifade etti.

Muhittin Diri, “Valla şu ana kadar böyle bir felaketle karşılaşmadık. İlk defa böyle bir felaket başımıza geliyor. Çok yüksek yağıştan dolayı böyle bir felaketle karşı karşıya kaldık. Bütün araçlarımız olsun, insanlarımız olsun mağdur olduk. Tedbir lazım. Tedbir almak zorundayız. Deprem olsun, sel olsun bunlara karşı her zaman tedbirli olmalıyız. Dere yatağında bina yapmayacaksın. Dere yatağına konumlanma olmayacak. Fay hatları var mesela, fay hattına bina yapmayacaksın. Sen biliyorsun ki orda fay hattı var sen niye gidiyorsun 15-20 katlı bina yapıyorsun. Sen bilmiyor musun o yıkılır? Tedbir almak lazım. Tedbirini alacaksın ondan sonra Allah’a bırakacaksın. Her suçu Allah’a atmayacaksın. Ama bizimkiler her şeyi Allahtan biliyorlar. Niye yani Allah insanların düşmanı mıdır? Bilim adamları var, profesörler var. Onları dinlemek   lazım.  Mesela depremde profesör diyor ki dağlara yapın evlerinizi, fay hattının üstüne yapmayın. Sen bilmiyor musun orası yıkılacak? Alınan önlemler yeterli desem yalan olur. Bundan sonrası için çalışma yapmak lazım. Yapmazsak bunlar yine başımıza gelir. Her an her şey olabilir. Bu yüzden her zaman tedbir” şeklinde konuştu

“KİMSE BİZİMLE İLGİLENMİYOR HERKES SINIFTA KALDI”

Şanlıurfa kitapevi işletmecisi olan ve yaşanan sel felaketinden ciddi şekilde etkilenen Nazım Gökel, alınmayan önlemlerin günahın yerel yönetimlerin olduğunu söyleyerek herkesin sınıfta kaldığını ifade etti.

Nazım Gökel, “Hepimizin mağduriyeti çok büyük. Büyük bir rezalet. Başka hiçbir şey diyemem. Aslında söyleyecek çok şey var da insanlarımızın onu görmesi lazım, duyması lazım. ŞUSKİ’yi arıyorum. Dükkanımızın içi su bastı. Tüm kitaplarımız gitti. Zararımız çok büyük. Nasıl olacak, zararımızı kim karşılayacak bilemiyorum. Önlemler büyük derece de yetersiz. Hükümet enkazın altında kaldı. Ben bu kadar söylüyorum. Açık ve net bir şekilde birçoğunun istifa etmesi gerekiyor. Başka ne söylenebilir? 15-20 tane insan hayatını kaybetti. Yazık günah değil mi? Önceden söyleniyor tamam ama ona göre sende önlemini al. Neden önlemini almıyorsun? Bir yerde oturmak marifet değil ki. Çık dışarı tüm personelinle birlikte. Acı yani hepimizin yüreği yanıyor. Gerçekten ben çok üzülüyorum şehrim adına. Hepimizin yüreği kan ağlıyor.” İfadesini kullandı.

“SELDEN YÜZEREK ÇIKTIM”

Yaşanan sel felaketinde kendi imkanlarıyla kurtulduğunu söyleyen Mehmet Demir, yerel yönetimlerin afet yerlerine geç gitmesine de tepki gösterdi.

Mehmet Demir yaşanan sel felaketini şu sözler ile anlattı: “Yönetim gördüğünüz gibi zaten. Bütün evler, çocuklar, mal, mülk sular altında kaldı. Biz başkanımıza o zaman bu yol çalışması olurken bin kere dedik ki buraya büyük bir boru koyun, Karakoyun’a doğru yol açın. Eskiden o şekildi. Sene 1999’dan beri o şekildi. Bu yolu yaptıktan sonra o boruyu iptal ettiler. Dört tane sokağın borusunu tek bir boruya bağladılar. Ondan sonra Bağlarbaşı, Yakubiye, Sigorta tarafından gelen suların patlama merkezi burası oldu. Bunu muhtarlığa dahi söylememize rağmen lafımız para etmediği için böyle oldu. Çünkü herkes sahipsiz.  Başkan geliyor lafımızı bölüyor, muhtar geliyor elimizde bir şey yok. Vatandaş ne yapsın? Ne yapacağız? Bundan üç sene önce de evimi su bastı. Bir yardım alamadım. Hiçbir ihtiyacımız karşılanmadı. Ancak çorba dağıtırlar, ekmek dağıtırlar. Başka da bir şey yaptıkları yok. Yaptıkları yardım kaldırımları yıkarlar. Kaldırımları yıkadıktan sonra çiçeklendirirler. Yahu arkadan ilk başta gelin buraları bir düzeltin, altyapıyı düzeltin. Bizim çiçeklerle işimiz yok. Artık mağdur olmuşuz, artık perişan olmuşuz. Yapacak bir şey yok.

Burada hiçbir başkan yok. Ben karşıdan buraya kadar yüzerek gelmişim. Ben çocuklarımı kurtarmak için eve girdim. Üst kata götürdüm çocukları. Devlet nerede? Biz dünden beri gelmişiz buraya şerit çekmişler. Diyorlar ki “beyefendi giremezsiniz, yasak.” Siz kimsiniz yasak ediyorsunuz? Hangi devirde yaşıyoruz? Benim burada çoluk çocuğum boğulacak. 1999’da 20-30 tane bot vardı. Şu an 2 tane bot var. Ben AFAD’I arıyorum bana diyorlar ki “beyefendi tamam döneceğiz.” Sadece 2 tane bot getiriyor. Saat 12’ ye yakın gelmişler, şerit çekmişler falan filan. Yapacak bir şey yok. Zamanında yapacaksınız. Söyledik, o kadar dilekçe yazdık. Muhtarlıktan tut, belediyeden tut, Haliliye Belediyesinden tut, bütün başkanlardan tut. Başkan temiz elbisesini giymiş gelir. “Başkana yol açın, başkana yol açın.” Yahu arkadaş mağdur olmuşuz. Buranın çözümünü yapamamışsınız. Çiçek sizin neyinize? Bahçe sizin neyinize? Ne diyelim? Allah belalarını versin. Bir değil, iki değil. Allah bin belalarını versin” diyerek tepki gösterdi.

Mehmet Kırvar-Mehmet Halhalli / Urfa Değişim

Şanlıurfa Sel felaketi Dere yatağı