Su Hayattır Can Almasın !
Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaz sıcaklarının başlaması ile Şanlıurfa'da boğulama vakaları da görülmeye başladı. Geçtiğimiz günlerde Haliliye ilçesi Konuklu mahallesinde 10 yaşında bir çocuk keçi otlatırken kanala düşmüş ve hayatını kaybetmişti. Bu acı olay ile yaz aylarında görülen boğulma vakalarının tekrar başladığı anlaşılmış oldu.
GAP’ın başkenti olan Şanlıurfa’da bulunan sulama kanalları ve boğulma olaylarına karşı alınan önlemler ile ilgili gazetemiz GAP 15. Bölge Müdürü Ahmet Ersin Gökçe ile bir röportaj yaptı.
Urfa’da 7 bin kilometre kanal var .
Bölge Müdürü Ahmet Ersin Gökçe Şanlıurfa DSİ bölgesindeki kanallar hakkında çarpıcı bilgiler verdi. Açıklamasının başında bölge ile ilgili şunları söyledi: ‘’ Bölge müdürlüğümüzün sınırlarında toplam 568 km ana kanal, 1450 km yedek kanal, yaklaşık 5000 km tahliye kanalı mevcuttur. Toplamda 7 bin km civarında bir uzunluğa ulaşıyoruz. Öncelikle bu çalışmayı niye yapıyoruz onu açıklamak istiyorum. Ülkemizde bu kadar uzun ve yoğun bir kanal uzunluğu olan başka çok fazla alan yok. Örneğin Mardin ana kanalı üzerinden yaklaşık 200 metre küp su Mardin’in Derik ilçesine doğru ilerliyor. Bu ne anlama geliyor derseniz, bu akım Türkiye’nin ortalama akımda ortalama üçüncü büyük nehri demektir ve debileri de yüksektir.’’ dedi.
Boğulmalarda şok etkisi
Sulama kanallarında yaşanan boğulmaların nasıl yaşandığına da değinen Gökçe, su sıcaklığı ile hava sıcaklığı arasındaki fark nedeniyle serinlemek isteyen ve düşen vatandaşların şok etkisi nedeniyle boğulduğunu söyledi. Bu durumu şöyle açıkladı: ‘’ Urfa’nın sıcak olması hasebiyle yaz aylarında çocuklarımız serinlemek amacıyla kanala giriyorlar. Hava sıcaklığı 55 derece, su ise yaklaşık 30 derece fark vardır ve suya girildiği zaman vücut bir şok durumuna geçiyor, İkincisi akıntı yüksek durağanlık yok, üstelik kanallardan çıkış için tutunacak bir yerde yok. Burada en önemli husus anne ve babalarımızı bilinci olması lazım, çocuklarını kanala yaklaştırmaması gerekiyor. Bunun yanında bizde tedbirler alıyoruz, bu tedbirlerden kastımız şudur bu kadar büyük bir alana tel çekmemiz mümkün değildir, kamu kaynaklarını da doğru kullanmak lazım, yalnızca yerleşim yerlerinde bulunan kanalarda çalışmalar yapıyoruz.’’ diyerek burada aile ve bilinçlenme konularına vurguda bulundu.
Bütün canlar bizim canımız
DSİ Bölge müdürü kurum tarafından yapılan çalışmalarda 458 km’lik kanal çevresinde koruyucu önlem alındığını ve devam eden çalışmalarda ise 200 km daha yapıldığını, 300 km’lik kanal çevresinde tel ile önlem almak için çalışmaların devam ettiğini söyledi. Ayrıca bütün bölgelerde tabela ve uyarı levhalarına yerleştirdiklerini sözlerine ekledi. Bütün bu çalışlarda en önemli hususun bilinç kazanmak olduğunu şu sözlerle ifade etti: Bütün bunların amaca ulaşması için en önemli şey bilinçli olmak ve ulama kanallarının yüzme amacı için kullanılmamasıdır. Bütün çocuklar bizim çocuğumuz, bütün canlar bizim canımız, bu bereketin içinde can kaybı yaşamayalım.’’ dedi
Yerel Yönetimlere de görev düşüyor
Boğulma olaylarında farklı bir konunun da hayati derece önem arz ettiğini söyleyen Gökçe ‘’ Yerel yönetimlere de düşen işler var. Başta kaçak ve plansız yapılaşmaya izin verilmemesi gerekiyor, insanlar tarih boyunca suyun kenarında yaşamayı tercih etmiştir, ancak bu su öyle bir su değildir, yüzmeye uygun değildir... İkinci husus kanalların kenarlarında bakım ve işletme yolları var, bu yollar umuma kapalı yollardır, sadece yol bakım ve işletmesine açık olan yollardır. Vatandaşların bu yolları kullanması durumunda bazen araçlar kanalara uçuyor. Sonu kötü trafik kazalarına neden oluyor. Bunlara yönelik tedbirlerin yerel yönetimler tarafından alınması gerekiyor’’ dedi.
En önemli konu bilinçli olmak
DSİ Bölge müdürü yapılan çalışmalarda daha önemli olan hususun bilinçlenmek olduğunu dile getirdi. Bu konuda anne ve babalardan, yerel yönetimlere herkesin kadar herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğini, kurum olarak ancak fiziki tedbirler aldıklarını ama genel olarak bilinçli olmanın daha faydalı olacağını söyledi