Urfa Barosundan Yargıtay kararına tepki!

TAKİP ET

Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin Anasaya Mahkemesi'nin (AYM) TİP Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında verdiği 'hak ihlali' kararını tanımama ve AYM üyeleri hakkında soruşturma başlatmasına tepkiler sürüyor. Bir tepki de Şanlıurfa Barosundan geldi.

Gezi Parkı Davası'nın tutuklu sanıklarından Avukat Can Atalay hakkında geçtiğimiz günlerde Anayasa Mahkemesi (AYM) hak ihlali kararı verip tahliye olması konusunda karar verdi. Yargıtay 3. Ceza Mahkemesi, kararı veren AYM’nin üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Türkiye geneli yapılan bu suç duyurusunu hukuka aykırı olarak görenler tepki ile karşıladı. Bir tepkide Şanlıurfa Barosu tarafından geldi.

Gezi Parkı Davası'nın tutuklu sanıklarından Can Atalay, 14 Mayıs seçimlerinde Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) Hatay'da milletvekili seçildi ancak henüz cezaevinden çıkmadı.

Avukatlar, Anayasa'nın yasama dokunulmazlığıyla ilgili 83. maddesine dayanarak Atalay'ın, yargılanmasının durması ve tahliye edilmesi gerektiğini savundu.

Şanlıurfa Barosu önünde Baro Başkan Abdullah Öncel, HEDEP İl Başkanıo Ahmet Atış ve beraberindeki avukatlar ile basın açıklaması düzenledi. Urfa Barosu Başkanı Abdullah Öncel, “Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin verdiği kararı; “Verilmiş olan bu karar, Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlayacağını hiçbir tartışmaya mahal vermeyecek açıklıkta düzenleyen Anayasa’nın 153. Maddesi hükümlerine aykırı olup, bu karar ile Anayasanın amacı ve gerçek varlığı yok sayılmıştır” dedi.

Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:

“Yargıtay 3. Ceza Dairesi, yargının geldiği son noktayı gösterir nitelikte skandal bir karar ile Hatay Milletvekili seçilen tutuklu meslektaşımız Av. Can Atalay'ın tahliye istemini reddetmiş ve hak ihlali kararı veren Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında ise suç duyurusunda bulunmuştur.

“TÜRKİYE UZUN SÜREDİR HUKUK DEVLETİ KİMLİĞİNİ KAYBETMİŞTİR”

Yargıtay 3.Ceza Dairesi tarafından AYM’nin kararına uyulmamasına ve AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmesi ile Türkiye hukuk tarihinde görülmemiş bir skandala imza atılmıştır. Hukukçu kimliklerini bırakarak parti yargısı gibi davranarak anayasal darbe yapan Yargıtay üyeleri derhal görevlerini bırakmalıdır. Türkiye uzun süredir hukuk devleti kimliğini kaybetmiştir. Son verilen kararla kanun devleti vasfı da yitirilmiştir.  Verilmiş olan bu karar, Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlayacağını hiçbir tartışmaya mahal vermeyecek açıklıkta düzenleyen Anayasa’nın 153. Maddesi hükümlerine aykırı olup, bu karar ile Anayasanın amacı ve gerçek varlığı yok sayılmıştır.

“KANUN DEVLETİNİN DE TERKEDİLMESİ NETİCESİNDE AÇIKLAMA YAPMA ZORUNLULUĞU DOĞMUŞTUR”

Şanlıurfa Barosu olarak meslektaşımız Avukat Can Atalay’ın yargılanma sürecinde yaşanan hukuksuzlukları bir kez daha hatırlatarak gelinen son noktada kanun devletinin de terkedilmesi neticesinde açıklama yapma zorunluluğu doğmuştur.

Bilindiği üzere kamuoyunda “GEZİ DAVASI” olarak bilinen dosya kapsamında yargılanan Avukat Şerafettin Can Atalay’ın, 18 yıl hapis cezasına çarptırılmasının ardından 14 Mayıs'ta yapılan 28. Dönem Milletvekili Genel Seçiminde Türkiye İşçi Partisi’nden Hatay milletvekili seçilmiştir. Bunun akabinde Anayasa'nın milletvekillerine yasama dokunulmazlığı getiren 83. maddesine dayanılarak seçim sürecinin ardından Can Atalay’ın tahliyesi ve hakkındaki yargılamanın durması istemiyle Yargıtay’a başvurulmuştur. Ancak Yargıtay bu talebi reddetmiş akabinde Can Atalay'a verilen 18 yıl hapis cezasını onamıştır.

“YARGI ERKLERİ GÜÇ OLARAK KULLANILMAKTADIR”

Anayasa Mahkemesine yapılan başvuru neticesinde 25 Ekim'de Can Atalay'ın "seçilme hakkı" ile "kişi hürriyeti ve güvenliği" haklarının ihlal edildiğine hükmedilmiştir.

Ancak bugün gelinen noktada görüyoruz ki, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında "Anayasa hükümlerini ihlal ettikleri ve kendilerine verilen yetki sınırlarını yasal olmayacak şekilde aşarak, hak ihlalinin kabulü yönünde oy kullandıkları" değerlendirmesi yapmıştır. "Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında gereğinin takdir ve ifası için" Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulmasına karar vermiştir.

Anayasanın içi boşaltılarak hukuk düzeni iktidarın bir aracı haline gelmiştir.  Yargıtay eliyle olağan dışı bir anayasal kalkışma yaşanmıştır. Yargının tepesinde cereyan eden bu olayların hepimize bedeli ağır olacaktır.

“YARGITAY, ANAYASA’NIN HÜKÜMLERİNİ AÇIKÇA TANIMADIĞINI GÖSTERMEKTEDİR”

Anayasa madde 6 gereği hiçbir organ anayasadan kaynaklanmayan bir yetkiyi kullanamayacağı açıkça ortadadır. Yargıtay’ın veya bir başka mahkemenin “Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına uymuyorum” deme yetkisi bulunmamaktadır. Böyle bir karar ile Yargıtay, Anayasa’nın hükümlerini açıkça tanımadığını göstermektedir.

Anayasa Mahkemesinin Can Atalay için verdiği karar gayet açık ve nettir.  Can Atalay’ın “yeniden yargılanmasına başlanması, mahkûmiyet hükmünün infazının durdurulması, ceza infaz kurumundan tahliyesinin sağlanması gerekmektedir. Bu karar, gayet hukukidir ve farklı yoruma müsait değildir.

Ancak Yargıtay 3. Ceza dairesinin bu kararı ile bir milletvekilinin siyasi haklarını kullanma ve parlamentoda görev yapma hakkını ihlal ettiği gibi toplumda rastlanılan adaletsizlikleri daha da yaygınlaştırmıştır.

“YARGITAY ÜYELERİ AÇIK BİR ŞEKİLDE GÖREVLERİNİ KÖTÜYE KULLANMIŞLARDIR”

Keyfi hukuk düzenleriyle üst mahkemenin kararına uymamakla yetinmeyip suç duyurusunda bulunma hukuksuzluğunu gösteren Yargıtay 3. Ceza Dairesi Üyeleri hakkında soruşturma ivedilikle başlatılmalıdır. Can Atalay’ın tahliye edilmediği her dakika kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının tekrar ihlali olacağı gibi görevi kötüye kullanma suçunun da unsurlarını oluşturmaktadır. Görevi kötüye kullanan, yetki gaspı yapan, Anayasa'nın 153. Maddesini bariz olarak ihlal eden Yargıtay üyeleri açık bir şekilde görevlerini kötüye kullanmışlardır.

Hukukçular hukuka sahip çıkmadıkça, yasaların gereğini yapmadıkça, yasalara sahip çıkmaya çalışan, hukukun üstünlüğünü savunan herkes özgürlüğünden mahrum bırakılmaya devam edecektir. 

Yargıtay toplumun seçme hakkını gasp ederek hukuksuz bir düzeni yaratmıştır. Suçu denetim altına alarak azaltılması beklenen hukukun kendisi, cezalandırılması gereken hukuksuzlukların kaynağı haline getirilmiştir. Türkiye’de hukuk düzenin devam etmeyeceği aşikardır. Göz göre göre anayasayı yok sayan bu anlayışın değiştirilmesi için tüm kurumların harekete geçmesi gerekir.

“YARGI CEBRİ KULLANILARAK DÜZEN YERLE YEKSAN EDİLMİŞTİR”

Demokratik birçok eylemi illegalleştirilerek birçok siyasetçi ve hak savunucusu susturulmak amacıyla tutuklanmıştır. Geldiğimiz noktada muhalifler için cehennem haline getirilen hak savunuculuğunda Urfa Barosu olarak tüm baroları sorumluluk almaya çağırıyoruz.

Can Atalay nezdinde, AİHM kararlarına rağmen Selahattin Demirtaş’ın halen tutuklu bulunması, Gültan Kışanak’ın 25 Ekim 2023’te tahliye edilmemesi, Cumartesi Anneleri Hakkında verilen Anayasa Kararlarının uygulanmamasıyla Yargı cebri kullanılarak düzen yerle yeksan edilmiştir. Ve yine hukuka aykırı şekilde tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş, Gültan Kışanak, Osman Kavala, Mücella Yapıcı, Figen Yüksekdağ, Selçuk Kozağaçlı ve ismini sayamadığımız nice siyasi tutuklunun serbest bırakılmasını talep ediyoruz.”

Urfa Barosu Yargıtay 3. Ceza Dairesi Anasaya Mahkemesi Anasaya Mahkemesi