Şanlıurfa Barosu avukatlarından İbrahim Halil Alagöz, son zamanlarda gündemde olan "etkin pişmanlık" kurumunu değerlendirdi. Alagöz, etkin pişmanlığın olumlu yönlerinin yanı sıra yargının bağımsız olmadığı durumlarda özellikle muhalefete ve muhalif kişilere karşı kötüye kullanılabileceğine dikkat çekti.
35 yıl aradan sonra diploması iptal edilip gözaltına alındıktan sonra 19 Mart’ta tutuklanan CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Silivri’de cezaevinde tutuklu bulunuyor.
Yargılama süreci devam ederken tutuklanan kişilerden 24’ü "etkin pişmanlık" kapsamında ifade vermelerinin ardından tahliye edildi.
Tahliyelerin ardından "etkin pişmanlık" ne olduğu araştırılmaya başlandı. Şanlıurfa Barosu avukatlarından İbrahim Halil Alagöz, merak edilen "etkin pişmanlık" hakkında Urfa Değişim mikrofonlarına özel açıklamalarda bulundu.
Etkin pişmanlık, ceza hukukunda suçluların suçu işledikten sonra pişmanlık göstererek devlete bilgi vermesi ve bu sayede cezalarının azaltılması ya da bazı durumlarda cezasız kalmaları anlamına gelen önemli bir ceza hukuku kurumudur.
Özellikle örgütlü suçlar, terör, hırsızlık, dolandırıcılık gibi suçlarda sıkça uygulanan bu kurum, hem adli süreçlerin hızlanmasına katkı sağlıyor hem de suçun tüm yönleriyle aydınlatılmasına yardımcı oluyor. Ancak uygulama şekli ve adil yargılama ilkeleriyle olan ilişkisi, zaman zaman ciddi tartışmalara yol açıyor.
Şanlıurfa Barosu’na kayıtlı Avukat İbrahim Halil Alagöz, etkin pişmanlık kurumunun hem olumlu yönlerini hem de kötüye kullanım ihtimallerini değerlendirdi.
Alagöz, etkin pişmanlığın yargı bağımsızlığı tam olarak sağlanmadan uygulanmasının, toplumsal adalet duygusunu zedeleyebileceğine ve masum insanların mağdur edilmesine yol açabileceğine dikkat çekti.
ETKİNLİK PİŞMANLIK NEDİR?
Etkin pişmanlığın ne olduğunu açıklayan Şanlıurfa Barosuna kayıtlı Avukat İbrahim Halil Alagöz, “Etkin pişmanlık, ceza hukukunda bazı suçlar açısından suç faillerinin çok istisnai olarak, bazen de müştereklerin faydalandığı bir kurumdur. Tabii ki bu, suç tipine göre değişkenlik göstermektedir. Genel hatlarıyla, failin suçu işledikten sonra bir pişmanlık duyup bununla ilgili devlete, yargıya, mahkemeye suçun ortaya çıkması ve suçun diğer faillerinden ortaya çıkması açısından yardımcı olması, bilgi vermesidir.
Bazen faillerin bilgilerini vermekle etkin pişmanlık oluşurken, mal varlığına karşı işlenen suçlarda (mesela hırsızlık, dolandırıcılık, yağma gibi) etkin pişmanlıktan faydalanmanın şartlarından biri de mağdurun, bazı suçlarda zarara uğrayanın devlet olabilmesidir. Kamu veya mağdurun zararını gidererek de etkin pişmanlıktan faydalanmak mümkündür.
Etkin pişmanlık, bazen istisnai olarak bazı suçlar için tamamen suçu ortadan kaldırırken, çoğunlukla suç tamamen ortadan kalkmaz; daha çok cezada indirime gidilir” dedi.
ETKİN PİŞMANLIK HER SUÇTA GEÇERLİ Mİ, KİMLER YARARLANABİLİR?
Avukat İbrahim Halil Alagöz, etkin pişmanlığın her suç için geçerli olmadığını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Etkin pişmanlık bütün suçlar için geçerli değildir. Hırsızlık, yağma, dolandırıcılık, terör suçları gibi Suçun failleri çok istisnai olarak, suçun asıl failleri değil, müşterekler de etkin pişmanlıktan faydalanabilir. Ancak tüzel kişiler etkin pişmanlıktan faydalanamaz.”
ETKİN PİŞMANLIKTA CEZA İNDİRİMİ YAPILIYOR MU?
Etkin pişmanlık halinde, istisnai olarak cezada indirim yapılabileceğini altını çizen Av. Alagöz, “Etkin pişmanlık halinde, istisnai olarak cezada indirim yapılabilir. Soruşturma aşamasında gösterilen etkin pişmanlık ile yargılama sürecinde gösterilen etkin pişmanlık arasında fark vardır; bu farklı süreçlerde failin cezasında farklı oranlarda indirimler uygulanabilir” diye konuştu.
ETKİN PİŞMANLIĞIN OLUMLU VE OLUMSUZ TARAFLARI VAR MIDIR?
Alagöz, etkin pişmanlığın hem olumlu hem de olumsuz taraflarının olduğunu paylaştı.
Etkin pişmanlığın olumlu ve olumsuz taraflarını sıralayan Alagöz, şu ifadeleri kullandı:
“Etkin pişmanlığın elbette hem olumlu hem de olumsuz tarafları vardır. Olumlu yönlerinden biri, mahkemelerin iş yükünü azaltması ve yargılamayı kısaltmasıdır. Çünkü fail, suçu ve diğer failleri ortaya çıkarmada yardımcı olur; bu da yargılama sürecini kolaylaştırır ve hızlandırır. Etkin pişmanlıktan yararlanan failler olmasa, özellikle örgütlü yapılarda olayların çözülmesi imkânsız hâle gelebilir.
Hırsızlık, dolandırıcılık ve yağma gibi suçlarda mağdura maddi zarar verilir. Bu tür suçlarda, etkin pişmanlıktan faydalanılabilmesi için failin, mağdurun ya da kamunun zararını gidermesi şarttır. Bu sayede mağdur da alacağına kavuşmuş olur. Bu, etkin pişmanlığın olumlu yönlerinden biridir.
Ancak etkin pişmanlık kurumu iyi niyetli ve doğru şekilde uygulanmazsa, adalet duygusunu zedeleyebilir. Bazen kişiler, sadece cezadan kurtulmak amacıyla itirafçı olarak masum insanlara dair suçlayıcı ve yanlış bilgiler verebilir. Bu da masum insanların tutuklanmasına ve yargılanmasına neden olabilir. Bu durum, sadece Türkiye’de değil, dünya genelinde de zaman zaman yaşanmaktadır.”
“ETKİN PİŞMANLIK KURUMUNU KİMİ ZAMAN MUHALEFETE KARŞI BİR ARAÇ OLARAK KULLANABİLİYOR”
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu davasında etkin pişmanlıktan yararlarının kişilerin olduğunu söyleyen Avukat Alagöz, siyasi iktidarların bu yöntemle muhalefeti susturmak, bir suç delili üretmek amacıyla kullandığını söyledi.
Ekrem İmamoğlu’na ve CHP’nin ilçe belediyelerine yönelik yapılan operasyonların hukuktan çok siyasi amaç taşıdığı kanaatinde olduğunu dikkat çeken Alagöz, konuşmasına şöyle devam etti:
“Ekrem İmamoğlu davasında, bildiğim kadarıyla 24 kişi etkin pişmanlıktan yararlanarak ifade verip tahliye oldu. Bu durum, sadece Türkiye’de değil, dünya genelinde de zaman zaman yaşanıyor.
Siyasi iktidar, etkin pişmanlık kurumunu kimi zaman muhalefete karşı bir araç olarak da kullanabiliyor. Bir silah gibi işlev görebiliyor. Fail köşeye sıkıştırıldığında ve ceza indirimi ya da cezasızlık ihtimaliyle karşı karşıya bırakıldığında, kişi itirafçılığa zorlanabiliyor. Bu yöntemle muhalefeti susturmak, bir suç delili üretmek amacıyla kullanılabildiğini görüyoruz.
Ekrem İmamoğlu’na ve CHP’nin ilçe belediyelerine yönelik yapılan operasyonların hukuktan çok siyasi amaç taşıdığı kanaatindeyim. Ne yazık ki Türkiye’de yargıya yönelik ciddi bir güvensizlik söz konusu. Elbette bazı hâkim ve savcılarımız görevlerini hakkıyla yerine getiriyor; herkesi zan altında bırakmak istemem. Ancak bu sadece benim düşüncem değil; kamuoyunun büyük bölümünde de yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına dair ciddi bir inançsızlık hâkim.
Hal böyle olunca da, siyasi iktidarların yargı üzerinde etkili olduğu, etkin pişmanlık kurumunu da bu doğrultuda kullanarak muhalifleri cezai yaptırımlarla karşı karşıya bıraktığı görülüyor. Cumhuriyet Halk Partisi’nin Cumhurbaşkanı adayı Sayın Ekrem İmamoğlu’na ve ilçe belediye başkanlarına yapılan operasyonların bu kapsamda olduğu kanaatindeyim.”
FAİLİN BEYANI TUTUKLAMA GEREKÇESİ SAYILIYOR MU?
Alagöz, etkin pişmanlık kapsamında verilen bilgilerin tek başına bir mahkûmiyet kararı ya da tutuklama gerekçesi olmaması gerektiğini belirterek, “Etkin pişmanlık kapsamında verilen bilgiler, tek başına bir mahkûmiyet kararı ya da tutuklama gerekçesi olmamalıdır. Bu tür beyanların mutlaka başka somut delillerle desteklenmesi gerekir.
Benim yorumum şudur: Etkin pişmanlık kapsamında verilen ifadeler, yalnızca mahkemeye veya soruşturma aşamasındaki savcıya bir yön göstermeli, yol haritası sunmalı, olayı aydınlatmaya yardımcı olmalıdır. Ancak bu tür beyanlara dayanarak doğrudan tutuklama kararı verilmesi ya da mahkûmiyet kararı oluşturulması, ceza hukukunun temel ilkeleriyle bağdaşmaz. Bu durum, özellikle masumiyet karinesine açıkça aykırılık teşkil eder.
Etkin pişmanlık beyanları, en fazla bir yol gösterici unsur olabilir; ancak mahkûmiyet veya tutuklama için, bu beyanları destekleyen açık, somut ve hukuka uygun delillerin bulunması şarttır.
Bu uygulamanın olumsuz tarafı ise, bazı durumlarda hiçbir somut delil olmadan, yalnızca bu beyanlara dayanılarak kişilerin tutuklanması ya da mahkûm edilmesidir. Bu da hem adalet duygusunu zedeler hem de ceza yargılamasının güvenilirliğini ciddi şekilde sarsar” açıklamasında bulundu.
“YARGI BAĞIMSIZ VE TARAFSIZ OLMALI”
Yargı bağımsız ve tarafsız bir şekilde çalıştığında faydalı olduğunu söyleyen Alagöz, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Hiçbir ceza hukuku kurumu, ilkesi ya da maddesi durup dururken ortaya çıkmaz. Bunlar, yılların birikimiyle, tecrübelerle ve ihtiyaçlarla oluşur. Eğer bir ülkede adalet sistemi doğru işler, yargı bağımsız ve tarafsız bir şekilde çalışırsa, etkin pişmanlık elbette ki faydalı bir ceza hukuku kurumudur.
Ancak içinde yaşadığımız toplumda, eğer adaletin ve yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı tam anlamıyla tesis edilmemişse ve bu konuda toplumda ciddi şüpheler varsa; etkin pişmanlık gibi önemli kurumlar bile maalesef kötüye kullanılabilir ve toplum vicdanında derin yaralar açabilir.
Elbette temennim; Türkiye’de bağımsız ve tarafsız yargının tam anlamıyla tesis edilmesidir. Bu sağlandığında, etkin pişmanlık kurumu da yalnızca amacına uygun ve adaletli biçimde uygulanacak, böylece olumsuz etkileri ortadan kalkacaktır.”
Yorumlar
Kalan Karakter: