Uzmanlar, hem fiziksel hem de ruhsal risk faktörlerini açıklayarak vatandaşlara uyarılarda bulundu.
Son zamanlarda sanatçı ve siyasetçilerin kalp krizinden dolayı hayatlarını kaybetmesi, kalp krizinin ne olduğu sorusunu gündeme taşıdı.
Kalp krizi hakkında Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Fehmi Kaçmaz ile Psikolog Nursena As, Urfa Değişim mikrofonlarına önemli açıklamalarda bulundu.
Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Fehmi Kaçmaz, kalp krizi belirtileri, risk faktörleri ve tedavi yöntemleri hakkında kapsamlı bilgiler verdi. Kaçmaz, özellikle göğüs ağrısı, nefes darlığı, çarpıntı ve ani bayılma gibi belirtiler yaşayan kişilerin vakit kaybetmeden sağlık kuruluşuna başvurmaları gerektiğini vurguladı.
Şanlıurfa’da kalp damar hastalıklarının yaygın olduğunu belirten Kaçmaz, bunun başlıca sebeplerinin sağlıksız beslenme alışkanlıkları ve tütün ürünlerinin yoğun kullanımı olduğunu ifade etti.
Psikolog Nursena As ise, kronik stresin kalp sağlığı üzerinde doğrudan olumsuz etkileri olduğunu, ruhsal sorunların da kalp krizine zemin hazırlayabileceğini söyledi.
KALP KRİZİ NEDİR?
Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Fehmi Kaçmaz, kalp krizinin ani damar tıkanması sonucu meydana geldiğini belirterek, “Kalp krizi, kalbin damarlarının herhangi birinin ani olarak tıkanması sonucu ortaya çıkan bir klinik tablodur. Kalbin üç tane ana damarı vardır. Ana damarlardan herhangi birinin veya yan dallardan birinin ani olarak tıkanması, kalp krizi ile sonuçlanır. Kalp krizinin oluşabilmesi için, damar içerisindeki plağın tamamen kapanması ya da spazmın uzun sürmesi gerekir; bu durumlar kalp krizi tablosuna yol açabilir.
Sırrı Süreyya Önder'in hastalığında olduğu gibi, bazen “aort damarı” dediğimiz ana damarın yırtılması sonucu, bu damarın yırtılmasından etkilenen kalbi besleyen damarlar da zarar görebilir ve bu durum da kalp krizine neden olabilir” dedi.
KALP KRİZİNİ RİSKİNİ ARTIRAN FAKTÖRLER NEDİR?
Kalp krizini riskini artıran faktörleri açıklayan Kardiyoloji Uzmanı Kaçmaz, bu riskleri şöyle açıkladı:
“Öncelikle, kalp krizi riskini artıran faktörlere değinmek istiyorum. Majör dediğimiz bazı risk faktörleri vardır. Bunlar; ailede kalp hastalığı öyküsünün bulunması, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, yüksek kolesterol ve sigara kullanımıdır. Bu faktörler, kalp krizine yol açan en önemli etkenlerdendir.
Eğer bir bireyde bu risk faktörlerinden bir ya da birkaç tanesi mevcutsa, kalp krizi açısından risk altında demektir. Bu nedenle, bu hasta gruplarında düzenli sağlık kontrollerinin yapılması büyük önem taşımaktadır.
Kadınlarda, menopoz öncesi dönemde kalp damar hastalıklarının görülme olasılığı biraz daha düşüktür. Bunun nedeni, kadınlık hormonlarının kalp damar hastalıklarına karşı koruyucu etkisinin olmasıdır. Ancak menopoz sonrasında bu koruyucu etki azalır ve kadınların kalp krizi riski, erkeklerle benzer düzeye gelir. Buna karşılık, menopoz öncesi dönemlerde kalp krizi riski erkeklerde, kadınlara kıyasla daha yüksektir.”
KALP KRİZİNİN BELİRTİLERİ NEDİR?
Kardiyoloji Uzmanı Kaçmaz, kalp krizinin belirtilerini açıklayarak konuşmasına şöyle devam etti:
“Kalp krizi çok farklı şekillerde kendini gösterebilir. Genellikle göğüs bölgesinde başlayan, bazen sırta, omuza veya sol kola yayılan; beraberinde uyuşukluk, bulantı ve kusma gibi şikayetlerin eşlik ettiği bir klinik tabloyla karşılaşabiliriz. Hastalarda soğuk terleme, ani bir kaygı hali de görülebilir. Böyle bir durumda kişinin en yakın sağlık kuruluşuna bir an önce başvurması gerekir.
Kalp krizi sadece göğüs ağrısıyla kendini göstermez. Bazı hastalarda göğüs ağrısı yerine nefes darlığı ya da kalp çarpıntısı olabilir. Hasta çarpıntı şikayetiyle gelebilir veya çarpıntı olmadan ani bayılma ile kalp krizi vakaları da görülebilir. Bu yüzden, bu şikayetlerden herhangi biri ortaya çıktığında mutlaka en yakın sağlık kurumuna başvurmak çok önemlidir.
Bazen hastalarda göğüs ağrısı yerine sağ kolda ağrı olabilir. Bazen sol kolda ya da çenede ağrı görülebilir. Bazı hastalar “Çenem ağrıyor” ya da “Dişim ağrıyor” diyerek diş hekimine gitmek zorunda kalırlar; ancak çene ağrısı bazen kalp krizinin bir belirtisi olabilir.
Hastalarımızın önemli bir kısmı mide bölgesinde ağrıdan şikâyet eder ve bu nedenle dahiliye veya Gastroenteroloji hekimine başvururlar. Aslında, bu hastaların önemli bir bölümünde altında yatan sebeplerden biri kalp hastalıklarıdır ya da o an için kalp krizi olabilir.
Eğer yapılan incelemelerde herhangi bir sorun tespit edilmezse, bu hastaların mutlaka kardiyolog tarafından değerlendirilmesi gerektiğini belirtmek isterim.”
ŞANLIURFA’DA KALP KRİZİ NE DURUMDA?
Dünyada kalp damar hastalıklara bağlı ölümlerin fazla olduğunu açıklayan Kaçmaz, Şanlıurfa’da da beslenme alışkanlığından kaynaklı kalp hastalıklarının yüksek olduğunu söyledi.
Kalp krizinin küçük yaşlara kadar düştüğünü ifade eden Kaçmaz, “Dünyada salgın hastalıklar dışında en çok ölüme yol açan hastalıklar kalp damar hastalıklarıdır. Bu durum Avrupa’da, Amerika’da ve dünyanın her yerinde yaygındır. Bulunduğumuz şehir Şanlıurfa’ya bakacak olursak; Urfa’da beslenme alışkanlıklarının kötü olması, özellikle kolesterolden zengin beslenmenin ön planda olması ve sigara tüketiminin çok yüksek seviyede olması, kalp krizi riskini artırmaktadır. Maalesef, kalp krizi çok küçük yaşlarda bile görülebilmektedir. Bunun en önemli sebepleri arasında beslenme alışkanlıkları, sigara kullanımı, stres ve günlük yaşam kalitesinin bozuk olması yer almaktadır. Tüm bu faktörler bir araya geldiğinde, kalp krizi kaçınılmaz hale gelmektedir” diye konuştu.
KALP KRİZİ TEŞHİSİ NASIL KONULUR?
Kalp krizinde erken teşhisin önemli olduğunu vurgulayan Kaçmaz, sözlerine şu şekilde sürdürdü:
“Kalp krizinde birey kendi kendine teşhis koyamaz. Az önce bahsettiğim şikayetlerden biri ya da birkaçı, özellikle göğüs ağrısı, nefes darlığı, çarpıntı, ani baygınlık, çene ve sol kolda ağırlık hissi varsa, kişinin mutlaka en yakın sağlık kuruluşuna başvurması gerekir.
Sağlık kuruluşunda yapılan değerlendirmeler sonucunda kalp krizi şüphesi varsa, bir an önce kardiyoloji uzmanına yönlendirilerek acil tedaviye başlanmalıdır. Kalp krizindeki tedavi yaklaşımımızın temel amacı, kriz halini mümkün olan en kısa sürede sona erdirmektir. Çünkü kriz, kalp dokusunun risk altında olduğu anlamına gelir. Müdahalemiz ne kadar erken olursa, o kadar fazla kalp hücresini kurtarma şansımız olur. Bu da kişinin yaşam kalitesini ve hayat performansını büyük ölçüde etkiler.
Bu nedenle, kalp krizinde yapılması gereken en önemli şey, krize yol açan durumu hem klinik olarak hem de girişimsel tedavilerle ortadan kaldırmaktır. Bunların başında da, kalp krizine yol açan damarların açılması gelir.”
KALP KRİZİ TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?
Kalp krizinde tıkalı damar anjiyografik ile tespit edildikten sonra tedaviye başlandığını söyleyen Kaçmaz, “Hasta karşımıza geldiğinde ve gerçekten kalp krizi tanısı koyduğumuzda yapmamız gereken en önemli şey, krize yol açan durumu bir an önce ortadan kaldırmaktır. Tıkalı olan damarın en kısa sürede açılması gerekir. Bunun için ilk adım, anjiyografik işlemdir. Anjiyografi ile hangi damarın tıkalı olduğu tespit edilir ve bu damara, güncel tedavi yöntemleri olan balon, stent veya benzeri işlemler uygulanarak kan akışı sağlanır.
Bu tedaviler hayati önem taşır. Yapılan balon veya stent işlemleri, hastanın sadece o anki yaşamını değil, sonraki yaşam süresini ve kalitesini de doğrudan etkiler.
Eğer kalp krizi geçiren hastada sadece balon ya da stentle çözüm mümkün değilse ve cerrahi müdahale gerekiyorsa, kriz anında bile acil ameliyat planlanabilir. Özellikle Sırrı Süreyya Önder'in yaşadığı durumda olduğu gibi, eğer damarda yırtılma varsa ve bu durum kalp krizine yol açıyorsa, hiç vakit kaybedilmeden ameliyat edilmesi gerekir.
Ameliyatın başarılı olabilmesi için gerekli tüm hazırlıklar hızlıca yapılmalı, çünkü bu tür durumlarda stent ya da balon yeterli değildir. Damar yırtılması söz konusuysa, yırtılan damar değiştirilerek kriz hali bu şekilde sonlandırılmalıdır” kalp krizi geçiren hastaya yapılan olan tedavi hakkında bilgi verdi.
İLK MÜDAHALEDE NE YAPILMASI GEREKİYOR?
Kaçmaz, kalp krizi geçiren kişinin bilinci kapalı olduğunda deneyimli biri tarafından kalp masajının ya da suni solunum uygulamasının yapılmasının önemli olduğuna dikkat çekerek “Eğer bir hasta kalp krizi geçiriyorsa, ambulans gelene kadar yapılması gerekenler şunlardır: Eğer bireyin bilinci açıksa, ambulansı beklemek en doğrusudur. Ancak bilinç kapalıysa ve kalp atımı yoksa, etrafta deneyimli biri varsa, hemen kalp masajı yapmaya veya suni solunum uygulamaya başlanmalıdır.
Çünkü ne kadar erken müdahale eder ve beynin oksijenlenmesini sağlarsak, hastanın hayatta kalma şansı o kadar artar. Müdahalede gecikirsek, sonraki tedavilerin başarı olasılığı azalır.
Eğer kalp krizinden gerçekten eminsek, hastayı kriz tedavisinin acil yapılabileceği bir hastaneye götürmek en mantıklı seçenektir” ifadelerini kullandı.
BU UYARILARA DİKKAT!
Vatandaşlara uyarılarda bulunan Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Fehmi Kaçmaz, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Kalp krizini önlemek için, kalp krizine neden olan hastalıkları bertaraf edebileceğimizi düşünmemiz gerekiyor. Örneğin, sigara önlenebilir bir risk faktörüdür. Yani sigarayı bıraktığımızda, kalp krizi riskini önemli ölçüde düşürmüş oluruz.
Diyelim ki bir kişide şeker hastalığı veya kolesterol yüksekliği varsa; bunları kontrol altına aldığımızda ya da optimal düzeye indirdiğimizde, kalp krizi riskini olabildiğince azaltabiliriz. Bunun yanında, mutlaka beslenme alışkanlıklarımızı da düzenlememiz gerekir. Yüksek kolesterolü artıran gıdalardan uzak durmalıyız.
Sigara ve alkol gibi zararlı maddeleri kesinlikle tüketmemeliyiz; aslında hiçbir tütün ürünü kullanmamalıyız. Bazen hastalarımıza “Sigara içiyor musunuz?” diye sorduğumuzda “Hayır” derler, ancak daha derinlemesine sorguladığımızda nargile kullandıklarını öğreniyoruz.”
“STRES KRONİKLEŞİRSE, KALP DAMAR SAĞLIĞINA ZARAR VEREBİLİR”
Şanlıurfa’da uzun yıllardır kendi kliniğinde mesleğini icra eden Psikolog Nursena As, kalp krizinin yaygınlaşmasında stres ve kaygının neden olduğunu söyledi.
Psikolog Nursena As, “Son zamanlarda sıklıkla medyaya yansıyan bir durum kalp krizi. Baktığımızda, kaygının yoğun yaşanması stres oluşturuyor. Eğer bu stres kronikleşirse, kalp damar sağlığına zarar verebilir. Bununla birlikte, bu stresi yönetebilmek için bazen kötü alışkanlıklar edinebiliriz. Örneğin, aşırı yemek yemek, sigara içmek ve alkolün daha fazla kullanılmaya başlanması, bizi olumsuz yönde etkileyebilecek davranışlardandır. Bazen anksiyete bozukluğu ile kalp krizi karıştırılabiliyor. Çünkü ikisinin de ortak bileşenlerinden biri kaygıdır. Kaygı bozukluğu yaşayan veya panik atak geçiren danışanlarımızda, kalp çarpıntısı, kalpte sıkışma, terleme, tansiyon yüksekliği gibi faktörler görülebilir. Bu belirtiler, kalp krizi geçiren insanlarda da yaşanabilir. Eğer bu belirtiler varsa, öncelikle hekime gitmek gereklidir. Doktor, gerekli kontrolü yaptıktan sonra eğer kalp ile ilgili bir sorun varsa, tedaviye başlayacaktır. Eğer kalple ilgili bir problem yoksa, bir psikologla görüşmek en doğrusu olacaktır. Doktorlar da bu şekilde yönlendirme yapmaktadır. Eğer sorun anksiyete bozukluğundan kaynaklanıyorsa, psikolojik tedavi süreci başlatılabilir” açıklamasında bulundu.
“RUHSAL SAĞLIĞIMIZ, KALBİMİZİ DOĞRUDAN ETKİLEYEBİLİR”
Bedenimizi korurken ruh sağlımızı da korumamız gerektiğine dikkat çeken As, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Yapılan araştırmalar da şunu destekliyor: Yaygın anksiyete bozukluğu olan kişilerin, olmayan kişilere göre kalp krizi riskinin 6 kat daha fazla olduğu verileri sunulmaktadır. Aynı şekilde, depresyonu olan kişilerin de kalp krizi riski, 2 kat daha fazla olabilmektedir. Aslında kalbimizi korurken, bedenimizi ve ruhumuzu da korumamız gerekiyor. Ruhsal sağlığımız, kalbimizi doğrudan etkileyebilir. İlk başta yaygın anksiyete bozukluğu ileri düzeydeyse ve kişinin işlevselliğini bozuyorsa, kesinlikle bir destek alınmalıdır. Ancak işlevsellik bozulmamışsa ve kişi durumu hafif geçiriyorsa, zihindeki felaket senaryolarını yöneterek bu durumu iyileştirebilir. Yürüyüş gibi bir rutin oluşturmak, hobiler edinmek, yani anda kalabilmek, kişiyi gelecekle ilgili kaygılardan uzaklaştırabilir. Eğer bu tür başa çıkma yöntemleri yeterli olmuyorsa, psikolojik destek almak çok önemlidir. Çünkü bu durumlar, fizyolojik sağlığımızı olumsuz etkileyebilir.”
Yorumlar
Kalan Karakter: