Her gün gelişen teknolojiyle birlikte yüz tutmaya başlayan meslekler arasında yerini alan bakırcılık mesleği Şanlıurfa’da da unutuluyor. Küçücük bir iş yerinde sabahtan akşama kadar baba mesleğini devam ettiren son bakır ustaları ter dökerek bakıra nakışlar işliyorlar.
Ustaların günlerce emek vererek yaptığı bakır işlemeler ustaların elinde adeta yeniden sanata dönüşüyor. Tarihi Çarşıda bakır işlemeciliği yapan bir usta ise, “Kemoterapi tedavisi gören bir insan bakır kapta yemek yerse şifayı bulur” dedi.
Şanlıurfa'nın Eyyübiye ilçesinde bakırcılar çarşısında bulunan Bakırcı Mehmet Nur Demiröz, ’’Mutfak eşyası çıkınca, bakır süs eşyasına döndü. Hobi olaraktan bakırı kimse sevmez. Ama mutfak eşyasındaki çeşitlilik az olsaydı bakır herkesin vazgeçilmezi olurdu’’ ifadelerinde bulundu.
“ÇİĞ KÖFTE LEĞENLERİNİN FİYATI, İŞLEME SÜRESİ, BÜYÜKLÜĞÜ VE KÜÇÜKLÜĞÜNE GÖRE DEĞİŞKENLİK GÖSTERİYOR”
60 senedir baba mesleği olan bakıcılıkla uğraştığını Urfa Değişim mikrofonlarına açıklayan Bakırcı Mehmet Nur Demirözü konuşmasında şu ifadelere yer verdi, “Kalfalıktan tut ustalığa kadar hepsini gördüm. Bakır 1990 yılından sonra mutfak eşyası olmaktan çıktıktan sonra yoğunluk azaldı. Artık bakır mutfaklarda olmak yerine sadece süs eşyası olmaya başladı oda hobi olduğu için herkes süs eşyası olarak kullanmayı sevmiyor. Bakır, mutfak eşyası olarak kullanılmaya devam etseydi herkes mecburi bakır eşyası almak zorunda kalacaktı. Kişi sevse de sevmese de mutfak eşyası olduğu için kullanmak zorunda kalacaktı. Çünkü yemeği pişirmeye; tencere, tava, tabak ve bardak tepsi lazım. Ben Şanlıurfalıların olmazsa olmazı çiğ köfte leğenlerini yapıyorum. Çiğ köfte leğenlerinin fiyatı işleme süresi, büyüklüğü ve küçüklüğüne göre değişkenlik gösteriyor. Şu anda elimde gördüğünüz bakırların fiyatı 3 bin TL. Bakır leğenlerini lokantalar, evlerde ve yeni evlenecek gençlerin çeyizlerini koyuyorlar. Mesela eskiden evlenecek gençlerin çeyizine tabağından bardağına her türlü eşyalar koyuyorlardı. Ama şu anda sadece bakır leğen kalmış." dedi.
“BAKIRIN SAĞLIK AÇISINDAN FAYDALARI SAYMAKLA BİTMİYOR”
Mikrofonlarımıza açıklamalarda bulunan Bakırcı Demirözü konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi, “Hiçbir eşya çeyize koyulmuyor. Artık “ölüye can vermek bitti” eskiye nazaran bakırın fiyatı daha ucuz ama mutfak eşyası olmaktan çıktığı için de artık kimse rağbet göstermiyor. Bakırın sağlık açısından faydaları saymakla bitmiyor. Kemoterapide tedavi gören bir insan bakır kapta yemek yerse şifayı bulur. Bakır insan vücudunda eksik olan bakırı tamamlar. Bakır eşyasında pişen yemeğin tadı bambaşkadır. Normal tencerede olsun, düdüklü tencerede olsun bir yemek yarım saatte pişiyorsa bakır tencerede o yemek 4 saatte pişer. Bunun suyunda olan vitamin ile yarım saatte pişen yemeğin suyu aynı olmaz. Ben yaşlandığım için artık siparişe göre ürün yapıyorum artık. Bu saatten sonra zaten çırak da yetişmiyor. Ben hem çırağım hem kalfayım hem de ustayım. Öğrencilerin 8 yıllık eğitimi bizim mesleği bitirdi. 8 yıllık eğitim başlayınca o çocuk 15 yaşına geliyor. 15 yaşına gelen bir çocuk çıraklık yapmaz.” ifadelerine yer verdi.
“EĞER KADINLAR BAKIRI ALIP MUTFAKLARDA KULLANIRSA BİZİM SEKTÖR TEKRARDAN CANLANIR”
“Bir çırağı yetiştirebilmek için ilkokuldan başlayacak o çocuğun bu mesleğe başlaması gerekiyor ve o çocuğun sanata yönelmesi gerekiyor.” İfadelerine vurgu yapan Mehmet Nur Demirözü konuşmasının devamında, “Ama o çocuk sana da yönelmezse bu mesleği öğretemezsin. Artık aileler bizim çocuğumuz okusun adam olsun istiyorlar. Kimse sanatkâr olsun demiyor. Biz bu çarşıda gerçekten son olarak iki kişi kaldık. Başka sanatkârlar var yeni yetişen Sanatkârlar da var ama onlar bizim gibi yapamıyorlar. Onlar basit şeyleri daha çok yapıyorlar. Tabi buradakilerin çoğu da Gaziantep’ten Kahramanmaraş’tan ürünlerini getirip satıyorlar, kısacası burada kendi ürettiği ürününü yapıp satanın sayısı çok az. Sadece tepsiler Şanlıurfa’da üretiliyor. Benim kadınlara Çağrım Bakırı mutfağınızda süs eşyası değil ihtiyaç olarak kullanın. Hem kendi sağlığınızı hem de çocuklarınızın sağlığını riske atmayın. Eğer kadınlar bakırı alıp mutfaklarda kullanırsa bizim sektör tekrardan canlanır ama kadınlar kullanmasa bizim sektör bitme noktasına gelir. Kısacası bizim işimiz tamamen bayanlara bağlı ama bayan bakır eşyayı mutfakta istemiyor. Çünkü normal tencerede çok kısa sürede yemek pişerken bakır tencerede aynı yemek 4 saatte pişiyor. Kadında 4 saatini yemeye vermek istemiyor çünkü gezmek daha cazip geliyor. Bizim işimizin açılıp açılmamasındaki anahtar bayanlardır.” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
“BAKIR KESİNLİKLE KANSEROJEN YAPMAZ, ZEHİRLEME YAPMAZ”
Yaklaşık 30 senedir bu işle uğraştığını söyleyen Bakırcı Müslüm Çalışır konuşmasında şu ifadelere yer verdi, “Bakıra talep şu anda çok yok. Bunun en büyük sebebi ise bakıra benzeyen metal ürünlerin çıkması ve el yapımına kimsenin eskisi kadar değer vermemesi. Vatandaş bakıyor ürün bakır görünümünde bakıra da benziyor pahalı alacağıma bunu alırım daha iyi diyor ama kimse el yapımı olmuş olmamış ona bakmıyor. Bizim yaptığımız ürünlerin tamamı el yapımı olduğu için biz artık sadece zaman kaybı yaptığınızı düşünüyoruz. Biz genellikle; çay tepsileri, duvar saati, ayaklı sunumluklar ve köfte leğenleri falan yapıyoruz. Biz bir çay tepsisini hemen hemen bir günde bitiriyoruz. Bakırı Şanlıurfa’da daha çok yerli halk gelip sunum için pilavlıklar alıyorlar.
Fiyatlarıysa 750 TL’den başlayıp 950 TL’ye kadar çıkıyor. Bizim bu dükkândaki en pahalı ürünümüz işlemeli çay Semaveri onun fiyatı ise 4 bin TL. Şu anda metal borsası var Bakırda aynı altın gibi borsaya göre değişiyor. Altına nasıl zam geliyorsa bakıra da aynı şekilde zam geliyor. Bakırın sağlık açısından faydaları saymakla bitmez. Bakır kesinlikle kanserojen yapmaz, zehirleme yapmaz hem çelikten hem de alüminyumdan daha uzun ömürlüdür ama bakır kalayı gerektiriyor. Bakır kalayda biraz sıkıntılı olduğu için her yerde bakır temizlemeyebiliyorsun.” diyerek konuşmasına son noktayı koydu.
Yorumlar
Kalan Karakter: