Girdiğimiz her toplumda fiks sorudur; Ne iş yapıyorsun?
Ve kuvvetle muhtemel verdiğiniz cevaba verilen karşılık bellidir; Oh ne güzel iş!
Herkes, en kötü meslek kendininmiş tribinde. Kimse de işimi severek yapayım düşüncesi yapayım düşüncesi yok. Hep sizin mesleğiniz güzeldir, kendisi dünyanın en kötü işini yapıyor izlenimi veriyor.
Doktora sorsan avukata, avukata sorsan noterliğe, notere sorsan gazeteciye, gazeteciye sor psikologa, psikologa sor öğretmenliğe, öğretmene sor başka bir mesleğe özenir. Bu böyle devam ediyor.
3 takla atmış bir otomobilde ağır yaralanarak hastaneye kaldırılan hastanın bir yakını, bizim doktora demiş ki; "Durumu ciddi mi? Çınar gibi adamdı, daha düne kadar bir şeyi yoktu"
Ne kadar sinir bozucu bir cümle değil mi?
Masada kalan bir hastanın oğlu da "babamın katili sensin, bunun hesabını vereceksin" diye tehditler savurmuş falan... Bu memlekette doktorluk yapılmaz diyor arkadaşım. Doğru diyor. Ama kimse bu zorlukları görmüyor, çünkü parası çok güzel.
Avukat bir arkadaşa bir dava götürmüşler. Müvekkilin ilk cümlesi şuymuş; "ya ben bu dosyayı şu avukata götürdüm, 5 bin liraya gireceğini söyledi, sen kaça girersin?"
Şu hale bak; Adam pazardan sebze alıyor sanki. Sırf bu cümle için avukatlık yapılmaz.
Bir de ne sorunları var biliyor musunuz? Boşanmak isteyen kadının eşi tarafından tehdit ediliyor. Ve üstelik çocuk para kazanmadığını da söylüyor.
Öğretmen arkadaşlarım çocuklarla uğraşmanın zorluklarını anlatıyorlar, haklılar. Şahsen ben olsam hiç dayanamam.
Psikolog arkadaşım da şunu söylüyor; Kolay mı psikoloji bozulmuş insanlarla uğraşmak? Değil tabi. Bırak bu mesleği bırak.
Ama bu mesleklere baktığımız zaman hepsi de dışarıdan ne kadar cazibeli geliyor, öyle değil mi?
Hepsinden de şunu işittim; Sizin mesleğiniz çok güzel ya, ne güzel bir şey yazıyorsunuz, siyasiler sizi hesaba alıyor, tanınıyorsunuz. İşlerinizi kolaylıkla yaptırıyorsunuz, size her kapı açılıyor.
Öyle görünüyormuş bizim meslek de...
Şimdi iç yüzünü anlatayım mı?
Ahmet Kaya ne güzel demiş? Siz benim neler çektiğimi nerden bileceksiniz?
Rantçı birinin hakkında bir şey yazıyorsunuz; İlkin tehdit ediliyorsunuz. Olmadı, mahkemeye başvuruluyor. O da olmayınca dostlar akrabalar sokuluyor devreye.
Herhangi bir siyasi partinin iyi tarafını yazmaya kalkın. Anında "taraflı" damgasını yiyorsunuz.
Eleştiriyorsunuz, birilerin hesabına gelmiyor.
İktidar partisi lehine bir şey yazıyorsun, "para oradan geliyor, översiniz tabi" lafını anında işitirsiniz.
Muhalefeti eleştiriyorsun, "İktidar partisini eleştiremiyorsunuz değil mi?" lafı hazır.
Mağdurları yazıyorsun, ayrı bir dert oluyor.
Velhasıl kelam. Kimse işinden memnun değil.
Sizin işiniz gerçekten zor ve siz bunu yapamıyorsunuz... hele önce biraz bu metni düzeltin... yazım yanlışından geçilmiyor... kalemi a*** yazar makineyi a*** gazeteci oluyor... rnYaptığın iş zor ya da kolay bu önemli değil önemli o*** işini dikkate almaktır...