Şanlıurfa'da artık bazı gelenekler son bulmalıdır.
Türkiye'nin en kalabalık ve genç nüfusuna sahip olan Şanlıurfa'nın günümüz dünyasında bazı geleneklerinden uzak durmasının zamanı çoktan geçti.
Geçtiğimiz hafta Suruç'un sınır köylerinden birinde şatafatlı aşiret düğünlerinde bir daha yapılıyordu. Bu hafta sonu beyaz gelinlik giymeyi hayal eden Suruçlu güzel kızımız Dilek Doğantürk maalesef beyaz hastane örtüsü altında yoğun bakımda yaşam mücadelesi veriyor.
Şanlıurfa'da çeyrek asır önce aile meclisi ile alınan kadın cinayetleri ise sarsılıyordu. Güneydoğu'nun kanayan yaralarından birisi kan davaları ile çağ dışı günler yaşadı. Bu iki ilkel olayla ilgili O tarihte Kent idarecileri topyekûn bir mücadele başlattılar.
Dönemin Valileri, emniyet, jandarma, kaymakamlar, imamlar, STK temsilcileri aylarca her kesime ulaşacak şekilde kan davaları ve kadın cinayetlerini halka anlattılar. Verilen bu mücadele büyük sonuç verdi. Kan davalı aileler barıştırıldı. Aile meclisi ile alınan kadın ölümleri son buldu.
Ancak Şanlıurfa bir gelenek var ki son bulmadı. Düğünlerde silah gösterisi, Urfa'nın Siverek, Viranşehir, Suruç ve Hilvan ilçelerinde ki açık alan düğünlerinde adeta cephanelikler ortaya çıkıyor.
Yüzlerce uzun namlulu silah, binlerce mermi ile silah gösterisi yapanlar zaman zaman ölümlü olaylara yol açıyorlar. Güvenlik güçleri ile düğün öncesi görüşen muhtarlar silah sıkılmayacağını söylemelerine rağmen her açık alan düğünlerinde bir askeri birliğe yetecek kadar silah piyasaya çıkıyor. Bu silahların tek tek toplatılması lazım. Güvenlik güçleri kimse silah var biliyordur. Çoğu kaçak.
Dilek Doğantürk olayı artık son yaşanan hadise olması için Vali Abdullah Erin, Jandarma il komutanı Metin Düz Paşa, Emniyet müdürü Selçuk Doğuş, müftülük ve ilçe yetkilileri başta muhtarlar ve kanaat önderlerine düğünlerde silahların kesin yasaklandığını anlatmalılar
Silah sıkmanın ilkel ve çağ dışı olduğunu herkes bilmelidir. Yeter Urfa'da bu olaylar son bulsun.