Dünya’da ve Türkiye’de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü çeşitli, etkinliklerle kutlanıyor. Resmi kurumlar ve STK’lar yılda bir kez de olsa kadın hakları ve kadına yönelik çeşitli sosyal faaliyetleri gerçekleştiriyorlar.
Kadının tarifi ve kadının varlığını siz okuyucularıma anlatmakta yer kalmaz. Kadın demek tek başına hayat ve dünya’ya eş değer demek olduğunu ifade etmek yeterli olacaktır. Dünya’nın bir çok ülkesinde ve ülkemizde kadının çektiği çileler ve kadına yapılanları ise anlamakta hiçbir dil ifade edemez.
Urfa ve Güneydoğu’da ise kadın olmak ise çok ama çok zor.
Güneydoğu’da kadının çektiklerini şu şekilde sınıflandırmak mümkündür.
Erken evlilik
Berdel ile evlenmek,
Borç karşılığında evlenmek
Görücü usulü ile evlenmek
Kan bedeli ile evlenmek (Kan davası çözümü)
İmam nikahı ile evlenmek
Kuma yolu ile evlenmek
Zorla evlenmek
Ve en önemlisi ise şiddet.
Yıllar önce bir makale okumuştum. Makalede Güneydoğu kadınının sorunlarına çözüm bulmayı amaçlayan ‘‘Güneydoğu’da Kadın Olmak’’ başlıklı rapor vardı. Raporda kadınlarla ilgili çok yerinde tespitleri içeriyordu.
Raporda ‘‘Güneydoğu kadınının durumu nedir, Güneydoğu kadını bu yaşananlar arasında nasıl bir hayat sürmektedir, neleri beklemekte ve özlemektedir, bölge kadınının isteklerine kavuşturulması için çözüm önerileri nelerdir?’’ sorularına yanıt aranıyordu.
Raporda yer alan tespitlere göre bölgede Güneydoğu’da kız çocukları 12-13 yaşında evlendirilirken evlilik kararı çoğunlukla aile büyükleri tarafından veriliyor. Aile büyüklerinin evlilik kararına etkisi Güneydoğu kentlerinde yüzde 54’e kırda ise yüzde 46’ya kadar çıkabiliyor. Bölgede sadece imam nikahıyla evlenenlerin oranı kentte yüzde 14, kırda ise yüzde 31 olarak yer alıyordu.
Yine raporda kırsal alanda kadınların yüzde 52.4’ünün, kentte ise yüzde 36.3’ünün kocalarıyla aralarında akrabalık bağı bulunuyor. Çok kadınla evlilik anlayışı da azalmakla birlikte bu anlayış kentte yüzde 3.4, kırda ise yüzde 7.7 oranında dikkat çekiyor.
Bölgede kadınların yüzde 28.4’ü gazete okumazken okur-yazarlık oranı ise yüzde 44 düzeyinde görülüyor.
Şanlıurfa kırsalında ve özellikle gece kondu mahallelerinde çocuk yaşta kızların yaşlı erkeklerle evlendirilmesi, başlık parasının rol oynadığı bu tür evlilikler, kaderin değişmesi gereken yüzünün fotoğrafı olarak karşımıza çıkıyor olması utanç verici bir durum. Özellikle Akçakale ve Harran Ovasında halen çok yaygın olan birden fazla evlilik ve çok çocuk doğurmak bir övgü kaynağı olarak görülüyor.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun kanayan yarası ise kuşkusuz kan davaları.
Aşiretler ve aileler arasında kan davası olması halinde, bunun bitirilebilmesi için aşiretler-aileler arasında anlaşma yolları aranıyor. Anlaşma ya para ya da kız vererek gerçekleştiriliyor. Anlaşma için belirlenen para, aşiret içinde toplanarak ödeniyor ya da bir taraf karşı tarafa kız veriyor. Bu gelenek azda olsa devam etmesi Kadına yönelik en büyük şiddet olarak görüyorum. Çünkü kan bedeli olarak görülen kadın, gelin gitti aile tarafından daime dışlanmış ve hayatı zindana dönmüştür.
Şanlıurfa ve bölgesinde kadının değeri yok denecek kadar az olsa da, bazı aşiret ve ailelerde kadın ise hanım ağa rolünde. Alınan tüm kararlarda kadının kararı alınıyor.
Kadının yaşam ve hayat biçim değiştikçe toplumda aydınlanıyor ve gelişiyor. Şanlıurfa’da bugün kadının okuma oranı oldukça yüksek, iş ve her alanda kadının sesi güzel geliyor. Özellikle siyasi alanda söz sahibi olunması memnuniyet verici bir durum. Bu sayıların artması dileğiyle 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun.