Şanlıurfa için ağaçlandırma seferberliğinin konuşulduğu bugünlerde söyleyecek ne kadar çok sözümüz var değil mi? Ancak ağaçlandırma gibi bir işin öyle kolay bir şey olmadığını da söylemek lazım. Evinizin bahçesine, bağınıza diktiğiniz fidanların, ağaçların gelişimini aklınıza getirin. Bir iki gün suyunu ihmal ettiğinizde nasıl boynunu büktüğünü, birkaç gün ilgilenmediğinizde nasıl kuruduğunu anımsayın.
Şanlıurfa'yı ağaçlandırmak, yemyeşil bir hale getirmek elbette hepimizin en büyük özlemi. Fırat'ın soğuk suları Urfa'ya ulaşmadan önce böyle bir hayali kurmak bile zordu. Ancak bugün çok büyük bir su kaynağına sahibiz ve bu su ile istediğimiz her yeri yemyeşil yapabiliriz. Elbette bu işe gönül vermiş yöneticilerin, yöneticilerden ziyade yeşile aşık çalışanların olması da gerekiyor.
Bir ağaçlandırma seferberliği başlatacaksak, bunu da son derece planlı programlı şekilde gerçekleştirmeli, yılların ihmalini hem kısa sürede ortadan kaldıracak hem de gelecek nesillere aktaracak projeler üretmeliyiz. Ekildikten birkaç yıl sonra yok olacak, çürüyecek türler yerine devamlılığı olan, yerine göre yayılan, iklimimize adapte ağaçların seçilmesi önemlidir. Bunun için uzmanların görüşlerine başvurmak önemli olmasına rağmen o kadar da bürokrasiye boğulacak kadar değil. Neticede yıllardır Urfa'yı ağaçlandırmak, yeşillendirmek için kafa yoran insanların yaptıkları ortada.
Dicle nehrinin debisinden daha yüksek miktarda bir su gözümüzün önünde akıp giderken biz GAP Vadisinin sırtlarına henüz ağaç dikmemişiz. Dikilen ağaçların neredeyse tamamı sadece baraj-kanal inşaatları sırasında yüklenici firmaya ağaçlandırması için tahsis edilen hafriyat alanlarından oluşuyor.
Aşağıda gümbür gümbür su akarken, bu suyu küçük bir güneş enerjisi paneli ile yukarılara çıkarıp aşağıya bırakabilmek varken ne yazık ki yapılmamış. Kimse bunu yapmak mı istememiş, kimsenin aklı mı ermemiş onu da kaldırıp indirmek istemiyorum.
Bildiğimiz bir şey var, hangi şehirde bu su olsaydı şehrin her yeri cennete dönerdi.
Ağaçlandırmanın yanında toprağın az olduğu yerlerde yetiştirilecek bodur bitkilerin şehrin havasına katacağı değeri anlatmaya gerek var mı. Hem yeni bir toprak örtüsü oluşacak, hem de var olan az miktardaki toprak korunacaktır.
Sonuç olarak ağaçlandırma seferberliğini desteklemeyecek kimse yoktur.
Yeter ki yöneticilerimiz, Valimiz, Belediye Başkanlarımız, Sivil Toplum Kuruluşlarımız bu işe gönül versinler. Turizm için, sanayi için, ekonomi için, ailemiz için kurduğumuz teşkilatlara bir tane de Şanlıurfa'yı yeşillendirmeyi görev edinen bunun için çabalayan birini eklememiz zor değil diyerek sözümüzü noktalayalım:
Yeşil Urfa hayal değil!