Bu günkü yazımı yediden yetmişe herkesi ilgilendiren hayat pahalılığı özerine yazmak istiyorum. Satırlarıma şöyle bir cümle kurmakla başlamak istiyorum. Başlıkta da belirttiğim gibi (ucuz olan insan hayatı pahalı olan hayat şartları) yaşam şartlarımızın maksimum seviyede pahalı olmaya başladı demeyeceğim zaten hayat şartlarımız standart olarak hep pahalıydı. Fakat pandeminin gelmesi ve git gide yükselen döviz kurları, günden güne daha da yaşamı zorlaştırdı.
Bu hayat pahalılığının rekorunu kıran ve en çok zam gören, en çok fiyat artışı olanların ilk sırasında gıda ürünleri gelmektedir. Market reyonları arasında göz gezdirdiğimizde daha birkaç ay ünce ki fiyatların sadece ay farkıyla fiyata artışına gittiğini gözlemlemekteyim. Günden güne artan gıda fiyatları ne yazık ki şu anda fahiş fiyatları buldu. Bu ülkede eğer bir kilo yoğurdun fiyatı 7- 8 liradan satılıyorsa ve artık insan en basit besin kaynağı olan, yoğurt ve yumurta bile yiyemiyorsa vay halimize. Buda demek oluyor ki sefil bir hayat yaşıyoruz anlamına geliyor.
Bir süper markete gittiğimizde sadece 2 kilo yoğurtla 12 yumurta aldığımızda kasada ödediğimiz yaklaşık 30 lirayı buluyorsa, artık hayat pahalılığın dibini yaşıyoruz demektir. Sadece gıda ürünleri buysa kozmetik, giyim, ev araç gereçlerini geçtim zaten insanlar gıda ürünlerini almaktan ve onlara para yetiştirmeye çalışmaktan sıra diğer ihtiyaçlara yani giyim kozmetik gibi ürünlere de gelmez gelemez. Çünkü para yok, iş yok! Vatandaş giyinmeyi, kendine bakmaya süslenmeyi geçti, karnını doyurma peşine düştü.
Aslında ağlanacak halimize bir de da gülelim diyorum. Bizde rahmetli Kemal Sunal'ın filmlerindeki komik trajedileri yaşayacağımız günlere geldik. Artık rüyalarımıza ay sonu kâbusu, kira derdi, faize binen kredi kartları borcu ve daha nicesi gelmektedir.
Sevgiyle kalın…