On beş öncesine kadar Şanlıurfa 11 nisan gününe adeta bir ramazan yada kurban bayramı sabahına uyanır gibi kalkar herkes bayramlıklarını giyer ve 11 Nisan törenlerinin yapılacağı alana coşkulu bir şekilde giderdik.
Her ne kadar tiyatroda olsa sembolik Urfa Kalesi alınır ve işgalcilerin elinden kurtulan bir şehri canlandırmanın coşkusuna Şanlıurfalılarda ortak olurlardı. Buna birde devlet erkanı katılınca Şanlıurfa'nın kurtuluş bayramı gerçek manada coşkuya sahne olurdu.
Çeşitli yarışmalar, Gaziantep, Kahramanmaraş ve çeşitli ilerden gelen misafirlerle renklenirdi her yer. Buna birde gaziler eklenirdi ve tam bir bayram havası ve coşkusu tüm Şanlıurfa'yı sarar bayram sevincini her anıyla yaşardık.
Dönüp bakıyorum da hani geçmişe mazi derler sözü karşıma çıkıyor. Neden bir daha aynı coşkuyla kutlanıyor 11 Nisan? Neden sıradan kutlama programlarına sığdırılıyor bu gibi bayramlar bunu anlamaya çalışıyorum.
Bir an için dönüp bakıyorum da çocuklarımıza 11 Nisan kurtuluş bayramı coşkusunu anlatırken onların bile gözlerindeki heyecanı okuyabiliyorum çünkü aynı heyecanı adeta yaşayarak anlatıyorum onlara ve bana sorulan Neden şimdi aynı kutlamalar yapılmıyor? Şeklindeki soru karşısında bir cevap veremiyorum.
Hatta bu soruyu ben bile kendi kendime sormadan duramıyorum neden 11 Nisan eskisi gibi kutlanmıyor? Ne odlu da bizler bazı değerlerimizden ödün vermeye başladık?
Oysaki bu bir bayram ve anlamına uygun kutlanmalı.
Fakat şimdilerde sadece bazı yarışmalar ve etkinliklerle bu bayramın geçiştirildiğini görüyoruz. Sıradan bir kutlama programı. Kimsede o heyecan kalmadı. Sıradan kutlama programlarıyla geçiştiriliyor.
Oysa ki, ecdadımız o tarihte Şanlıurfa'yı bizlere bırakmak için mücadele vermiş ve kanlarını canlarını ortaya koyarak Fransızlardan almışlardı. Bizler bu vefayı nede çabuk unuttuk. Sadece sıradan kutlamalarla mı 11 Nisan anılacak merak ediyorum doğrusu.
11 nisan tarihine bir göz atacak olursak ne olmuştu o tarihte? İşte 11 Nisan tarihinin öyküsü; 1919'da İngilizlerden sonra Urfa'ya giren Fransızlar burada da Maraş'takine benzer uygulamalarda bulunmuşlardır. Bununla yetinmeyerek, Haçlı Seferleri sırasında kurulan Urfa Haçlı Kontluğu'na kadar geriye giden bir takım haklar ileri sürmüşlerdir.
Ali Saip Bey'in jandarma komutanı olarak atanmasından sonra yapılan çalışmalarla 3 bin kişilik bir kuvvet meydana getirildi. Hacı Mustafa Hacıkamiloğlu başkanlığında oluşturulan Kuva-i Milliye ordusu 7 Şubat 1920'de şehirdeki Fransız komutana bir ültimatom vererek 24 saat içinde Urfa'yı boşaltmalarını istedi.
Fransız komutanın zaman kazanmaya yönelik cevabı ve devreye İngilizleri sokarak Osmanlı Hükümetine baskı yapmaya kalkışmaları üzerine 8-9 Şubat gecesi Fransızlara karşı taarruza geçildi.
Çarpışmalar 10 Nisan'a kadar devam etti. Bu tarihte Fransızlar, birliklerinin yarısını kaybetmiş olarak Urfa'yı terk ettiler.