Biz insanlar mutlu olmak için hep imkânsızlara ve de zor olanlara yöneliriz. Kendi kendimize yollar çizer, hedefler koyar, ulaşamayınca mutsuzluklar yaşarız. Bu da kendimizi başarısız hissetmemize neden olur. Karamsarlığa kapılır ve kendimizi hırpalar dururuz. Aslında bazen kendi mutsuzluğumuzun zeminini kendimiz hazırlıyoruz. Hayatımızı, zorlaştırıyoruz olmayacak hayallerin peşinden koşuyor, olmayacak insanları hayatımıza alıyoruz ve daha sonra bir dilenci gibi onlardan bir parça sevgi, değer bekler dururuz! Bulamayınca mutsuz oluruz.
Mutlu olmak için neden zoru seçip başkalarının ilgisini bekleriz ve neden mutluluğu uzaklarda ararız. Mutluluk yanı başımızda. Her yeni güne uyandığımızda bile, bizim için bir mutluluk olduğunu unutmamak lazım. Hiç zaman ayırıp gökyüzüne baktınız mı? Masmavi bir gökyüzünde kuşlar kanat çırpıyor yeri geldiğinde bu gökyüzünde güneş açıyor bazen yağmur, bazen gökyüzü bulut; bizler belki hiçbir şeyin farkında değiliz. Dünyada kaç kişi bu sahip olduklarımızı düşlüyor yâda görmek için can atıyor. Belki bu yazımı okuduğunuzda “herkes bunları görüyor ne var ki bunda” diyeceksiniz ama emin olun görmek isteyip görmeyen birçok insan var!
Elbette başarmamız gereken hedeflerimiz olmalı ve amacımıza ulaşmak için çabalamamız gerekecektir. Bu süreçleri yaşarken, kesinlikle karamsarlığa bağlamamak lazım. Başarı mutluluk getirir fakat başarmak için mutlu bir ruh haline ihtiyacımız var ve başarı başarıları getirir, mutluluk beraberinde sevgiyi getirir.
Amaçladığımıza ulaşmanın püf noktası ise önce elimizde ki değerlerle, mutlu olmayı başaralım. İşe buradan başlarsanız ki bu sizin en büyük başarınız olacaktır.