Yeni kuralların ve kısıtlamaların hüküm sürdüğü yeni bir döneme merhaba demekle sözlerime başlamak ve cümlemin devamında gene olan onlara oldu demekle devam etmek istiyorum. Olan Tabiî ki öğrenciler ve lokanta, restoran, cefe işletmecilerine oldu! Bu kötü serüvenin en mağdurları, en çok etkilenenleri diyebiliriz. Ne yazık ki senaryo hep aynı mesafeli sosyal hayata geçiyoruz huraa dışarı akın ediliyor, maskesiz dışarı çıkma zihniyeti, vur davula çal oynasın düğünler, doğum gün partileri, maalesef bizi başladığımız noktaya geri getiriyor. Dediğim gibi bunların bedelini yeme, içme, işletmecileri ve öğrenciler ödüyorlar.
Bir alışveriş merkezinde yâda bir giyim mağazasında 3-4 saat boyunca bütün ürünlere tek tek bakılıyor, el temasında bulunuluyor, hatta müşteri kabinlerde alınacak kıyafetleri deniyorlar ve mağazalar açık tabiî ki kapatılmamasını istemeyiz ancak aynı şeyin yeme içme işletmeleri içinde geçerli olabilirdi diye bir düşünce aklımıza gelmekte. Şöyle bir düşündüğümüz de lokantaya giden biri ortalama yemek yeme süresi bir saat olduğunu düşünelim mağaza da kalma süresinin çok altında ama ne yaz ki müşteriye kapalı, sadece paket servisi yapılıyor. Bu uygulama ne kadar mantıklı bilmiyorum fakat bildiğim tek şey, kapalı kalan bu işletmelerin daha ne kadar dayanacağı ve evlerine nasıl ekmek götürebileceği konusunda, gerçekten endişeliyim.
Mağduriyetin diğer yüzü öğrenciler, okulun yüzünü arda bir de olsa görüyorlar fakat geçip giden sürede hiç bir şey öğrenmeden sınıf geçiyorlar. Düşük olan eğitim seviyemiz düştükçe düşüyor. Bu sürede okuldan uzak kalan öğrencilerin okul eğitim ve düzeni altüst olmakta ve hatta uzun süre evde kalmaları psikolojik rahatsızlığa bile yol açmakta. Yerle bir olan hayatımızın kötü senaryosunun kahramanı virüs, bakalım yaklaşık bir aylık kısıtlamalarla sonuç nereye varacak umarız bu uygulamalar korona virüsün azalma ve kontrol altına alınması konusunda etkili olur. Diyorum ve burada sözlerimi tamamlamak istiyorum.
Sevgiyle kalın…