Bunca zamandır birçok konuyu ele aldım oradan yazdım buradan yazdım ama kendi konumuz olan Urfa’da ki kadınların sorunlarını hiç yazmadığımı düşündüm. Yani kendi hayatımı ve çevremdeki bütün kadınların yaşantılarını dair sorunları hiç kaleme almadığımı, hayatlarına dokunamadığımı farkına vardım. Gerçi hoş dile getirsek ne fayda ne duyanımız var, ne görenimiz var bu Şehirde. Şimdi Kadın hakları, kadın şiddetine hayır, kadın ezilmemeli, kadın hak özgürlük, eşitlik bunları gelişi güzel herkes söylüyor fakat çözüm noktasında herhangi bir yol katledildi mi asıl bence ona bakılmalı!
Bu şehrin en büyük kadın sorunu ne diyecek olursanız size şöyle kısaca dile getirebilirim. En büyük sorun bu şehirde kadınların ötekileştirilmesi ve kadın, erkek eşitsizliği. Bunun dışında birde en çok maruz kaldıkları şiddet türü ise ekonomik şiddet. Diğer bir sorun daha çalışma haklarının olmaması ve buna yönelik yeteri kadar iş, istidam kadınlara yönelik iş imkânların minimum seviyelerde olması ve bunun diğer bir gerekçesi de çalışan bir kadına yaklaşım şekli ve yakıştırmalar. Birçoğu kadın sırf bu yaklaşımlar yüzünden ekonomik şiddete maruz kalıyor ve çalışıp çocuklarına bakamam korkusuyla her türlü şiddete, haksızlığa, katlanmak zorunda kalıyorlar. Yine ekonomik şiddet boy gösteriyor; psikolojik yıpratma devreye giriyor.
İster yaşadığımız yerde olsun, ister dünyanın diğer ucunda olsun, kadın olmak hayatın her yerinde ve her koşullunda zordur ama burada bu bölgede Ortadoğu’nun il sınırlarında olan bir ilde yaşam mücadelesi vermek, bir kadın için daha da zorlaşmaya başladı. En büyük nedeni ise Son yılarda nerdeyse Ortadoğu’nun hayatından esnersek yaşıyor olmamız, yani erkeklerin egemen olduğu, kadınların ise cariye gibi yaşadığı Ortadoğu modeli yaşıyor olmamız. Bu yaşam tarzına ayak uydurmayınca da kadınlar bunun bedelini ya canlarıyla yâda ağır şiddetlere maruz kalarak ödüyor olmaları.
Aslında şöyle bir anti teori var kadın olmak ve kadının egemen olabilmesi zor değil ancak bunu çoğu kes ya karşı cinsimizin katı kurallar üzerine şekillendirdiği bir hayat sunuyor olması ve ikinci faktör ise yaşadığımız çevre, bölgede bu hayatı yaşamamıza bizi mecbur kıldırıyor olması. Evet, aslında anlatılacak, yazılacak o kadar çok şey var ki, bunu bir köşeye sığdırmak hiç mümkün değil; burada sadece kaba bir taslak olarak üzerinden geçtim daha anlatılacak çok şey var değerli okuyucularım ve devamını diğer köşe yazılarımda yazmak üzere ve yine son sözümü sevgiyle kalın diyerek burada sözlerime son veriyorum.