Malumunuz hepimizin bildiği üzere Şanlıurfa’nın kovit-19 aşısı olmamak için direnmeye devam etmesi. Her ne kadar kent genelinde genç nüfusun aşı yapmaya teşvik etmek için çeşitli çalışmalar yapılsa da halen Türkiye genelinde, aşı hızında son sırada kalmaya devam ediyor ve tek il olarak kalmaya hüküm sürüyor. Aşılanmayı düşüren en büyük etken ise kulaktan dolma asılsız söylentilerin olması. Sanırım bu söylentiler arasında en çok etki bırakan ise, kısırlık söylentileri. Belki şu anda sarf edeceğim sözcükler çok eleştiriler yaratabilir ancak Şanlıurfa ili olarak Türkiye genelinde en çok doğuran il olması, son 8 ay içinde 40 bin doğum gerçekleşmesine rağmen bu kısırlık neyin korkusu anlamış değilim!
Doğum oranları bu kadar yüksek olması ve en çok genç nüfusa sahip olması, en çok genç nüfusun işsiz olması, artı buna birde madde bağımlığında yine ilk sırada olmamız ve son olarak kazandırdığımı bir eksi daha normalleşme sürecinden, itibaren kovit-19 vakaların en çok görüldüğü kıpkırmızı bir haritaya sahip olduk. Acı olan ise bunların hiçbiri bizi korkutmuyor ama nedense, bir tek kısır olmak bizleri korkutuyor ki buda asla bilime dayanmayan tamamen asılsız bir söylenti.
Endişelenmemiz gereken çok daha önemli sorunlarımız varken bana göre endişelenmemiz gereken en son şey kısırlık olmalı. İl genelinde doğurma oranlarına tekrar değinmem gerekiyor yukarıda kısa geçtiğim bilgiyi şöyle açıklayım, Şanlıurfa Kamu Hastaneleri Birliği Başkanı Doktor Faruk Günak, gazetemize verdiği bir röportajda “Geçen sene ki canlı doğum sayımız 60 binlerdeydi bu yıl ilk 8 ayında ise yaklaşık 40 bine yakın doğum gerçekleşmiş Urfa’da 8 aydır aşı yapıyoruz! Eğer denildiği gibi kısırlığa neden olmuş olsaydı 40 bin doğumun olmaması gerekirdi” dedi.
Yukarıdaki ibare bence tamamen bu yalandan dolma söylentileri bir kes daha yalan olduğunu kanıtlıyor. Birde madalyanın başka bir yüzü ise ilimizde çok çocuk doğuyor ama bu çocuklar nerde nasıl yaşıyor? Bu sorunun cevabını size rahatlıkla verebilirim çocuklar sokakta anneleriyle beraber kâğıt topluyor, diğer bir kısmı mendil satıyor, yâda dileniyor ve çocukların diğer bir kısmı ise, mevsimlik işçi olarak başka şehirlerde tarlalarda çalışıyor. Bu çocukların yüzde 20’si bile yaz okullarında, yüzme kurslarında, özel yetenek geliştirme merkezlerinde değil. Bu çocuklara sosyal temiz güzel bir hayat sunamıyorken, biz hala daha çok çocuk doğurma endişelerini yaşıyoruz ki bir kes daha belirtiyorum yalandan dolma bir endişe olması daha da acı veriyor.
Değerli okuyucularım lütfen aşılarımızı olalım! Bunu unutmayın ki önce sağlığımız, daha sonra toplum sağlığını düşünmek, her bireyin kişisel sorumluğu olduğunu unutmayın. Korkunuz asla kısır olmaktan yana olmasın, virüse yakalanırım yönünde olsun; endişeniz ve korkunuz tamamen hayatımı, ailemi kaybederim, birilerin hayatını kaybetmesine neden olurum yönünde olsun. Virüs gerçekten kısır olmaktan daha çok tehlikeli lütfen artık bunun bilincine varalım.
Sevgiyle kalın…