Bu makaleyi yazmaya başlamadan önce aslında nerden nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Her şey o kadar hızlı bir şekilde gelişiyor ki fakat bu gelişmeler hiç de öyle olumlu sonuçlar doğurmuyor. 2020'yi geride bıraktığımız bu günlerde bir yandan virüs belası bir taraftan katliamlar ve uslanmayan bir nesil biz insanlar.
Tüyler ürperten kan donduran olay, 5 kişinin zalimce katledildiği arazi kavgası düşündükçe zihinlerden kolay kolay silinmeyecek olan olay, vahşetin tamda kendisi diyebilirim.
Olayın görüntüleri kan dondurucu şeklide, yolun özerinde kanlar içinde yatan cesetler ve içlerinde ağzında maskesi kafasından vurulan bir kadın. Hastalanmamak için taktığı maske ve başka bir düşünceyle ölmemek için, virüsten korunmak için ağzına taktığı maske virüsten korudu belki ama maalesef kendini kurşunlardan koruyamadı!!
Karşındaki bir kadın bir kadına silah sıkmak ne demek düşündükçe aklım almıyor. Dünya savaşlarda bile kadınlara çocuklara silah sıkmayın denildiği o zamanlarda bu gün bir kaç metre toprak için silah sıkılıyor. Sizin o bir kaç metre tarlanız çok mu değerliydi bir vatanı kazanmak kadar mı, yoksa bir dünya savaşı kadar mı önemliydi?
Peki, değdi mi bunlara hadi bakalım bütün arazi sizin oldu. Peki, o mezara gömdüklerinizi geri getirebilecek misiniz? Diğer taraftan belki bir ömür hapiste çürüyecek ya vicdanları ya arkasından bıraktıkları gücünü gösterdin arazini vermedin işte demir parmaklar ardında arazin sana hapiste yaptıklarını yok saydırıp mutlu bir hayat sürdürecek mi?
Hırs, sahipleme ve kaybetmeme duygusu o kadar çok benliğimize işlemiş ki adeta içimizde bir canavara dönüşmüş ve maalesef gözümüz hiç bir şey görmüyor. Hâlbuki ne vardı varsın kaybeden ikinizden biri olsaydı ve keşke o insanlar ölmeseydi, keşke çocuklar yetim kalmasaydı. Maskeyle virüsten korunma zihniyeti keşke aynı zihniyet kurşunlardan da kendini korusaydı.
Sevgiyle kalın.