Son günlerdeki kur yükselişleri neredeyse herkesi bir ekonomist etti diyebiliriz. Vatandaşlar anlık olarak ekonomi sayfalarına girip ekonominin gidişatını takip edip, acaba bugün ki para piyasasında dolar ne kadar yükseldi ve Türk parası bunun karşısında ne kadar değer kaybedecek endişesini yaşıyor. Asılda bu duyulan endişeler pek de yersiz sayılmaz çünkü yaşanan bu öngörüler gün içinde hatta anlık olarak gerçekleşiyor ve yine DOLAR, ALTIN, EURO değer kazanıyor. Türk parası ise kur karşısında bir kaç seviye daha değer kayıp ediyor. Diğer taraftan ise bu gidişat daha ne zamana kadar bu şekilde devam edecek sorusunu da akla getiriyor. İster istemez akla gelen bu soru bir o kadar da endişe yaratıp sisteme olan güvensizliği daha da tırmandırıyor.
Hal böyle olunca vatandaşın ağzından zam kelimesi eksilmiyor sürekli ara açık kapıda görünen zamlarla, yaşam koşullarını daha da zorlaştırıyor. Pazar ve markette yansıyan fiyat artışları bunun en somut örneği olarak karşımıza çıkıyor. Öyle ki gün geçmiyor markete gidip dün ki aldığın bir ürünün ertesi gün 2-3 rakam birden yükselmesi artık bizleri şaşırtmaz oldu. Hayatımız da kısa sürede gelişen bu zamlar üzerine artık neredeyse besteler bile yaptırmaya başladık. Son günlerde sosyal medyada popüler olan bir Pazarcı türküsü ile “zam gelecek, zam gelecek, akşam yine zam gelecek, dolar oldu 14 lira yine zam gelecek” demesiyle acınacak halimize artık gülmeye başladık da diyebiliriz.
Aslında yaşadığımız bu serüven bize bir yerlerden tandık geliyor; bundan yılar önce 1984 yapımı Orta direk Şaban ve Atla Gel Şaban; 1984 yıl yapımı olan Rahmetli Kemal Sunal’ın oynadığı Türk filmlileri, şu anda tamda bizlere o günleri yaşatıyor. Bu durum alışık olduğumuz bir durumdan farklı cereyan etmekte tam ters bir döngü yaşıyoruz da diyebiliriz, normal şartlarda geçek hayat hikâyeler filmlere konu olurken, bu defa tam tersi film sahneleri gerçek hayatta dönüştü. İşte hal böyle olunca Sözüm ona Üreten, çalışan, kazanan teknolojide gelişen ve geliştikçe büyüyen Türkiye’ydik nasıl bu duruma geldik diye çelişkilere hepimizin kafasını kurcalamaya başladı; herkes elini kolunu her şeyden çekti, yarın sabah akaryakıta, ekmeğe ve yağa ne kadar zam gelecek onun kaygısın nerdeyse vatandaşın korkulu kâbusu oldu. Bu kaygılar yaşamaya devem edersek ortada ne üreten nede kazanan bir Türkiye olacak. Temennimiz en kısa sürede bu durum son bulur ve vatandaş rahat bir nefes alır.
Sevgiyle kalın.