Hastalık hastası mıyız?

''Duyduğum hastalıklar bende olabilir, Başım çok şiddetli ağrıyor kesin beynimde ciddi bir şey var, gitmediğim doktor kalmadı  ,kimse benim hastalığıma teşhis koyamıyor, hastalığımın psikolojik olduğunu söylüyorlar ama ben gerçekten hastayım '' gibi sözlerle başlar . . . 



Herkesin bedenen, ruhen ve sosyal yönden kendini yetersiz gördüğü, rahatsız hissettiği durumlarla sık sık karşılaştığını görürüz. Peki bize kendimizi kötü hissettiren normal vücut  belirtilerimiz, gerçekten hasta olmadığımız halde  hasta olduğumuzu düşündürüp kaygılanmamıza sebep olan bedenimiz, bizimle oyun oynamak istiyor olabilir mi? 

Hastalık hastalığı olarak bilinen hipokondriyazis, kişinin vücut belirtilerinin yanlış yorumlanması veya belirtilerin yanlış algılanmasına bağlı olarak geliştirdiği takıntı hastalığıdır. Bu endişesi en az 6 ay sürmeli ve herhangi bir patolojik bir belirti olmamalıdır. Bu hastalığa sahip olan kişiler bedensel şikayetlerini olduğundan daha şiddetli yaşarlar. O kadar bedenlerine odaklanırlar ki normal olan durumları bile anormal olup olmadığı üzerine düşünür hale gelirler. Herkeste olan normal duyumları bile çarpıtarak paniğe kapılabilirler.  O gün birinin  'kötü görünüyorsun neyin var ? ' sorusu bile paniğe kapılmak için yeterli bir sorudur. Özellikle son günlerle ikinci dalga olabilir mi? korkusu yaşadığımız covid-19 sürecinde havaların ısınmasıyla vücudumuzda normal karşılanılabilen  vücut ısısı '' ben  kesin coronayımdır '' korkusuyla karşı karşıya bırakıyor . Bu kişiler sürekli internetten araştırma yaparlar, doktor muayenesi sırasında buraya gelmeden önce araştırdım hocam ben de bu hastalık var bu durumda ne yapabiliriz sözleri kaçınılmazdır. Tıbbi kelimelere aşinadır. Günlük yaşanılan stresin etkisiyle panik durumunda artış görülebilir. Hatta kişi o kadar kaygılanır ki evini hastanenin yakınına taşımaktan kendini alıkoyamaz. Sağlık her şeyin başında gelir sözünü hatırlayarak kaygılarımızı kontrol altına almaya  yönelik çabalarımızı da elden bırakmayalım . 

Unutmayın ki bedenimizle zihnimiz birbirine kenetlenmiş iki elden farksızdır . 



Gün yorgunluğu, azalan uyku  ya açlık hissi baş  ağrısı yapabilir. Vücudun üstenilen yükün fazlası kas ağrısı yapabilir. Yapılan testlerin olumlu sonuçları sizi kaygılandırmamalı, aksine mutlu olmalı ve ikna olmamak için çaba harcamamalısınız. 



Her insanın olay ve durumlara karşı tepki verme biçimi birbirinden farklı olduğu kadar vücudunda buna benzer farklı tepkileri mevcuttur. Başkasının bedeninde olan rahatsızlığı sizinmiş gibi benimsememeli ve biricik olduğunuzu hatırlamalısınız. 



Sık sık hastaneye gitmek yaşam biçiminiz haline dönüşmemeli.

Bütün tetkiklerden sonra  sizi ruh sağlığı alanına yönlendiren kişilere kulak vermelisiniz. 

Sadece kendinizle uğraşmak günlük işlerinizden, sosyal yaşantınızdan,  aile ilişkilerinizden veya iş konusunda sizi geriye doğru çekebilir, hayat ilişkinizden  kopmamaya özen göstermelisiniz.  

Ciddi hastalığınızın olduğunu düşünüp zihninizi yormamalısınız.

Ailenizde olan bir hastalığın sizde yüzde yüz olacağı inancına kapılmamalısınız.

Ciddi bir hastalığın ortaya çıkacağından korkup, tamamen sağlığınızı ihmal etmemelisiniz. 



Hayatımızın her alanında başarılı olamayabiliriz. Hayatta inişlerin olduğu kadar çıkışlarında yaşadığı bir serüvendeyiz. Baş edemediğimiz duygularımız, üstesinden gelemediğimiz hislerimiz ya da bizi derinden etkileyen acılarımız olabilir. Kaçınma davranışı göstermemiz problemin ortadan kalkacağı anlamına gelmediğini bilmeli, zihnimizin ayrılmaz parçası olan bedenimizin de bu mücadelede önemli bir yeri  olduğunu unutmamalıyız. Bunlar ile birlikte korku, kaygı, endişe gibi anksiyete bozuklukları da eşlik etmektedir. Kendinizi ifade etmekten çekinmeyin. Zihninizdeki düşüncelerinizi hafifletmek için; bir uğraş bir iş gerekiyorsa bu bedeniniz olmamalı. Sağlığını ihmal edilmemesi gerektiğini unutmayalım. 



Bu haftaki yazımda ''hastalık hastalığı '' olan hipokodriyasiz konusuna yer vermek istedim. Umarım faydalı olabilmişimdir. Bir dahaki yazımda görüşmek üzere sağlıcakla kalın.