Yıllardır, gerek memleketin, gerekse ülkenin sorunlarını yazıyor çiziyor, anlatıyoruz. Lakin herkes kendi bildiğini okuyor, bildiğini yapıyor. Durum böyle olunca da, yazılan, çizilen yazıların sadece tarihe bir dip not olarak düştüğümüzün, geçte olsa farkına varmanın üzüntüsü içerisindeyiz.
Özellikle Pandemi süreci, dünyayı kasıp kavururken, bu sürecin arkasına sığınan adına her ne derseniz deyin bu sözde yöneticiler, makam, mevki, saltanat, para, güç için tüm imkan ve kaynakları tepe tepe kullanıyorlar.
Güya, topluma hizmet ettiğini iddia eden bu zatlar, aslında kendi geleceklerini inşa etme derdindeler. Yönetimlerin derdi, ne halk, ne gariban nede hizmet.
Hala, yol, su, alt yapı, üst yapı gibi temel hizmet görevlerini halka bir lütuf gibi sunan devrin Firavunları, gözlerimizin içine baka baka yalan söyleyebiliyorlar. Halk’ta maalesef bu yalanlara inanmaya devam ediyor.
Her dönemde, toplumun yapısını, toplumun huzurunu bozan bu düzenin devam ettiğini görüyoruz. Karşımızda sindirilmiş bir toplumun, sorgulamayan, araştırmayan bir jenerasyonu var. Gelecek jenerasyonun da bu eski jenerasyonundan farklı olacağını düşünmüyorum. Çünkü; yeni jenerasyonun da topluma değer katacak, toplumu yeniden inşa edecek bir kaygı ve düşüncesi yok.
Kimse sakın rahatsız etmesin. Çünkü onlar şu an Papçi, tiktok, sosyal uygulamalarla sanal dünyanın yalan insanları modunda. Ekmek kavgası, Ekmek Kaygısı, Toplumsal hoşgörü, topluma yararlı olma, hizmet etme gibi bir dertleri de yok.
İnternet Paketimiz bitmesin yeter !!!
Çok uzun uzun yazmanında anlamı yok. Zaten yazılan yazıları kaç kişi okuyor, anlıyor, yada sorguluyor ki?
O zaman Müslüm Baba’nın dediği gibi “Kul Kaderini yaşar, Bahtına ne çıkarsa” deyip herkesi Kaderiyle baş başa bırakıyorum…
Selametle...