İnsanoğlu doğduğu günden beri hep mücadele içerisinde olmuştur. Bazen yaşam mücadelesi bazen kendisini ortaya koyma veya kendisini topluma gösterme mücadelesi içerisinde varlığını sürdürmeye çalışmıştır.
Bunun yanında özünde bazı şeyleri kaybedip yeni bir oluşumun içerisine girerek yeni şeyler elde etmeye çalışmıştır.
Kaybettiği şeylerin yerini dolduramayan insanoğlu hep arayışını sürdürse de eli daima boş kalmıştır. Çünkü insan sahip olduğu şeyler kadar özel ve güzeldir.
Kendi dilini dinini ırkını kültürünü unutup bambaşka bir kimliğe bürünen insanoğlu aradığını bulamadığı için he ruhsal ve belirsiz bir kimliğe sahip olmuştur. Daima ayak izlerini takip edenler iz bırakmayanlardır. Başkasını taklit edenler daima papağanlar olmuştur.
Kendi hikâyesini yazmayanlar hep kendilerini başkalarının masallarıyla avutup hülyalara dalıp ömürlerini heba etmişlerdir.
Oysaki sahip olduğumuz şeyleri geleceğe taşımak için çetin mücadeleler vermek lazım.
Kimin neyin peşinde olduğuna bakmadan kimin kendisini kaça pazarladığına bakmadan daima kendi kalitemiz ve değerimizin farkına varmamız gerekiyor.