Bundan 30 sene evvel Irak'ta Saddam Hüseyin Kürtlerin çoğunlukta yaşadığı Halepçe'ye kimyasal bomba yağdırdı. Saddam Hüseyin yönetimindeki Irak ordusu, Kürt güçlerin kontrolüne geçen kasabayı hem savaş uçaklarıyla hem de topçu birlikleriyle vurdu. Bunun üzerine Halepçe'deki Kürt savaşçılar ve kasabadaki erkeklerin büyük bölümü çevredeki dağlara çekilirken geride çocuk, kadın ve yaşlılar kaldı.
Irak savaş uçakları İran sınırına yaklaşık 11 kilometre uzaklıktaki Halepçe'ye beş saat boyunca zehirli gaz bombaları yağdırdı. O anlara şahit olanlar, kente düşen bombaların içindeki "elma kokulu" gazların birkaç dakika içerisinde tüm kente yayılmaya başladığını söylüyor.
Saddam Hüseyin'in 16 Mart 1988'de Halepçe'de düzenlediği kimyasal saldırı binlerce insanın ölümüne neden olurken, görüntüler 30 yıl sonra bile insanlığın içini hala ilk günkü gibi acıtıyor..
İşte o gün binlerce insan Saddam Hüseyin ve ekibi yüzünden canından olmuştu. Çoğu kadın, çocuk ve yaşlı kişilerden oluşuyordu. 30 yıl geçmesine rağmen o günün acısını hala yürekleri dağlıyor.
Katliamdan sonra olay yerine ilk varan Sınır Tanımayan Doktorlar ekibi, hardal gazı kullanıldığını teyit etti. Belçikalı ve Hollandalı doktorlardan oluşan bu ekip, kullanılan zehirler arasında muhtemelen siyanür de olduğunu bildirdi.
Irak'ta 2003 yılında devrilen Saddam Hüseyin, Kürtlere karşı yürüttüğü Enfal Hareketi kapsamında 180 bin kişinin ölümünden sorumlu tutularak yargılandı.
Ancak başka bir hükümden aldığı idam cezasıyla 2006'da asıldı. Ölümünün ardından ise Kürtlere karşı "soykırım" uygulamaktan yargılandığı davada suçlu bulundu.
Saddam cezasını geçte olsa asılarak aldı.
Bir yazarın anlatımıyla Elma kokusuna koşan çocuklar
Elma kokusunu sever misiniz? Ya da şöyle sorayım.Hiç elma yerken aslında boğazınızda bir yanma hissettiniz mi?...Hayır mı? O halde size bir olay anlatayım..
Bundan tam 30 yıl önce,16 Mart 1988 sabahı, elma kokusuyla uyandı Halepçe'liler. Sevinçle mutfağa yöneldiler önce.Kokunun mutfaktan gelmediğini görünce camlarını açtılar.Baktılar ki koku dışarıdan daha çok hissediliyor,hemen dışarı akın ettiler merak ve heyecanla. Çıktıklarında gördüler ki herkes aynı merak ve heyecanla dışarı çıkmış.Hızlı hızlı yürümeye başladılar;kokunun kaynağını aramaya başladılar.Gittikçe şiddetlendi elma kokusu.Ama bir yandan da derilerinde bir yanma hissettiler sanki. Aldırmadılar ve yürümeye devam ettiler.Bu sefer daha hızlı…koşmaya başladı birçoğu. Ancak zamanla o yanma gittikçe şiddetlendi.Koşuyorlardı; ama yanıyorlardı da. Bu sefer de dönüp eve doğru koşmaya başladılar. Yanma iyice artıyordu .Zamanla derilerinin morarmaya ve büzülmeye başladığını gördüler korkuyla. Bir an önce suya ulaşmalılardı. Kendilerini can havliyle suya attıklarında ise bedenleri kavruldu bu sefer, asit dolu bir havuza girmişler gibi. Artık ölmüşlerdi, ölümün nereden geldiğini anlayamadan. Yanarak ölmüşlerdi,ü stelik ateşsiz ve dumansızdı bu yanma… çığlıklarla…bağırışlarla… çağırışlarla… Bir avuç kül oluvermişlerdi aniden,ne olduğunu anlayamadan…
İçiniz ürperdi değil mi?
Allah bir daha böyle acılar yaşatmasın hiçbir millete....