1. Kutup: SAVAŞA HAYIRBARIŞ HEMEN ŞİMDİ
2. Kutup: BARIŞA HAYIRSAVAŞ HEMEN ŞİMDİ
(23 Mayıs 2016 -17 ve 18 bu gün bu makalemiz yayınlandı. Ve malesef iyilerin az çalışmasıyla dünya 12 ay sonra aynı kötülük kutbunda seyrediyor! )
İnsanoğlu yaratıldığı günden beri ciddi bir imtihan ile karşı karşıyadır. Biri "Savaşa hayır, barış hemen şimdi!" ve diğeri "Barışa hayır savaş hemen şimdi!" Yani birincisi muhabbet, merhamet, fazilet, sadakat ve tövbekar Adem'i cenah, diğeri kin, nefret, isyankar küfrü inadi Şeytan'i olan cephedir.Dünya her dem bu iki kutbun karşılıklı mücadele meydanıdır!
Sevgili dostlar! Şu anda yeryüzü ve ekser dünya devletleri, çift kutuplu bir dünyanın uçlarıyla manevi ve kimyasal olarak en zıt ve uzak ve kökleriyle/kökenleriyle tamamen farklı da olsalar, bir diğeriyle komşuluk noktasında, maddi ve fiziki olarak bitişik ve hatta birleşik bir durumdalar. Yani bizatihi yer küresi dediğimiz arz denilen “Ahretin mezraası olan Dünya” Kuzey ve Güney Kutbu olarak iki farklı istikametin, meteorolojik; dondurucu soğuk ve sıcak yakıcı, farklı coğrafya ve iklimle farklı yaşam alanları olarak bir diğerine alternatiflerdir.
Cenabı Hak(cc) Bizler İslam Ümmetini bile “Sizi (her türlü aşırı uçuktan/uçlu olmaktan uzak) vasat bir ümmet kıldık." [Bakara 143] buyurmaktadır. Belki de Efendimiz(as) bu her iki kutbun kutup uçlarındaki zararlı duruma kıyasla, maddi ve manevi âlemi tarif ederek “İşlerin en hayırlısı devamlı/dengeli vasat/ortanca olanıdır.” (Beyhaki) buyurmaktadır.
Bu artı(+) ve(-) eksi durumların bazen yer değiştirerek dengeleri sarsma ve sağlama durumlarıyla; siyasi ve sosyal noktalarda yine bir benzeri olarak iki farklı alan ve algının alternatiflerini sergiler. İşte bu kutuplardan biri: Âdem’i, İnsan’i, İman’i, İslam’i… olan kutuptur ki daha önce izah ettiğimiz gibi “Gerçek Barış ve Huzur; Kul’un Rabbi ile Barışmasıdır.” Önemine binaen bu konu ile ilgili bir kısım Ayetleri tekrar verecek olursak:
Allah(cc) A’raf Suresinde 7/2-29 arası Ayetlerde Şöyle Beyan Buyurur:
2–“(O Kur’an/Vahiy:) Sana indirilen bir Kitap’tır. Onunla ‘insanları’ uyarman ve inananlara öğüt (vermen) hususunda göğsünde bir sıkıntı olmasın.”
3–“(Ey insanlar) Rabbinizden, size indirilene uyun ve O'ndan başka (ilahlara, şeytanlara, aldatıcı olan…) dostlara uymayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!”
4–“Nice kentler helak ettik. Gece yatarlarken yahut gündüz uyurlarken, azabımız onlara geliverdi.”
5–“Azabımız onlara geldiğinde "Biz gerçekten zalimlermişiz!" demelerinden başka yalvarışları kalmadı.”
6–“Kendilerine elçi gönderilmiş olanlara da soracağız, gönderilen elçilere de soracağız.”
7–“Ve elbette onlara, olan-biten her şeyi bir bilgi ile anlatacağız; çünkü biz onlardan uzak değiliz.”
8–“O gün (amelleri tartacak) terazi haktır. Kimin (sevap) tartıları ağır gelirse, işte onlar kurtulanlardır.”
9–“Kimin (sevap) tartıları hafif gelirse, işte onlar da ayetlerimize (inkâr, uymama, hafife alma ve dünyevi işlerine alet ederek) haksızlık etmelerinden ötürü kendilerini ziyana sokanlardır.”
10–“Doğrusu Biz sizi yeryüzünde, yerleştirdik, orada size geçimlikler verdik; ne kadar da az şükrediyorsunuz! ”
11–“Sizi yarattık, sonra size biçim verdik, sonra da meleklere: "Âdem'e secde edin" dedik; hepsi secde ettiler, yalnız İblis, secde edenlerden olmadı.”
12–(Allah) buyurdu: "Sana emrettiğim zaman, seni secde etmekten alıkoyan nedir?" (İblis): "Ben, dedi, ondan ha-yırlıyım; beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın."
13–(Allah) buyurdu: "Öyleyse oradan in, orada büyüklük taslamak senin haddin değildir. Çık, çünkü sen aşağılıklardansın."
14–(İblis) dedi: (Bari) bana (insanların) tekrar diriltilecekleri güne kadar süre ver."
15–(Allah) buyurdu: "Haydi sen süre verilmişlerdensin." 16–Öyleyse, dedi, beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onlar(ı saptırmak) için senin doğru yolunun üstüne oturacağım."
17–Sonra (onların) önlerinden arkalarından, sağlarından sollarından onlara sokulacağım ve sen, çoklarını şükredenlerden, bulmayacaksın."
18–(Allah) buyurdu: "Haydi, sen, yerilmiş ve kovulmuş olarak oradan çık. And olsun ki, onlardan sana kim uyarsa, (bilin ki) sizin hepinizden (derleyip) cehennemi doldura-cağım."
19–(Sonra Allah, Âdem'e hitap etti): "Ey Âdem! Sen ve eşin cennette durun, dilediğiniz yerden yiyin; fakat şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz!"
20–“Derken onların, kendilerinden gizli kalan çirkin yerlerini kendilerine göstermek için onlara fısıldadı: "Rabbiniz, başka bir sebepten dolayı değil, sırf ikiniz de birer melek ya da ebedî kalıcılardan olursunuz diye sizi şu ağaçtan men etti." dedi.
21-Ve onlara: "Elbette ben size öğüt verenlerdenim." diye de yemin etti.
22–“Böylece onları aldatarak aşağı (günahlara, hatalara, harama…) sarkıttı (önceki mevkilerinden indirdi). Ağacı(n meyvesini) tadınca, çirkin yerleri kendilerine göründü ve cennet yapraklarını üst üste yamayıp üzerlerini örtmeğe başladılar. Rableri onlara seslendi: "Ben sizi o ağaçtan men etmedim mi ve şeytan size apaçık düşmandır, demedim mi?"
23–Dediler ki: "Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik, eğer bizi bağışlamaz ve bize rahmetinle muamele etmez-sen muhakkak ziyana uğrayacaklardan oluruz!"
24–(Allah) buyurdu: "Birbirinize düşman olarak inin, sizin yeryüzünde bir süreye kadar kalıp geçinmeniz gerekmektedir."
25–Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve yine oradan (dirilip) çıkarılacaksınız!" dedi.
26–Ey Âdemoğulları, size çirkin yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise indirdik. Hayırlı olan, takva elbisesidir. İşte bu(nlar), Allah'ın ayetlerindendir, belki düşünüp öğüt alırlar.”
27–“Ey Âdemoğulları. Şeytan, ana babanızı, çirkin yerlerini onlara göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi, sizi de (şaşırtıp) bir belaya düşürmesin! Çünkü o ve kabilesi, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Biz, şeytanları, inanmayanların dostu yaptık.
28–Onlar bir kötülük yaptıkları zaman: "Babalarımızı bu yolda bulduk, bunu bize Allah emretti." derler. De ki: "Allah kötülüğü emretmez. Allah'a karşı bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?"
29–De ki: "Rabbim bana adaleti emretti. Her mescitte yüzünüzü O'na doğrultun ve dini yalnız kendisine has kılarak O'na yalvarın. İlkin sizi yarattığı gibi yine O'na döneceksiniz."
Âdem/İnsan’ın Allah’a İmanı: Hz. Âdem’(as) ile Hz. Havva’nın Rab’lerine karşı tövbe etmeleri, bağışlanma olan ilk Kul ile Rablerinin barışmaları en önemli noktadır. Şeytandan olan en farklı, üstün taraf ve ayrıcalıklı merkez noktası, günahta ısrar etmeden yani Allah’(cc)a karşı isyandan, savaşmaktan vazgeçip, tövbe ile hatadan, isyandan, Rabbi’ne karşı gelmekten geri dönüp, bağışlanma dileyerek, tabiri caiz ise barışmak başarılarıdır. .......