Her gün insan avına çıkan bu gaddar katiller!
Emin olun, adı Habil olsa bile Kabil'ler.
Devrilen kutsal hayattır, söndürülen kandiller...
Ne adalet tanır ne hak-hukuk şu cühela nesiller!
Şu meydanı savaş bilmem umum harb-ı cihan mı?
Demokrasi denen tuzak, insanlığa zindan mı?
Her ferdi boğan zülumat toplumsal bir tufan mı?
Ne adalet tanır ne hak-hukuk şu cühela kâfir’ler.
Gökyüzü kan kusuyor, kan kokuyor dağ-sahiller.
Yalnız hainler değil, sesiz şeytanlar dahiller.
Bu şiddetten ne deliler kurtulur ne akiller…
Ne adalet tanır, ne hak-hukuk şu cühela reziller!
Hele insan, bir an bile zalim olmaya dursun!
Her gün o zalimleri ya kurt ya sırtlan… bulursun!
Şu alçak yalakalar, nadana hürmet buyursun(!).
Ne adalet tanır, ne hak-hukuk şu cühela hâkim’ler!
Oturulan meclis mescit, edilen yemin değil.
Okunan sala sünnet, yasa ayet, hadis değil.
Adı insan, lakin din'ı felsefe, İslam değil.
Ne adalet tanır ne hak-hukuk şu cühela vekiller!
Dinarlık gericilikmiş, hak savunmak muharref,
Zulüm işlenir, insanlığın paftasında gergef,
Kurban olduğum Kur’an yalnız mı kaldın maalesef!
Ne adalet tanır ne hak-hukuk şu cühela âlim’ler(!).
Bir söz söylemek gerekirse bari tevhit olsa ..?
Son pişmanlık fayda vermez, renkler sararıp solsa,
İsrafil sur’u üflerken, an gelip zaman dolsa…
Ne adalet tanır ne hak-hukuk şu cühela sefiller!
Her gün insan avına çıkan bu gaddar katiller!
Emin olun, adı Habil olsa bile Kabil'ler.
Devrilen kutsal hayattır, söndürülen kandiller...
Ne adalet tanır ne hak-hukuk şu cühela cahiller!...