İSLAM TARİHİ BOYUNCA SALGIN HASTALIKLAR VE AFETLERE KARŞI MÜCADELE! -1-
Rakamsal olarak çok sayıda insanın hayatını kaybetmesine sebep olan salgın ve yaygın amansız hastalıklar ve ilahi afetler Cehalet Asrından artarak İslam tarihinin henüz ilk dönemlerinde de çok ciddi boyutlara varmıştı.
Bilhassa salgın vaziyeti alan bir deri hastalığı "taun" denilen hastalık farklı zaman ve zeminlerde çok önemli düzeyde yaygın olarak can ve mal kaybına yol açmıştı. Tarih boyu olduğu ve bundan sonrada olabileceği gibi, o zamanlar yine ehli iman olanlar Allahın ceza verici, uyarıcı veya tekamül edici tekvini kanun, kural ve gazabından yine Allahın rahmetine, mağfiretine, merhametine sığınmışlardı.
İlahi musibet ve belalar; günümüz gaflet ve dalalet tabirince "Doğal Afetlerin" ilahî bir cezalandırma olduğu yönündeki iddiaları o zamanlarda vardı. Elbette ki bu iddialar büsbütün; sadece bu dünya için ve hemencecik her zaman için doğru değilse bile tamamına karşı çıkılmaz. Nihayet Rabbimiz "miskali zerre hayır ve şerrin karşılıksız kalmayacağını"( Zilzal; 7-8) apaçık bir şekilde Kur'an-ı Kerim'de bildirmektedir.
Aslında yaratıldığı günden itibaren insanlık zelzele, kasırga, çığ, arzi ve semavi afetler şimşek, dolu, heyelan, sel baskını, yangın, bulaşıcı yaygın hastalık, çekirge istilası gibi daha nice musibet, bela ve felaketler yaşamıştır.
Bu gibi bölgesel veya evrensel olayların ciddi oranlarda insanlık açısından ve bilhassa kısmen veya tamamen/tümden ekolojik dengeyi sarsıcı veya değişimi, gelişimi bakımından sonuç olarak, can ve mal kaybına sebebiyet verdiği bilinmektedir.
Yine diyebiliriz ki bilinen yazılı ve sözlü dünya tarihinin ta baştan beri akışından günümüze kadar önemli ibret verici olaylar, nesilden nesile unutulmayan destanların çağımıza kadar gelmesinde bu gibi olayların önemli etkilere sahip olduğu bilinen ve kabul edilen bir gerçektir.
Meydana gelen bu acı ve elim olaylar karşısında ve sonucunda ki can ve mal kaybında insanın su-ı zan ve cüzi ihtiyarisi ile ihmâli olabileceği etkenleri de unutmamak gerekir.
Kainatın Efendisinin(sav) “Deveni bağla, sonra Allah'a tevekkül et” (Tirmizî, “Kıyame”, 60) kıymetli ifadeleri hayat boyu bizim kanun, kural ve prensibimiz olarak fiiliyatta kabul görse, bu kayıpların, savaşların, meydana gelen her türlü yıkım ve zararlı sonuçların, bela ve musibetetlerin azalacağı ehli ilim, irfan ve ehli kemalatın yüksek tecrübeleri ile önemli birer kanattir.
Kasıtlı veya ihmalkârlığın sonucunda meydana gelen istikrarsızlık, istismar ve haksız rekabet veya icbari sebepler neticesinde elde edilen kazanç için yapılan nice bireysel, örgütsel, toplumsal ve ülkesel hatta küresel kültürel, ekonomik, ekolojik, biyolojik, siyasi, ticari yanlışlar ise başlı başına izah edilmesi gereken zincirleme problemlerdir.
(Devam edecek...)