İğneden ipliğe her bir şeyin arttığı günlerde ekonomik sıkıntıların daha da hissedilmeye başlandığı bu zamanda raporlar hazırlanmaya başlandı. Raporların ne getireceğini zaman gösterirken fiyat artışlarının önüne geçilemiyor. Bir gün sonra bile fiyatlar değişirken herkesin aklı karışmış durumda. Bunun en bariz örneği araba piyasasında kendini gösteriyor. Döviz arttıkça sıfır fiyatları artıyor. Sıfır fiyatları arttıkça da ikinci el fiyatları artıyor.
Eskiden arabası olanları parmakla gösterirlerdi. İlk zamanlarda okuma yazma bilenleri daha sonra üniversite mezunlarını parmakla gösterirdi bu toplum. Daha sonra arabası olanları en sonunda da lüks arabası olanları parmaklar göstermeye başladı. Şimdi parmaklar hiçbir yöne dönmüyor artık. Çünkü hemen hemen her kapının önünde 1 araba bulunuyor. Bazen 2 hatta 3 araba olan kapılarda var. Bunlar nasıl alınıyor bilinmez ama bu gerçeği herkes görüyor.
Dövizin artışıyla birlikte araba piyasayı uçmuş durumda. Normal bir markanın biraz lüks arabası yarım milyon liraya satılmaya başlandı. Aynı araba yurt dışında 4/1 oranında satılırken gelişmekte olan bir ülke olan Türkiye’de nasıl olurda bu kadar yüksek rakamlara satılır. İşin ilginç tarafı da alıcı buluyor o rakamlara. İnsan arabanın fiyatına mı şaşırsın yoksa satın alınmasına mı?
Piyasadaki satışa hazır yeni otomobil sayısı düşük, üretim sınırlı, taşımacılık bedelleri almış başını gitmiş. İthal araçlarda teslim süreleri 2 - 3 ayı bulabiliyor. Firmaların bu aşamada düşük kurdan kaparo toplayıp, kesin satışı yüksek kurdan satış yapma ihtimali yüksek. Faizlerin de düşmeyeceği merkez bankasının açıklamalarından belli oldu. Dikkat etmek lazım. Çünkü çoğu firma anahtar teslim günündeki kuru dikkate alıyor. Durduk yerde hem kurdan, hem faizden içeride bir sıkıntı çıkması ihtimaldir.
Nereden Çıktı Bu Çılgınlık?
Nüfusun yarısından fazlasının asgari ücretle çalıştığı memlekette insanların bu kadar pahalı arabaları binmesine akıl sır erdirilemiyor. Kredi çekilip araba alınıyorsa o daha kötü bana göre. Bunun ceremesi ilerleyen dönemlerde tüm kesimler tarafından çekilecektir. İşler daha da kötüye gidildiğinde dönüş kolay olmayacaktır. Bu kadar çılgınca bir toplum haline nasıl gelindi. Adım başında açılan AVM’ler, hemen verilen ve hiç düşünülmeden alınan kredi kartları, sırf gösteriş için alınan evler, lüx araba sevdası, en son model telefon kullanma hastalığı gibi nedenler başı çekiyor bu çılgınlığın. Bunlar sadece toplum gözünde görünenler. Umarım bu düşündüklerimiz kısa sürede olmaz.
Aslında bu olanlardan çok olacakları düşünmeyi bende uzun süre önce bıraktım. Eskiden herkes gibi bende üzülürdüm. Bıraktım artık bende. Hatayı görmeden doğru yolu bulmak zorlaştı artık. Onlar düşünsün artık başına ne geleceğini.