Çoğumuz o meşhur bin atlı şiirini biliriz. Hani,
Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik
Diye başlayan şiiri. Evet, o şiirde çocukların şen oluşu kısmı aklıma geldi. Güneş güler yüzünü göstermiş ve kendilerini sokağa ve parklara atan çocuklar aynen bin atlı şiirinde olduğu gibi şen ve neşeliydiler.
Keşke hayat gerçekten de öyle olsa. Çocuklar her zaman şen ve neşeli olsa. Düşünün onlar bu dünyaya günahsız birer melek gibi geliyorlar. Mutluluk ve güler yüz ile şen olma duygusundan başka bir şey yok düşüncelerinde.
Fakat ne acı ki onları hayata başlatan biz ebeveynler, çocukların güzelim dünyalarını biz ebeveynler mahvediyoruz. Bu dünyaya bir melek kadar temiz gelen çocukları geleceğe hazırlarken o melek hallerinden eser bırakmıyor onları birer şeytan haline yine biz ebeveynler getiriyoruz.
Kimse çocuğunun bir şeytan olmasını istemez elbette, kime sorsanız ben elimden geleni yapıyorum, fakat çocuğun içinde var gibi bir bahane ile kendilerini savunuyorlar. Fakat durum hiçte öyle değil.
Maalesef biz çocuklarımızı eğitirken onların olası bir mızmızlanması durumunda hemen vazgeçip onları öyle kabul etmemiz gerektiği düşüncesine geçiyoruz. Hâlbuki durum hiçte öyle değil. Eğitim onların her yaşında olması gereken bir konu.
Bizler eğitimlerini sabır ve anlayışla tam bir toplum breyi olmaları konusunda sağlamalıyız. Çocuğum mızmızlanması durumunda biraz dinlenmeli ve yeniden onların yararına olan konularda eğitimlerimize devam etmeliyiz. Aksi takdirde çocukların şenliği, yerini kocaman bir şeytana dönüştürmesi kaçınılmaz bir durum olur…