Bir yılan hikâyesine dönüştü Metrobüs olayı. Hiçbir alt yapı fizibilite çalışması yapılmadan başlanan projenin ortasına gelindiğinde tartışmalarda kendiliğinden başladı. Kimisi olmaz dedi. Kimisi siz anlamıyorsunuz biz daha iyi biliyoruz dedi. Kısacası tartışmalar konuda uzman olsun olmasın herkesin ağzına adeta sakız oldu.
Bir önceki başkan döneminde alt ve üst yapısı tamamlanan Metrobüs çalışmasının deneme sürüşünde kimileri Metrobüs rahat hareket etti diyenler oldu. E tabi bu test gece sakin saatlerde yapılınca olumlu bir izlenim verdi.
Fakat sabah saatlerinde bunun bir işe yaramayacağı belli olunca bu defa da şehir içinde sıkıntılar olduğu ve otobüsün dönüşünü tamamlayamayacağı söylendi. Velhasıl 35 milyon TL'lik proje adeta toprak oldu.
Yönetim değişti ve Şanlıurfa'da bu defa metrobüs projesinin iptal edileceği gündeme geldi. Daha doğrusu söylentileri gündeme düştü. Kimisi proje iptal edilecek derken kimisi de, hattın Osmanbey kampüsüne çekileceğini söyledi. Birde buna ek olarak kimileri ise trambüsün kısaltılacağını söyledi.
İşte tamda bu doğrultuda geçtiğimiz gün büyükşehir belediye başkanı Zeynel Abidin Beyazgül'ün görevi devralmasının ardından 100 günlük çalışmalarını basına anlattığı toplantıda trambüs sorusu kendilerine soruldu.
Herkesin bir yorum yaptığı toplantıda trambüsün kısaltılacağı konusundaki iddialar doğruluk payını göğüsledi. Olmayacak şey olacak ve trambüsler yani toplu taşımada bir defada daha çok insan taşıması hedeflenen trambüsler bu kez de şu anda mevcut şehir içi yolcu taşımacılığı yapan körüklü otobüslere benzeyecek.
Yani iki kere iki elde var körüklü. Bu olay bana ağa ile kâhyasının bir meselesini hatırlattı. Ağa bir gün kâhyası ile birlikte şehir merkezine doğru atlı arabasıyla yola çıkmış. Yolda giden ağanın aklına bir hinlik gelmiş. Ve kâhyasına yol kenarında bulunan tezeği işaret ederek şöyle demiş; kâhya şu yol kenarında bulunan tezeği yersen eğer sana bu atı arabayı ve tüm malzemesini vereceğim. Diyince kâhyada hemen oracıkta arabadan inerek o tezeği yemiş.
Ağa bu sözünde durmak zorunda hemen at, araba ve malzemeleri kâhyaya vermiş. Tabi bu olay kâhyanın çok zoruna gitmiş. Neyse şehre varmışlar ve alışverişlerini yapıp tamamladıktan sonra akşamüstü köye doğru yola çıkmaya karar verdikleri anda kâhya ağasına ağam ben bu gece şehirde işim var kalabilir miyim diye sorunca ağası ise tabi ki kalabilirsin demiş. Bu defa kâhya atı ve arabayı almış ağa hemen, kâhya sen ne yapıyorsun arabayı ve atı nereye götürüyorsun diye sorunca ağa bunları sen bana vermedin mi bunlar benim diyince ağa ise mağduriyetle bana arabayı geri sat demiş.
Kâhya ise bulmuş fırsatı kaçırır mı? Olur diye cevap vermiş. Ağa kaça satarsın sen bana bunları diye sorunca kâhya ise çok değil ağam aldığım fiyata satabilirim demiş. Ve yol kenarında bulunan tezeği işaret etmiş. Ağa ise bakmış çare yok mecburen o tezeği yemek zorunda kalmış. Atı arabayı ve malzemeleri tekrar alan ağa yola çıkınca kâhya hemen girivermiş ağam ben vazgeçtim şehirde kalmaktan sonra yine gelirim diyerek arabaya atlamış ve ağa ile birlikte yola düşmüşler.
Yolda giderken kâhyayı bir gülme tutmuş. Ağa neden gülüyorsun kâhya diye sorunca ise kâhya kendisine şunu söylemiş. Ağam biz yola çıktığımız zaman bu at araba ve malzemeler kimindi? Ağa ise yol çıktığımız zaman benimdi. Diyince bu kez de kâhya peki at araba ve malzemeler şimdi kimin? diye sorunca şimdide benim demiş ağa. Bu kez kâhya son sözü söylemiş o zaman biz o tezekleri neden yedik?
Evet, şimdi bu kıssadan bende sormak istiyorum büyük bir heyecanla başlanan metrobüs projesinde toprağa milyonlar gömüldü ve şimdi ise metrobüslerin kısaltılması gündeme geldi. Zaten mevcut körüklüler vardı. O zaman biz bu trambüsü neden getirdik?