Geçtiğimiz yıl yaşanan pamuk hasadı ve aniden bastıran yağışlar bu yıl çiftçinin gözünü pekte korkutmamışa benziyor. Ya da çiftçi bu geçtiğimiz yılki yağışlar olmaz diye düşünüyordur. Fakat mevsimlerin adaleti olmuyor.
Geçtiğimiz yıl, valiliğe gönderilen bir dilekçe dikkatimi çekti. Bu dilekçede işlerinin ters gittiğini ve hasadını tamamlayamadığını belirten çiftçi zarar ettiğini ve devletin kendisine define bulmak için kazı izni vermesini istiyor. Birde not düşmüştü, bulacağı definenin devlet ile yarı yarıya paylaşacağına dair.
Evet, böylesine tirajı komik fakat olası bir doğal afet karşısında zararını kendi yöntemleri ile kapatmak isteyen çiftçilerimiz de oldu. Ne diyelim en azından izin istedi ve bulacağı ganimetin yarısını devlet ile paylaşacağını söyledi gariban çiftçimiz.
Aslında burada asıl önemli olan bilinçli bir ziraat uygulaması ve tarım olayı. Yani bana göre bir çiftçi ekimini yaptıktan sonra olası doğal afetlere karşı TARSİM yani tarım sigortası yaptırabilir ve olası bir afetin ardından zararını rahatlıkla karşılayabilir.
Bu ve benzeri imkânlar çiftçilerimizin uzun yıllardan beri hizmetine sunulmuş ve bilinçli olan birçok çiftçi TARSİM'den faydalanmıştır. Çiftçilik adeta kumara benziyor. Ürünün kaliteli olup olmadığı ya da ürünün istenilen seviyede çıkıp çıkmadığı, tarım zararlıları, kuraklık gibi her türlü afet çiftçiliğin riskleri arasında yer alıyor.
Oysaki bu riskleri bertaraf etmek ve saydığımız tüm bu olayları geride bırakmak için sadece bir sigorta şirketine giderek poliçe yaptırmak yeterli. Bütün bu saydığımız zararların hemen hepsini atlatmak ve daha güvenli bir tarım, daha kaygısız ve risksiz bir tarım yapmak mümkün.