Değerli okuyucularım bugünde yeni bir konu için buradayım. Yeni konular ve yeni gelişmelerle bir arada olmanın keyfi içindeyim. Sizlere her yazdığım bir köşe yazısı beni ayrı bir şekilde heyecanlandırmaktadır. Köşe yazılarımı yazarken hem biraz daha mutlu oluyorum, hem sizlerle düşüncelerimi ve fikirlerimi paylaşıyor olmaktan büyük bir onur duyuyorum. İşte şimdi bu günkü konumuza gelelim. Kimi seveceğimize dikkat edelim ve severken aceleci davranmayalım. Burada yaşadığım ortam gereği olsun, tecrübelerim olsun, sevgi hakkında şuana kadar edinmiş olduğum bilgilerimi size anlatmaya başlıyorum.
Sevmek anlamaktır, sevmek ve sevgiyi istikrarlı yaşamaktır. Bazen sadece sevmek karşımızdakini anlamamıza yetmeyebilir. Değişkenliklerin fazla olduğu bir denklem ve insanlar bu denklemi kurmak ve çözümlemek için yüz yılardır uğraşırlar ve uğraşmaya da devam etmektedirler. İlişki insan değişkeninden ötürü karmaşık ve anlaşılması zordur. Sevgi bu tüm etkenlere karşı dilsiz sağır ve kördür; neden diye soracak olursanız insanoğlu o kadar tez canlı ki bir varlıktır ki sevdi mi, ona kanı ısındı mı, gözü hiç bir şey görmez ve hiç bir şey duymaz hani şöyle bir laf vardır ya körü körü kürüne bağlanmak. Bu o an sevdiğimiz kişinin bütün kusurlarını görmezden gelmemize neden olur.
Belki zaman geçtikçe sevgi bittiğinde bu kusurları yâda sevdiğin kişide hoşlanmadığın bütün huylarını tek tek görmeye başlarısın. İşte o an fırtınalar kopmaya başlar. İçinizden diyorsunuzdur sevgi bitter mi hiç? Evet biter nasıl ki nefret zamanla sevgiye dönüyorsa sevgide zamanla nefrete dönebilir. Evet şimdi toparlayacak olursam hem severken hem de nefret ederken asla acele etmemek lazım. İleride karmaşık duygulara girmemek için daha doğrusu kimseyi hayal kırıklığına uğratmadan hem ilişkilerimizi hem de kimi sevdiğimize dikkat edelim ve adımlarımızı ona göre adımlarımızı atarak yol alalım.