Havası sıcak doğası sıcak, insanı sıcak kısacası sımsıcak bir Şanlıurfa da yaşıyoruz. Bu ir gerçek. Fakat işin kötü tarafı sıcakların halen insanları bunaltarak devam etmesi, İstanbul'da bulunan birçok insan şu anda adeta kış mevsimini yaşıyoruz derken bizler ise halen klimaların düğmesinden parmaklarımızı kaldıramadık.
Kimisi buna küresel ısınma diyor* kimisi mevsimlerin her yıl farklı bir şekilde boyut değiştirmesi diyor birçok insan kulaktan dolma bilgileri paylaşarak farklı bir gündem oluşturmaya çalışıyor. Kısacası her kafadan bir ses ve kimse bu sıcaklara bir isim bulamıyor.
Oysaki Şanlıurfa da insanların unuttukları bir olay var. Nedir bu olay. Sadece ve sadece bir buçuk mevsimin olduğu gerçeği, yani 300 gün yaz ve sadece 65 gün kış mevsimini yaşıyoruz. Yani kısacası dediğim gibi bir buçuk mevsim aralığında gidip geliyoruz.
Her defasında google'den Şanlıurfa için hava durumuna bakıyorum, sanki güneş bana inat etmiş habire köy yumurtası gibi Şanlıurfa'nın üzerinde seyrediyor. Sanki hiç kış olmayacakmış gibi. Oysaki diğer illerin birçoğunun üzerinde karabulutlar toplanmış ve habire yıldırımlar ve şimşek savaşları tabi bunun karşılığında muhteşem yağışlar.
Tabi buna isyan değil düşüncelerimiz hâşâ biz kullara düşmez bunun nedenini sorgulamak. Elbette ki takdir-i ilahidir bu sıcaklar. Fakat bizler kullar olarak ne kadar sığındık ki Yaradan'a? Bizler kulluk görevimizi yerine getirdik mi ? Muamma…
Fakat ha bire yüce Allah'tan bitmeyen isteklerimiz var. Hani istediklerimizde ilahi bir nur da yok. Ya onun cezasını ya da onun belasını istemekten başka. Eee bu da yüce makam senin istediğin hayır mı ki hemen kabul etsin… iste bir hayır dua ondan sonra tevekkül et Allah'a…. Ben şimdiden duamı edeyim de hayır olsum topluma. Allah'ım sen bu yaz sıcaklarını yaşattığın Şanlıurfalı kullarını cennetinle müjdele. Ne demişler hayır iste komşuna hayır gelsin başına…