Vaktimizi neye harcıyoruz; Sosyal medya mı? Hayır vaktimizi en fazla aşka harcıyoruz. Harcamak söyleyince akıllarımıza yanlış bir şeyler gelebilir ama hiçte öyle değil açıkçası, Aşka ayırdığımız zamanı karşılığında bize her şeyi öğretiyor, ne kazanıyoruz peki? Bizi kendimizden uzaklaştıran şey aşk sanki başka biri oluyoruz, bir romanı okurken kahramanın yerine biz bizi koymamız gibi bir şey, her şey çok farklı görünüyor değil mi? Öyle de zaten her şey başlangıçta kusursuz, toz pembe ya sonrasında biz her şeyin bir başlangıcı varsa sonu da vardır -maalesef ki öyle- hikaye ne kadar güzel başlarsa sonu o kadar kötü olur, beklenti denilen şey insana acı vermekten başka bir şey değil, kahramanımız -yani biz- hayal dünyasında yaşarken, başkent ilan ettiği şehrin bir zaman sonra başkasının eline geçmesini, yaşayıp görüyor…
İnsanı doğuran bahtiyarlık değil acılarıdır, insan acı çekmediği zaman yaşadığını fark eder insanı yaşama sürükleyen şey aşktır. Aşk hem hüzün hem bahtiyarlıktır her nefes alışımızda, her anımızda ardından sürüklendiğimiz, tüm hayatımızı ele geçiren, yön veren şey aşktır aslında..
Aslında hiçbir şey göründüğü kadar zavallı değildir. Kendimizi hiç düşünmeden rüzgarına kaptırdığımız insan canımızı çok yakabiliyor yaşattığı tüm mutlu şeyler açılan bir yaraya tuz bastırılması gibi acıdan önceki her şeyi unutturabiliyor. O farklı duygular o insanla kayboluyor, sonra bizde gidiyoruz kendimizden hani aşka başlarken başkası oluyorduk, aşktan vazgeçemiyoruz ama sevgili gittikten sonrada eskisi gibi kalamıyoruz değişim değişimi doğuruyor kitabı kaç defa okursan oku son farklı olmuyor. Ne mutlu hikayesi mutlu bitenlere…!