Siyaset bildiğimiz gibi bir bayrak yarışıdır. Bu bayrağı biri alır, bir süre sonra başkasına devreder. Ancak günümüzde siyasette koltuk, makam sevdası oldukça yoğundur.
Özellikle Ak Parti'nin içerisinde yerelde bir makamda bulunanlar, siyaset yaparken amaçlarının dava, hizmet olduğunun altını çizerler. Hatta koltuğa memlekete, partisine hizmet etmek için oturduklarını da belirtirler. Siyasetin bir bayrak işi olduğunu ve partisinin istediği zaman o bayrağı teslim edeceklerini ifade ederler.
Ak Parti'nin birlik beraberlik içinde olduğunu söyleyen yerel siyasetçiler, bize de birlik mesajı verirler.
Memleketin, ülkenin geleceği için birlik için Ak Parti'de olduğunu söylerler. Yani kısacası Ak Parti sayesinde koltuğa oturanlar, görevi bitene kadar kendisinden çok Ak Parti'yi över ve ön plana çıkarırlar. Bir süre sonra sarf edilen bu sözlerin havada kaldığını, birçok siyasetçinin kendini ön plana çıkarmaya çalıştığını görürüz. Çünkü birlik beraberliğin sembolü olarak gösterilen Ak Parti'nin içerisinde koltuk kavgasına tutuşanlar bir süre sonra ortaya çıkar.
Bu durumu Ak Parti Şanlıurfa ilçe belediye başkan adayları listesinin açıklanmasından hemen sonra gördük. Çünkü açıklanan listede kendisine yer verilmeyen belediye başkanları bırakın 'Yeni Adaylar Şanlıurfa'ya Hayırlı Olsun' demeyi, hiçbir yorum yapmadılar. Sadece bir ilçe adayı çıkıp kendisinin yerine listeye giren adayı destekleyeceğini açıkladı.
Liste açıklanır açıklanmaz, mevcut belediye başkanlarının kırgınlıkları da kamuoyuna yansıdı. Hatta bazı ilçelerde sürekli partisi için çalıştığını belirten başkanlar, kırgınlıklarını tepkiye dönüştürerek aynı gün içinde başka partiden aday olacakları açıklamasını yaptılar. Bu Başkanlar her ne kadar çıkıp Partisinin Genel Başkanı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hala saygı gösterdiklerini söyleseler de Erdoğan'ın bu hareketlerine çok kızacaklarını da biliyorlar. Çünkü zaten muhalefet partisi ile oy farkının az olduğu ilçede Ak Parti'nin oyları bölünecek, Ak Parti'nin bu ilçede seçimden çıkması bile riske girecek.
Öte yandan Şanlıurfa'ya gelirken kendisini karşılayan kalabalığın fotoğrafını sosyal medyada paylaşarak bir iki cümleyle mesaj veren başkanlar, her ne kadar başka partiden aday olmayacağını belirtseler de sonuçta Ak Parti'ye olan tepkilerini hissettiriyorlar.
Bir ilçe belediye başkanı Ak Parti içerisinde AKP'li vekillerin ve eski bakanların kendisine iftira attıklarını belirterek, siyaset yaptığı partinin karşısında duracağı mesajını da açık bir şekilde belirtiyor.
Bu durumda her zaman birliktelikten bahsedenler, partisini bir kenara atıyor ve kendi şahsını ön plana çıkarıyor.
Sadece Şanlıurfa'nın siyasetinde bunları görmekle sınırlı kalmıyoruz, Adıyaman'ın bir ilçesinde listeye giremeyen belediye başkanı da aynı şekilde siyaset bayrağını teslim etmek istemiyor, Ak Parti'den istifa ediyor.
İstifa eden bu başkan da daha önce Saadet Partisi'nden seçildiğini 1 yıl sonra Ak Parti'ye geçtiğini dile getiriyor. Bu durumu gözlemlediğimizde bile bu başkanın partisinin davasından çok koltuk davasını düşündüğünü sezebiliyoruz.
Şanlıurfa'da başkanların bu hareketlerini gören seçmen, bayrağı devralan adayların sözlerine nasıl itibar edecek, Ak Parti'ye nasıl oy verecek?
Ak Parti'nin treni sayesinde buraya kadar gelenler, şimdi içinde bulunduğu makamın emanet olduğunu unutmuş, kendisinin tapulu malıymış gibi davranıyorlar. Ve anlıyoruz ki bu da Ak Parti'nin içinde yoğun olarak yaşanıyor.