Dünyada Müslüman, geleneklerine bağlı, mazluma el uzatan, zalimin karşısında duran, komşusu açken tok yatmayan, her kim olursa olsun zor kalanlara kapısını açan bir millet olarak tanınıyoruz. Ama gel gör ki ortada bir sepet dolusu elma ve bu sepetin içinde bazı elmalar çürük. Bu çürük elmalar sepetteki diğer elmaları da bozarak o sepet dolusu elmaları değersiz kılıyor.
Şu anda yaşadığımız durum tam da bu örneğe benziyor. Toplumumuzun bir kısmı iyiliği, zorluğu kardeşliği unutuyor, şahsi menfaatleri ön plana çıkararak ve başkasının zor durumundan faydalanarak haksız kazanç elde ederek kısa yoldan zengin olma hırsına kapılıyor. İşte buna fırsatçılık deniliyor.
Soğan, patates gibi temel gıdalar üzerinden fırsatçılık yapanlar o kadar milletin bedduasını alırken, yine de akıllarını başlarına almadılar. Özellikle böyle zor günlerde vatandaşın cebine göz dikenler nereye varacaklarını sanıyorlar acaba? Hangi vicdan bunu kabul eder!
Biz toplum olarak yerli malı önemserken, genelde ithalin olmasını pek tercih etmeyiz. Bu konuda da yazdığımız haberlerle sürekli yerli malın önemine değinmiş, yerli dururken ithalden hayır gelmeyeceğini savunmuşuz. Yerli üreticinin, yerli esnafın, yerli çiftçinin kazanmasını hep savunduk. Ancak böyle durumlarda bizi toplum olarak yerli üretimden soğutanlar var. “Keşke daha fazla ithal olsaydı da bunlara fırsat verilmeseydi” demek zorunda bırakıyorlar bizi.
Dünyayı tehdit eden koronavirüs salgını nedeniyle birçok ülkede ticaret durma noktasına gelmiştir. Türkiye de birçok ülke ile ticaretini askıya aldığı için bazı malzemeler ülkeye giremiyor. Öte yandan en fazla ithalat yaptığımız ülkeler de ticareti askıya aldığı için stoktakiler kullanılıyor. Koronavirüs nedeniyle bazı malzemelere de fazla talep oluyor. Örneğin maske, kolonya, eldiven gibi.
Vatandaşlar koronavirüsten korunmak için bu malzemelere taleplerini artırırken, maske, kolonya ve eldiven fiyatları aniden 4-5 katına çıktı. Bunun yanında diğer malzemelerin de fiyatında yüksek bir artış oldu. Bu durum yasal olmamasına rağmen tek gerekçe ise koronavirüs olarak gösteriliyor.
Nerede kaldı dünyaya örnek bir millet olmamız? İnsanların zor durumundan faydalanarak farklı yol izleyenler sadece kendilerine değil toplumun tümüne zarar veriyorlar. Virüsün vermediği tahribatı bu fırsatçılar veriyor. Bu zor günde birbirimize daha fazla destek olmamız gerekirken, fırsatçılıkla haksız kazanç peşindeyiz.
Devletimiz ülkemizde salgının yayılmaması için uğraş verirken, bu dürüstlükten yoksun olan fırsatçılar bu durumda bile ek çalışmalar çıkarıyor. Bir taraftan ekipler temizlikle ilgili çalışmalar yaparken, öte yandan bu fırsatçıları denetlemekle uğraşacak. Dürüstlük insanın içinde olmalı. Böyle fırsatçılar oldukça düşmana gerek kalmaz!
Elbette bu zorluklar da geçer. Bu kadar kıymete binen malzemeler en ucuz malzemeler arasında yer alır. Tabi o zaman bunlara gerek kalmaz. Dost kara günde belli olurmuş. Biz de dostumuzu, düşmanımızı görmüş olduk.