Geçtiğimiz hafta Urfa'ya TBMM tarafından 'Şanlı' unvanının verilişinin 35. yıldönümü kutlandı. Bu kutlamaya aslında Şanlıurfalıların büyük ilgi göstermesi gerekirdi. Çünkü kurtuluş savaşı yıllarında Urfalılar, kendi çabalarıyla oluşturduğu milis güçlerle memleketi düşman işgalinden kurtarmış ve bu unvanı da alnının akıyla hak etmiştir. Yani bu gurur sonsuza kadar hatırlanmalı. Yeni nesil bu gururu unutmamalı. Urfa'ya 'Şanlı' unvanının verilmesinin yıl dönümü kutlamalarında sadece protokol değil, 7'den 70'e tüm Urfalılar katılmalı. Ancak olması gereken manzara yoktu. Kutlamalara vatandaşlar katılım göstermedi. Protokolde bile eksik çoktu.
Vatandaşların pek katılım göstermemesi, Vali Abdullah Erin'in de dikkatini çekmiş olacak ki konuşmasında sitem ettiği izlenimi verdi. O gün gururlanması gerekirken, sanki gördüğü manzaraya üzülmüştü Valimiz.
Vali Erin, konuşmasında da ekledi zaten. Bu tür kutlamalarda vatandaşların da yoğun bir ilginin göstermesini istediklerini belirtmişti. Bu konuda kurumların üzerine büyük görev düştüğünü, vatandaşlarla iç içe olması gerektiğini belirtmişti. Bana göre Vali Erin, sorunun nereden yaşandığını vatandaşların bu tür törenlere katılım göstermemesinin nedenini tam isabet etmiştir.
Şanlıurfa'da vatandaşların törenlere katılmamasının, devlet kurumlarıyla aralarında mesafe olmasının tek nedeni kurumlardaki görevlilerin tavırlarıdır. O koltuklarda oturan yetkililer, halka ne kadar yaklaşırsa halk da devlet kurumlarına o denli yaklaşır.
Kurum amirleri veya seçilmiş kişiler, sadece makam odası ve oturdukları koltuğu görev yeri olarak görürlerse, ilerideki zaman sürecinde hiçbir vatandaş, hiçbir etkinlikte yer almaz. Resmi mercilerde görev yapan herkesin görev yeri sadece kurumdaki duvarlar arasında değil, sokaklarda, caddelerde olmalıdır. Bir belediye başkanı, sadece seçim propagandası yaptığı süreçte değil, her zaman vatandaşlara misafir olmalı, ev sahibinin sofrasında oturmalı. Vatandaşların şikayet ve taleplerini sadece halk gününde değil, fırsat bulduğu her an dinlemeli.
Kentin en büyük amiri olan Vali bile mesainin bitmesinin ardından eve giderken, yolda 5-10 dakika durarak bir esnafla sohbet etmeli ya da dükkanlarının önünde iskemlede oturan ustaların bir çayını içmeli.
Tarihte isimleri unutulmayan ve halen vatandaşların gönlünde olan kişilerin hayatına baktığımız zaman görevlerinin çoğunu vatandaşlarla iç içe olarak yapmıştır. Vatandaşlar sürekli televizyon ekranlarını işgal eden isimleri değil, kendisine samimi bir selam veren kişileri asla unutmaz. Bu nedenle halkın gönlüne girmek samimiyetle olur, halkın devletiyle iç içe olmalarını sağlamak da samimi yöneticilerle olur.
Bu nedenle resmi bir törende vatandaşlar yer almıyorsa en büyük sorumlusu koltukları işgal eden yöneticilerdir.