'Lafla peynir gemisi yürümez' demiş atalarımız. Ama günümüzde insanlar ısrarla lafla peynir gemisini yürütmeye çalışıyorlar.
'Konuşmaya gelince mangalda kül bırakmamak' sözü de toplumumuzun profilini aslında anlatıyor. Son zamanlarda yaygınlaşan 'Klavye kahramanları' mesela...
Özellikle siyasette konuşmayı çok sever insanlarımız. Siyasetçilerin kendisi özellikle. Siyasetçilerimiz çıkar televizyonlara "Memleket için çalışmalar şöyle yapılsaydı daha güzel olurdu" sözlerini rahat bir şekilde ifade ederler. Ancak bu çalışmayı yapacak kadar yetki eline geçtiğinde susmayı tercih eder.
Bu kez yetkisi elinde alınan siyasetçi karşıdakine dönerek sayar sorunları. Çözüm önerileri sunar. Madem sorunları biliyorsun, çözümün nasıl olacağını da kestirebiliyorsun, o halde elinde yetki varken bunu neden yapmadın diye sorduğumuzda o da susma hakkını kullanır.
Özellikle baskı altında olan ülkeler saldırıya uğrayınca o ülkede yaşayan insanlar zor durumda yaşam mücadelesini verirken, sosyal medyadan hemen dökülür kelimeler... Yok o ülkeyi boykot edelim, yok onlarla iletişimimizi keselim gibi tavsiyeler.
Ortalık biraz yatışır, o olaylar unutulur, hayat yine eskisi gibi devam eder. Özellikle STK'larımız. Sadece Şanlıurfa'da 100'den fazla STK var ama birçok STK'yı sadece bazı olaylar gündemde yerini alınca meydanlarda görüyoruz. Çıkarlar birlik mesajı verirler, yaptığı açıklamalar dünyayı korkutan kelimeler olur ama bu olaylar iki gün sonra unutulur. Bir daha gündeme düşen bir olay olmayana kadar o birliktelik sağlanmaz.
Daha sonra çocuklar zor şartlarda yaşamak zorunda kalır, okul sıralarında olması gereken çocuklar buz gibi havada trafik ışıklarında mendil satar, bu durumu iyileştirmeye çalışan çıkmaz. Meydanda kahramanlık mesajları veren STK'ları sahada görenler olmaz.
Öte yandan konu siyaset olunca bilen bilmeyen herkes konuşur. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu saldırıya uğrayınca gündemde yer aldı ve yumruk atan şahsı savunmak için 800 avukat gövde gösterisi yaptı. Şimdi 5 yaşındaki çocuğa cinsel istismar suçu var gündemde. İnsanlar şimdi sosyal medyada o 800 avukatı arıyor suçsuz çocuğun hakkını savunmak için. Harbiden de ortada görünmüyorlar. Konu siyaset olmadığı için mi?
Belirttiğim gibi insanlar lafla kahraman gibi konuşuyorlar, icraata gelince sus pus. Bir televizyon kanalının muhabiri bu durumu netleştirmek için sokak röportajı yapıyor.
Muhabir yaşlı bir adamı durduruyor ve soruyor "Savaştan kaçarak ülkemize sığınan ama sokakta kalan bir aileye ihtiyacı olan birini evinize alır mıydınız?" diye.
Yaşlı adam, "Evet alırdım" cevabını veriyor. Muhabir bir genci gösteriyor ve onun bir aileye ihtiyacı olduğunu belirtiyor. Neye uğradığını şaşıran yaşlı adam, hemen bir bahane üretiyor ve cevap veriyor. "Alamam çünkü evim daha yapım aşamasında" diyor. Başka bir kadın ise önce alabileceğini söylüyor, sonra da evinin müsait olmadığını söylüyor. Yani onlarca kişiye bu soru soruluyor, önce olumlu cevap veriliyor, ardından yapacağı icraatı görünce olumsuz yanıt veriyor.
İşte toplumumuzun da en büyük sorunu budur. Konuşmaya gelince mangalda kül bırakmıyoruz, işin ciddiyetini görünce geri kaçıyoruz. Yani lafla peynir gemisini yürütmeye çalışıyoruz.