Büyük bir kasabaya bağlı 50 haneli bir köyün ağası, tarlasında çalışan işçilere sürekli hak ettiklerinden fazlasını verdiğini söyleyerek alın terine, emeğe saygısının olduğunu vurguluyor. Ancak işçilerin yaşadıkları evleri harabeye dönüşmüş, içinde oturulamaz hale gelmiştir. İşçiler bu sorunlarını ağaya iletmesi için kahyaya bildirirler.
Çiftliğe gelen kahyaya bir sıkıntının olup olmadığını sorar ağa. Kahya ise hiçbir sıkıntının olmadığını söyler. Tabi bu durum ağanın da hoşuna gider. Çünkü ağa sürekli sorunların dile getirilmesinden hoşlanmaz.
Az kaldı yapılacak, idare edin diye diye kış mevsimi gelir yağışlar başlar. Evleri su basan işçiler bu sorunla uğraşırken, her yıl ağanın yaptığı erzak, odun bağışı da artık yapılmaz. İşçilerin iyice moralleri bozulur. Kahya ise sürekli işçileri idare etmeye çalışıyor ve ağanın bu sorunlarla en kısa zamanda ilgileneceğini belirtiyor.
Söz konusu sorunlar devam ederken, ağa işçilerine bir müjde vereceğini duyuru ve işçilerin toplanmasını söyler. İşçiler haberi kahyadan duyunca çok sevinirler. Çünkü sorunlarının çözüme ulaşması zamanının geldiğini zannederler. Ancak ağa konuşmasına başlarken, işçiler adeta şok olur. Çünkü ağanın en büyük müjdesi köyde yaptığı halı sahadır.
İşçilerden biri kahyaya dönerek çocuklarının zaten gün boyu tarlada çalıştıklarını söylüyor. Halı sahada çocuklarının oynamaları için fırsat olmadığını belirtiyor. Her şeyden önce evlerinde yaşanan sorunların giderilmesi gerektiğini söylüyor. Kahyanın yaptığı açıklama yine aynı: “Ağa onları da yapacak.”
Gel zaman git zaman bir gün işçilerin sabrı tükenir ve sorunlarını kendileri ağaya iletmek için toplanırlar. Durumu öğrenen kahya hemen işçilerin yanına koşarak gelir. Kahya, ağanın yanında değil, işçilerin yanında olduğunu söyler. Kendilerinin sorunlarını ağaya aktaracağını söyler. Bunun için işçiler kahyaya süre verir.
Kahya ağayla konuşarak işçilerle görüşme sağlamasını söyler. Ağa randevu verdiği gün köyün kahvesinde işçilerle bir araya gelir. Vatandaşlar sorununu iletecekken ağanın konuşması bir türlü bitmez. Konuşmasının ardından ağa kahyaya dönerek işçilerin bir sorununun olup olmadığını sorar. İşçiler işte fırsat diyerek kahyanın iki dudağı arasında çıkacak olan kelimeleri dikkatlice dinler. Ancak kahyanın konuşması işçileri bir kez daha şoka uğratmıştır. Çünkü kahya, ağanın köye yaptırdığı halı saha ile ne kadar maliyetin harcandığını sormuş. Kimsenin kullanmadığı halı saha ile ilgili açıklamasıyla kendini öve öve bitiremediği ağanın konuşması sona ererken, kahya bir kez daha araya girerek, ağaya işçilerinin sorunlarıyla neden bu kadar ilgilendiğini sorar. İşçilerin yanında olduğunu söyleyen kahya, bırakın sorunları iletmesini, işçilerin konuşmasına bile fırsat vermez. Tabi bu durum ağanın çok hoşuna gider.
Temsili olan bu hikaye, şu ana kadar Şanlıurfa’nın hiçbir sorununu gündeme getirmeyerek, sadece belli bir kesimin sözcülüğünü yapmasına rağmen gazeteci sıfatını kendine layık görenler için yerinde bir örnektir. Gazeteci, menfaati olmadan bilgileri aktarmakla görevlidir. Bunu yapamıyorsanız ekrana çıktığınızda kimin sözcüsü olduğunuzu belirtin ve gazeteci olmadığınızı söyleyin!