Gün geçmiyor ki bizi sevindirecek bir haber alalım. Yüreğimizdeki acı tazeyken üzerine gelen bir başka haber bu acıları daha da büyütüyor. Bir yandan sürekli meydana gelen depremler, bir yandan dünyaya yayılan koronavirüs tehlikesine karşı endişe halinde olurken, öte yandan gözümüz kulağımız İdlib'de.
Her gün İdlib'den şehit haberi almayalım diye dua ederken, önceki gün acımasız hain saldırı sonucu onlarca askerimizin şehit olması bizi ciğerimizi bir kez daha yaktı. İlk kulaktan dolma bilgiler paylaşılırken, bu bilgilerin yalan olmasını istedik, inşallah bu bilgiler gerçek değildir diye dua ettik. Ama maalesef yapılan resmi açıklamaların bu acıyı doğrulaması yüreğimize bir hançer gibi saplandı.
Ortadoğu'da emperyalist devletlerin kirli oyunları bir kez daha gözler önüne serildi. Menfaat peşinde olup ülkelerinden uzak bölgeye gelerek kan dökülmesi için her şeyi yapan emperyalist devletlerin bir kez daha iki yüzlülüğünü gördük.
Rusya'nın Türk askerlerinin olmaması gereken yerdeydi açıklaması hainliklerini bir kez daha gösterdi. Çünkü Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, açıklamasında bölgedeki Rus yetkilileri ile koordine edilmesine rağmen bu saldırının gerçekleştirildiğini vurguladı. Yani Rusya saldırının muhaliflere yönelik yapıldığı mesajını vermeye çalışsa da saldırının direkt olarak Türk askerine yapıldığı apaçıktır.
Bölgede kan dökülmesini isteyen Emperyalist devletlerin insan hayatını düşünmediğini, tek korkularının Suriyelilerin Avrupa'ya göç etmeleri olduğu bilinen bir gerçektir. Zaten mülteciler Türkiye'de tutuluyor. Bu nedenle bölgede çözümün bir an önce gelmesi onların umurunda olmaz. Ta ki yoğun bir mülteci göçüyle karşı karşıya kalana kadar.
Bugün en fazla Suriyeli göçmeni Türkiye barındırıyor. En ağır yükü Türkiye'nin omuzladığı da iki yüzlü devletlerin umurunda değil. Bugün Avrupa'ya açılan kapıların açılması durumunda onların nasıl bir göçle karşı karşıya kalacağını Yunanistan sınırına akın eden mültecilere bakarak gördük zaten.
Avrupa'nın Türkiye'nin içinde olduğu durumunu daha iyi anlamak için sınır kapıları en kısa zamanda açılmalı. Madem Suriye'de barıştan yana değil, menfaat peşindeler, o halde gelen göçle kendileri uğraşsın. İdlib'den kaçarak Türkiye sınırında bekleyen Suriyelilerin de otobüslerle Yunanistan sınırına taşınmalı. Zaten büyük çoğunluğu Avrupa'ya gitmek isteyecektir.