Merhaba kıymetli okurlarım, bugün ki yazım toplumu derinden ilgilendiren, çok önemli temel taşı olan hukukla alakalı bir durumu sizinle paylaşacağım.
Toplumlar var olduğu günden bugüne, her zaman gerek yazılı gerekse yazısız hukuk kurallarına ihtiyaç duymuşlardır. Yani, toplumun noksansız bir şekilde belli kurallar içerisinde hayatını devam ettirmesi için gerekli olan belli başlı yaptırımlara başvurmuşlardır.
Amaç toplum düzenini sağlamak ve toplum içinde olası çıkabilecek huzursuzlukların önüne geçmektir.
Tabi ki de devlet yönetmek kolay değildir. Hele bide farklı milletleri bir arada yaşatmaya çalışan devletlerin işleri daha da zordur.
Toplum yapısı heterojen olan devlet yapılarında, karmaşık hukuk düzeni vardır.
Amaç farklı milletlerin bir arada yaşamasını sağlamaktır.
Ama temelde insan insandır, haksızlığın mantığı birdir, haklılığın mantığı da birdir.
Örneğin adam kayırmanın, zulmün alıkonulmanın, suç işleyenlerin birkaç gün sonra ellerini kollarını sallayarak dışarda gezinmelerinin mantığı da birdir.
Yani bunlara gerekli gerçek manada ceza vermenin milleti olmaz, yönetimi olur, hukuku olur.
İnsan öldürme, haksızlığa uğratma, kadına şiddet, çocuklar üzerinde oynan çirkin yaklaşımlar, gibi durumlar için millet aranmaz ve bu suçlar evrenseldir ve insani evrensel durumlar ağır basar.
Temel hak ve özgürlükler tüm insanlık için evrenseldir.
Özel hukuk konuları ayrıdır, örneğin medeni hukuk, ticaret hukuku, gibi hukuk dalları daha çok özele hitap eder, oda kişinin bulunduğu coğrafya, muhatap oldu millet özelliği, özellikle medeni hukuk, kişinin özelliğini yansıttığı ve daha çok bireyselliğin ön plana çıktığı bir olgudur.
Ama kadına şiddet, çocuğa şiddet, özel kuruluşların keyfi ürün zamlarının olması, hizmet gibi konularda yine zamlara gitmesi, bunlar tam toplumsaldır, bunlar içinde farklı bir millet arama lüksümüz yoktur, keyfi fiyat artışları da evrensel bir sorundur.
Bir devlet, hukukun üstünlüğünü korumalı, toplumun ırzını namusu, korumalı, geleceğini teminat altına almalı, türlü bağışlar adı altında milletin dolandırmasına göz yummamalıdır.
Özet olarak, insanı yaşat ki devlet yaşasın anlayışıyla devlet yönetilmelidir.
Yoksa birileri gelir, toplumun ağzına iki parmak bal çalarak, türlü kötü emellerine alet eder, önder eder, koruyucu ederi yoldaş eder ve kendi öz vatanına düşman eder.
Evet sayın okurlarım, benim söyleyeceklerim bu kadar, umarım kalemimin yazdığı kadar düşüncelerimi size aktarabilmişimdir, kendinize iyi bakın, güzel mutlu umutlu yarınlara diyorum.