Merhaba sevgili okurlarım, bugün sizlere çok güzel bir konu olan, kıymet bilmek olgusunu paylaşacağım.
İnsan vardır, gaflete düşer ve o gafletten uyanmak ister de bir türlü uyanamaz.
Gaflet öyle bir şey ki, gaflet içinde olan bunu anlayamaz, tıpkı bir rüya gibi, ya da kendi nefsi duygularını tatmin ettiği bir yaşam alanı olduğundan, nefsine güzel gelir ve uyanmak istemez o rüyadan.
Bazen aklına gelir ve vicdanen rahatsız olur yaptıklarından ama yine de vaz geçmez.
Ne kadar uyarılsa da vaz geçmez geçemez, onları bu gafletten uyandırmak için, ya içten gelen bir sesin onu yavaş yavaş bu yaptıklarından alıkoymasıdır ya da bir musibete tanık olmasıdır.
Ancak o zaman gafletten uyanır ve dönüp baktığında ardına, şükreder ve bu şükrünü de çevresine tüm samimiyetiyle dile getirir.
Şükür çok önemli ve insanların gaflete karşı sergilemiş oldukları bir duadır.
Ne mutlu ki, gafletten uyananlara ne mutlu ki dağılmadan ve dağıtmadan uyananlara.
Hayatımız çok kıymetlidir ve bunu kıymetli hale getirenlere bir teşekkür borcumuzun olduğunu unutmayalım.
Neye inanıyorsanız inanın, lakin mutluluk ortaktır, gaflet ortaktır.
Her insanın duası farklıdır, her insan mutlu olmak ister umutlu olmak ister ve bu onların en doğal hakkıdır.
Mutlu olmak istiyorsak bizde çabalamalıyız, mutlu olmak istiyorsak bizde mutlu etmeliyiz, sonuçta bu bir dönüşümün devamıdır, bencil olursak mutsuz olmayı da hak etmiş oluruz.
Ne mutlu ki gafletten uyananlara ve ne mutlu ki o güzelim ikinci şansı veren insanlara.
Lütfen kıymetli okurlarım, anlık heveslerden dolayı, kendinizi kaybetmeyin, kendinizi hayatın yaşam döngüsüne entegre edin, her şey yerinde ve zamanında güzeldir.
Bu hafta bu konu üzerinde durmak istedim, kendinize iyi bakın ve her şey gönlünüzce olsun.