Küreselleşme, dünyanın tek bir alan olarak algılanabilecek ölçüde sıkışıp küçülmesi anlamına gelen bir süreci ifade etmektedir.
Bir başka manasıyla dünyanın 'tek bir yer' olarak algılanması yönündeki bilinç artışı olarak anlatılabilmektedir.
Bununla birlikte küreselleşmenin, sonuçta tek bir dünya yaratmaya yol açmadığını, birleştirici olmanın yanında yıkıcı olduğunu, bütünleştirici olmakla beraber parçalayıcı özellik taşıdığını, böylelikle tezat bir süreç olduğunu belirtmekte yarar vardır.
Yani küreselleşirken toplum kimliğini kaybetmemek ve yavaş yavaş toplumla bütünleştirilmesi elzemdir.
Küreselleşme bir yandan devletleri başkalaşıma sokarken, kişileri de dönüştürmektedir. Devletler birbirine benzer daha doğrusu evrensel kabul edilen değerleri benimsemeye teşvik edilirken, bireyler de yaşam biçimleri, tüketim alışkanlıkları ve beklentileri ile belli bir kültüre olan aidiyetlerinden kopartılarak, küreselleşmenin tek bir bölge haline getirdiği dünya köyünün bireyleri haline getirilmektedir.
Küreselleşme kavramı farklı şekillerde kullanılmaktadır. Kimilerine göre küreselleşme, sanayileşmenin başlangıcına kadar giden bir gelişmeyi ifade etmekte olup, bu bağlamda bir 'durumu' değil bir süreci ifade etmektedir.
Nitekim büyük sanayileşmiş devletlerin oluşturduğu OECD (Ekonomik İş birliği ve Gelişme Örgütü)'ye göre küreselleşme, farklı ülkelerdeki piyasaların ve üretimin, ürün ve hizmet sunumlarıyla ve sermaye ve teknolojinin hareketliliği yoluyla sürekli birbirine bağımlı hale geldiği bir süreci anlatmaktadır.
Ayrıca küreselleşme, bugüne kadar geçerli olan yer ve zaman sınırlarının ekonomik anlamda kalkmasıyla dünyamızın küçülmesini de anlatan bir kavram olmuştur ve bu sürecin kapsamlı ve oldukça önemli etkileri olduğu belirtilmektedir.
Küresel dünyaya ayak uyduramamış toplumlar hep geri kalmış ve ikinci plana düşmüştür. Her devlet bu küreselleşme sürecini iyi değerlendirmeli ve çağdaş bir düzen içersin de kendine yer almalıdır.
Yoksa küçülen dünya bizim için koca bir sahra(çöl) olur ve yolumuzu kaybeder, bertaraf olma yolunda hızlıca ilerleriz.
Cumhuriyet döneminden buyana yapılan atılımlar atılan adımlar, küresel dünyaya ayak uydurmanın ne kadar önemli olduğunu bizlere anlatıyor.
Gerek devlet eliyle kurulan fabrikalar, Etibank, Sümerbank gibi kuruluşlar, gerek ise planlı yapılan kalkınma planları, çağdaş Türkiye’yi kurma ve modern dünyaya entegre etme telaşından başka bir şey değildir.
Bizler toplum bireyleri olarak hep gerçek manada okumalı ve çağdaş bilişim ve çağdaş toplum sınıfını oluşturmamız gereklidir.
Ve bu yolda emin adımlarla ilerlememiz gerekir diyorum, bir başka köşe yazımda buluşuna kadar kendinize iyi bakın.
Ne kadar önemli bir konu sizi tebrik ediyorum .