Evet, sevgili okurlarım bu hafta ki konum, toplumumuzun alım gücünü derinden etkileyen, ürünün maliyetinin ve fiyatlandırılmasının nasıl olması gerektiği üzerinedir.
Tabi ki de işletmeler kazanç sağlama adına kurulmuşlardır. Ama kazanırken belli fiyatlandırma üzerinden ürünü piyasaya sürmesi gereklidir.
Örneğin bir işletme kaliteli makul bir fiyattan ürünü piyasaya sürdüğünde beklentisi kazanç olurken, tüketici de üründen beklentisi genelde ucuz ve kaliteli oluşu üzerinedir.
Makul olanda zaten üretici ürün fiyatını belirlerken tüketicinin alım gücünü düşünmelidir ve ona göre bir fiyat sınırı belirlemelidir.
İşletmeler, krizleri fırsata çevirip özellikle gıda fiyatlarını keyfi yükseltmemelidir. Temel ihtiyaçlarda kullanılan ürünler, büyük devasa market zincirlerinde bile şuan el yakmakta ve böyle gideceğini düşünürsek, toplum içinde ciddi bir homurtuya sebebiyet vereceği kesindir.
Fiyatlandırmalar semt semt değişmektedir, belli bir fiyat standardı olmalıdır ve fiyatlandırma tek noktadan belirlenmelidir.
Ama görülüyor ki rekabet uğruna her firma kendi politikası güdümünde gitmekte ve tüketici ikinci plana atılmaktadır.
Herhangi bir kriz ortamında, kanunmuş gibi fiyatlar zaman kaybetmeden artırılmaktadır, kriz bitince neden eski fiyatına dönmez oda ayrı bir düşündürücü bir durumdur. Kaldı ki kriz ve kaosta birbirimize o kadar ihtiyaç duyduğumuz zamanda neden böyle bir fırsatçılığa baş vuruluyor bunu da aziz vatandaşların taktirine bırakıyorum.
Buradan yüce devletimizin aziz yönetici ve idarecilerine sesleniyorum, temel tüketim ürünlerinin bu kadar yükselmesi, toplum içinde yoksullaşmaya ve hatta toplum içi şiddeti tetiklemekte ve buna bağlı olarak toplum huzursuzluğunu tetiklemektedir.
Devlet halk içindir, halk devlet içindir anlayışı güdümünde düşünürsek, devlet halkı ezdirmemeli ve gerektiğinde destekten kaçınmamalıdır ve periyodik olarak desteğini yenilemelidir.
Son zamanlarda artan fiyatlar, tüketici memnun etmediği ortadadır.
Toplum olarak krizleri kazanç kapısı olarak görmeye başladığımız ve bunu artık normal karşıladığımız ortadadır.
Fiyatlar tek elden belirlenmeli ve semt semt bölge bölge, ne artmalı nede azalmalıdır.
Gerçekten de reklamlarda olduğu gibi harca harca bitmez anlayışı getirilmelidir.
Sadece reklamlarda olan süslü mesajlar gerçek hayatta yerini, zamlara, fahiş fiyatlara bırakmaktadır.
Son zamanlarda artan intihar vakaları bizleri düşündürmekte ve insanca yaşamanın gerekliliğini dolaylı olarak bizlere vurgulamaktadır.
Tabi ki de her şeyi devletimizden bekleme gibi bir anlayışta da olmamalıyız, her insanın devleti yüreğindedir, biz ona vicdan diyoruz, vicdanımızı temiz tutmalı ve insanlara, insanca davranmalı ve gerek üretici olarak gerekse tüketici olarak, yaptığımız işlerde vicdanı ön plana çıkarmalıyız, fakiri garibanı düşünmeliyiz, zengini de bir fırsat kapısı olarak görmemeliyiz.
Son zamanlarda artan fiyatlar nazarında yazmam gerektiğine inandığım bir yazımdı, umarım bir nebzede olsa vicdanlara dokunmuşumdur.
Bir başka köşe yazımda buluşmak dileğiyle esen kalın…
yazılarınız gerçekten mükemmel bu ve bunun benzeri gibi yazılar yazmanız çok güzel sizi tebrik ediyorum ve başarılarınızın devamını diliyorum .
çok güzel yazılar yazıyorsunuz yazılarınızın devamını diliyorum
Sizin vicdanlara dokuna bildiğinizden kuşku yok, sizin de belirttiğiniz gibi, devlet halk için, halk da devlet için doğrusunda, iki taraflı bilinç oluşursa, uzlaşı sağlanabilirse, menzile ulaşmanın yoluna girmiş oluruz. Bu da ancak ve ancak eğitimle mümkündür. yük yine devletin yüküdür, eğitimi verecek olan yine devlettir, devletin bunun farkında olması gerekiyor!. Selamlar...Başarılar...
KESİNLİKLE DEVLETİMİZ BU TEKELLEŞMİŞ PİYASAYA EL ATMAK DURUMUNDA DİR