Hata yapmaktan uzak kalmak ve günah işlememek herhâlde her insanın istediği güzel hasletlerin başında gelmektedir. Ama çoğu zaman böyle olmuyor. İnsan işte bazen düşüyor bazen kalkıyor ama her şartta hayatına böylece devam etmek zorunda kalıyor. Müslüman olarak dikkat etmemiz gereken ise hata ettikten sonra tövbe ipine sarılarak istikametten sapmadan yaşamak.
Bu konuda Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmuştur; “Günahından tövbe eden kimse, günahsız kimse gibidir.” (İbn Mâce, Zühd, 30) Günah, işlendikten sonra vicdanı ve imanı olan herkese pişmanlık olarak geri dönen bir illettir. Bu pişmanlık günah işleyeni bu kötü fiilden uzaklaştıracak bir kuvvete sahiptir. Günahtan uzak kalmak için tövbe eden kimsenin tövbesinde samimi olması gerekir. Tövbe manevi olarak bir girdaba sürüklenen insanın yeni bir hayata başlamak ve bir şeyleri düzene koymak için hareket edeceği tek noktadır. İşlemiş olduğu günahın yükünden kurtulduğu, vicdanının rahatladığı ve iyilik işleme azminin belirdiği bir başlangıç noktası.
Başlangıcın iyi olması yapılan hayırlı işlerin hayırlı bir şekilde devam etmesi açısından önem arz etmektedir. Bir insan düşünün ki yapmış olduğu günahın hiçbir eserini taşımak zorunda kalmadan hayatına devam edebilmektedir. Bu şekilde yoluna devam eden Müslümanın hata yapma ihtimali hiç şüphesiz günahın kasvetinde boğulanlara nispeten daha az olacaktır.
Merhametlilerin en merhametlisi Rabbimiz kulunun günah kirinden kurtulmasını istemektedir. Bunun için tövbeyi yaratmış ve yapılan tövbelere de icabet edeceğini bildirmiştir. Ayrıca Rabbimiz kulunun tövbe etmesine sevinerek memnun kalmaktadır. Hz. Peygamber (s.a.s) bu hususa şöyle dikkat çekmektedir; “Biriniz kaybettiği hayvanını bulduğu zaman ne kadar seviniyorsa, muhakkak Allah da sizden birinin tövbesine bundan daha çok sevinir.” (Müslim, Tövbe, 2) Bu müjde karşısında bizlere düşen tövbe ipine sarılarak Rabbimizin rahmetine sığınmaktır.
Rabbim yapacağımız tövbeleri kabul buyursun. O’nun tevfik ve inâyetiyle…
Allah razı olsun.